19 Nisan 2024 Cuma

16:27   CHP GENEL BAŞKANI ÖZGÜR ÖZEL, DİSK GENEL BAŞKANI ÇERKEZOĞLU İLE BİR ARAYA GELDİ   16:21   AKP`DEN CHP`YE GEÇEN ELBİSTAN BELEDİYESİ`NİN BORCU AÇIKLANDI   15:45   ÖZGÜR ÖZEL`DEN CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN`A SESLENDİ   15:20   ÖZGÜR ÖZEL: ``VİZE SERBESTİSİNİN ÖNÜNDEKİ ÜÇ ENGELİ AŞMAK, CHP İKTİDARINDA 15 GÜNLÜK İŞTİR"   15:04   CHP`Lİ ÜÇ BELEDİYE DAHA BORÇ AÇIKLADI   14:36   MERSİN GAZETECİLER CEMİYETİ YÖNETİMİ, AKDENİZ BELEDİYESİ’Nİ ZİYARET ETTİ   14:31   TOROSLAR BELEDİYESİ’NDEN YOLLARA YENİ DOKUNUŞ   14:24   ÖZGÜR ÖZEL, CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN İLE GÖRÜŞMEYE İLİŞKİN KONUŞTU   13:08   TURİST REHBERLERİ YANLIŞTAN DÖNÜLMESİNİ BEKLİYOR   12:54   ŞIRNAK`TA 2 YIL ÖNCE BOŞANDIĞI EŞİ MİHRİBAN ALTÜRK`Ü ÖLDÜREN METİN ŞENGİL`E VERİLEN HAPİS CEZASINDA İNDİRİM   12:49   CHP`NİN YENİ GRUP BAŞKANVEKİLİ MURAT EMİR OLDU   12:26   ANAYASA MAHKEMESİ`NDE BAŞKAN ZÜHTÜ ARSLAN`A VEDA TÖRENİ   12:17   MSB YETKİLİSİ: KÜRECİK RADARINDAN ELDE EDİLEN BİLGİLERİN NATO MÜTTEFİKİ OLMAYAN ÜLKELERLE PAYLAŞIMI SÖZ KONUSU DEĞİL   12:05   VAHAP SEÇER: “BELEDİYE TOPLUMUN HER KESİMİNE, HER TALEBİNE CEVAP VERMEK ZORUNDA”   11:56   YÖK: ULUSLARARASI ÖĞRENCİLER TÜRK VATANDAŞI ÖĞRENCİLERİMİZ İÇİN HERHANGİ BİR HAK KAYBINA NEDEN OLMAMAKTADIR   11:52   AİLE VE SOSYAL HİZMETLER BAKANLIĞI TÜRKİYE`DE KADINA YÖNELİK ŞİDDET ARAŞTIRMASININ ÜÇÜNCÜSÜNÜ YAPACAK   11:33   UZMAN ERBAŞLARIN SÖZLEŞMESİNİN FESHİ...ANAYASA MAHKEMESİ, TAKSİRLİ SUÇLARDA SÖZLEŞMENİN FESHİNİ ÖNGÖREN YASA HÜKMÜNÜ İPTAL ETTİ   11:23   HAKKINDA 10 YIL 5 AY HAPİS CEZASI BULUNAN FEHMİ ORAL MEŞE HAVALİMANINDA YAKALANDI   11:21   DENİZ YÜCEL: "DÜNYANIN MÜLTECİ KAMPI, ÇÖP KONTEYNERİ OLDUĞUMUZ YETMEDİ, ŞİMDİ DE ÖLÜM ÜLKESİ OLDUK"   11:19   METEOROLOJİ, 13 İLDE KUVVETLİ RÜZGAR VE KISA SÜRELİ FIRTINA UYARISI YAPTI  
 
     
 
 
image

Okunma : 875  Tarih : 15.07.2020  E-Mail : fatihberkil@hotmail.com

 
Ramazan KARA

15 Temmuz ve Düşündürdükleri

                      15 TEMMUZ VE DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
  15 Temmuz 2017 tarihinde yazmış olduğum yazıyı, olduğu gibi -yeniden- yayınlıyorum
  15 Temmuz darbe kalkışmasının üzerinden bir yıl geçti. Buna karşın biz, hala darbe tartışmaları yapıyoruz. Oysa, bu tartışmalar yerine; şu dört konuyu anlamaya çalışmamız gerekirdi. 
  Bir; bu toplum, artık darbe istemiyor. Bu nedenle, darbe yapmaya kalkışanlara gerekli dersi -fazlasıyla- verdi.
  İki; Türk Silahlı Kuvvetleri darbe istemiyor. Ordunun ezici bir çoğunluğu, darbe yapmaya kalkanların, etkisiz hale getirilmesi ve yakalanıp mahkemelerde hesap vermesi için her şeyi yaptı çünkü.
  Üç; yıllarca “İçerisinde Fetullahçı yapılanma olduğu” iddia edilen, polis teşkilatı, darbecilere karşı dik durarak, FETÖ sempatizanı değil ülkesine ve demokrasiye bağlı olduğunu gösterdi.
  Dört; halka, askere ve polise karşın siyasetçilerimiz -darbeye karşı olmakla birlikte- bu konuda beklenen birlikteliği gösterip tek vücut olamadı.
  Demokratik bir ülkede, milletvekilleri; demokrasinin her yönüyle oluşması için ne gerekiyorsa yapar. Buna karşın; bizim milletvekillerimizin bir kısmı, darbe konusunda “havanda su dövmek” dışında fazla bir şey yapmadı. Hatta, kimi söylem ve eylemleriyle, bu konunun; -neredeyse- gündemde fazla tutulmamasını ister gibi tavırları olanlar bile oldu.
  Oysa milletvekillerimiz; darbeye kalkışanların, her yönüyle deşifre edilip yargılanarak hak ettikleri cezayı çekmeleri için -gerekiyorsa, yeni yasal düzenlemeler dahil- her şeyi yapmalıydı.
  Karşımızda, yıllar önce “Sızıntı” adlı bir dergiyle yola çıkarak, devlerin kilit noktalarına sızacağını gizleme gereği duymayan bir örgüt var.
  Bu örgüt, aynı zamanda; yıllarca Atatürk düşmanlığı yaptığı halde, darbe girişiminde bulunurken Atatürk’ün “Yurtta Sulh, Cihandan Sulh” sözünü kullanacak kadar takiyyeci bir yapıya sahip.
  Çeşitli ifadelerden ve iddianamelerden öğrendiğimize göre; “İçki haram” dedikleri halde, kendilerini ele vermemek için içki içebilen, oruçluyken, örgüt üyesi olduğunu belli etmemek amacıyla orucunu bozabilecek kadar da takiyyeciler.
  Birçok hükumetle, içli dışlı olabilmelerinin nedeni de, bu takiyye sistemi olsa gerek. 
  Öyle olmasaydı; cumhurbaşkanları ve başbakanlar çıkıp “”Kandırıldık” demezdi.
  Cumhurbaşkanı, başbakan, bakan, vali, kaymakam ve muhtar gibi devleti yönetenlerin yanında bürokratları ve sivil toplum kuruluşlarını da etkisi altına alan bir örgüt yapılanmasından söz ediyoruz.
  Profesörü etkileyen bir yapının öğrenciyi etkilemesi, bürokratı etkileyen bir yapının memuru etkilemesi, patronu etkileyen bir yapının işçiyi etkilemesi çok kolay olmuştur bence.
  17-25 Aralık sürecinden sonra, bu örgüte en çok karşı çıkan ve örgütü bitirmek için çalışanlardan biri o zaman başbakan, şu anda cumhurbaşkanı olan sayın Recep Tayyip Erdoğan olmuştur.
  Keşke sayın cumhurbaşkanı, bu karşı çıkma olayında; muhalefeti suçlayıcı bir dil kullanmak yerine, yanına almaya çalışsaydı.
  Böyle bir örgütle mücadele; yalnızca cumhurbaşkanı veya hükumetle değil Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin tamamı başta olmak üzere hepimiz, yek vücut olursak yapılabilir çünkü.
  Bu yek vücut olma durumu, her terör örgütüne ve her çeşit terörist olaya karşı sağlanmalı ve kesin sonuç alınıncaya kadar da sürmeli.
  Terör, dünyanın en eski suçlarından biridir.
  Terör, insan olan herkesin yüreğini yakar, içini acıtır. Terör olaylarından sonra acı duymayanlar, terörü destekleyenler veya terörden beslenenlerdir.
  Terörün; ırkı, mezhebi, dini, imanı olmaz. Terörün, ancak ve yalnız yıkımı ve acısı olur.
  Terörü; ancak ve yalnız, toplumsal iş birliği ve akılcı çözüm yollarıyla yok edebiliriz.
  Terörü önlemede, en etkili yollardan biri de, istihbarat örgütlerinin; yeterli ve sistemli bilgi akışını sağlamalarıdır.
  15 Temmuz darbe kalkışmasında, istihbarat örgütlerimiz, -maalesef- yeterli bilgi toplayamamıştır.
  Darbe yapmaya kalkışanların, deşifre oldukları için; eylemlerini, gece yerine akşam saatlerinde gerçekleştirmeye çalışmaları, istihbarat örgütleri adına -bir bakıma- başarı sayılsa da, yetersizdir.
  Doğrusu; darbe kalkışmasına başlanmadan, eylemi yapacak olanların yakalanmasını ve yargılanmasını sağlayacak kadar sağlam bilgi ve delil toplamak olmalıydı.
  Bu açıdan bakınca ben, o günden sonra; MİT müsteşarı ve Genelkurmay Başkanının istifa etmesini beklerdim. Devleti yönetenler, istifaları reddedip aynı isimlerle çalışmayı sürdürme kararı alsalar bile -en azından- bir istifa dilekçesi verilmeliydi bence.
  Verilecek bir istifa dilekçesi bile, o makamlarda bulunanları rahatlatırdı çünkü.




 
  YAZARIN ARŞİVİ
 
 
 
  YORUMLAR
 
 
  YORUM YAZIN
 
Adınız Soyadınız :

Yorumunuz :

Güvenlik Kodu : Güvenlik Kodu
Kod :

 




 
  FLAŞ HABER
   
 
  EN ÇOK OKUNANLAR
  • Bu Ay
  • Bu Hafta
  • Dün
  • Bugün
 
 


  SOSYAL MEDYA


  GAZETELER
 
 

 







mersinerji.com
ANKA Haber Ajansı
Abonesidir

 
 
ANASAYFA İLETİŞİM KÜNYE HABER ARŞİVİ GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinerji.com © Copyright 2017-2024 Tüm hakları saklıdır..! İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA