CHP Genel Merkez Kadın Kolları’nın düzenlediği Kadın İstihdamı Buluşması’nda Türkiye’nin çeşitli illerinden gelen kadınlar konuştu. Tarım emekçisi Türkan Oğuz, “Ben tarım çiftçisiydim. Tarımımız bittiği için patates depolarına başladım. Bir nevi madencilik gibi. Ama hiçbir sağlık güvencemiz yok. Hiç kimsenin bizden haberi yok” dedi. Hendek’teki iş kazasında hayatını kaybeden işçilerden Hasan Tepeçınar'ın kardeşi Hatun Göktepe ise “Biz burada parası olan zengin fabrikatörlerin üç kuruşlar paralarıyla yatıp hapislerden çıkmasına izin vermeyelim. Biz canlarımızı param parça topraklara gömdük” dedi.
CHP Genel Merkez Kadın Kolları Başkanlığı, CHP Genel Merkezi’nde; “Kadın İstihdamı Buluşması” düzenledi. CHP Kadın Kolları Başkanı Aylin Nazlıaka, “Sayın Genel Başkanım, siz sürekli olarak bu kürsüyü halkın sesine açmamızı, milletin sesi olmasını istediğinizi söylüyorsunuz. Biz de halkın partisi olarak bunu gerçekleştirmek istedik. Ama dedik ki ben bugün konuşma hakkımı halkın sesi için kullanayım” dedi ve sözü Nevşehir’den gelen tarım emekçisi kadınlara bıraktı.
Tarım emekçisi Türkan Oğuz şunları söyledi:
“Ben tarım çiftçisiydim. Tarımımız bittiği için patates depolarına başladım. Bir nevi madencilik gibi. Ama, hiçbir sağlık güvencemiz yok. Hiç kimsenin bizden haberi yok. Yaklaşık bin tane kadın. 13 yaşından başlıyor; kız, gelin, kadın. Bu 60 yaşına kadar da gidiyor. Kimsenin bizden haberi yok. Karda, kışta yollarımız inişli çıkışlı. Bazen iniyoruz, servis arabasını deviriyoruz. Kimse demiyor ki bunların sigortası var mı? Çiftçiliğimiz bitti, elektrik iyice yükseldi. Kimse bir şey ekemiyor. Şirketleştirildik, herkes şirketlere çalışıyor. Biz de şirketlere çalışıyoruz. Şirketler bizi görmüyor, hiç kimse bizi görmüyor. Kimse sigortanız var mı demiyor?”
Türkan, sabah saat 6’da evden çıktıklarını ve saatlerce çalıştıklarını belirterek, şunları söyledi:
“Bizim şeyimiz bu kadar çalışıp da alamamak değil. Biz kadınız üreteceğiz ki herkes yiyecek. Biz çalışıyoruz, herkes için çalışıyoruz. Bizim bir amacımız var. O patatesi herkese ulaştırıyoruz. Ama sigortamız bile yok. Hiç kimse sormuyor. Emeğiniz var. Tonlarca o kollarımızdan geçiyor. Her yerimiz ağrıyor. Soğuk hava. Eksilerde çalışıyoruz. Kat kat giyiniyoruz ki üşümeyelim. Eve geliyoruz, Sıcağı görünce her yerimiz ağrıyor. Eklem yerlerimiz, romatizma oluyoruz, boyun fıtığı. Ama bir doktora gidemiyoruz. Sağlık güvencemiz yok. Arkadaşlardan hap alıyoruz, olanlar olmayanlara veriyor. Ağrımızı kesiyor devam ediyoruz. Çünkü niye 120 liraya çalışmak için. 120 lira mı bir kadının hakkı. Akşama kadar. 36 yaşındayım. Kimse vermedi bize bu hakkı. Siz de gidiyorsunuz buraya, sağlık güvenceniz var mı? İstediğiniz bir şey var mı? 120 lira ne ki? Hiçbir şey. Dört çocuğa mı bakacağız, evimi geçindireceğiz. Pandemi girdi, dört çocuğa nereden alayım tableti. En değersizi üç bin lira. Ancak yap diyorlar, diyorlar ama vermiyorlar.”
“KARDEŞİMİ PARAM PARÇA TOPRAĞA GÖMDÜK”
Hendek’teki iş kazasında hayatını kaybeden işçilerden Hasan Tepeçınar'ın kardeşi Hatun Göktepe; 1,5 yıldır adliye koridorlarında olduğunu belirterek, şunları söyledi:
“Kadınlar adliyeye gittiğimizde kadınların hukukta, adalette hakları nedir bunları bilmiyorduk” dedi. Göktepe, davanın karar aşamasına geldiğini kaydederek, “Karşı taraf 200 işçiyi hem maddi hem manevi olarak her türlü mağdur ettiği için tekrar uzatıldı. 28 Şubat’ta son karar davamız var. Karar davamızda şu salonun tamamıyla yanımızda olmasını istiyorum. Bu mahkemeden emsal bir karar çıkmasını istiyoruz biz. Bir Soma, bir Ermenek, yurt yangınında yanan çocukların h ala bir sonucu olmayan, hala bir sorumlusu olup da yatmayan bir dava haline dönüşmesin. Biz burada parası olan zengin fabrikatörlerin üç kuruşlar paralarıyla yatıp hapislerden çıkmasına izin vermeyelim. Biz canlarımızı param parça topraklara gömdük.”
Göktepe, Kılıçdaroğlu’na “Siz rahmetli abim Hasan Tepeçınar için aradığınızda sizden bir şey istemiştim. Rahmetli abimin vasiyeti olarak sizden bir şey istemiştim. Bu davayı asla unutturmayın diye. Sizlere çok teşekkür ediyorum. Bizi hiçbir zaman yalnız bırakmadınız” dedi.
Göktepe, “İşçini patrona sermaye olmaması için bunların bu ülkede değişeceğini herkese göstermek için ben destek aldım” diyerek, davadan çıkacak kararın herkese emsal olmasını istedi.
“KADIN İŞÇİLER DÜŞÜK ÜCRETE RAZI OLMAK ZORUNDALAR, BUNU KABUL ETMİYORUZ”
Kocaeli’deki bir fabrikada çalışırken sendikaya üye olduğu için işten atılan Zahide Söğüt, “Burada görüyorum ki çok güçlü kadınlar var. Karanlığı aydınlatacak kocaman bir ışık var. Meşale değil yıldız görüyorum herkesin içerisinde” diyerek, CHP’nin düzenlediği bu etkinlik gibi bir etkinliğe daha önce katılmadığını söyledi. Söğüt, çalıştığı firmadan mobbinge uğradıklarını ve baskı altına alındıklarını belirterek, “Eşit işe eşit ücret diyoruz ya her zaman kadın çalışanlar daha düşük ücrete razı olmak zorundalar. Biz bunu kabul etmiyoruz. Biz hakkımızı istemek için buradayız. Her zaman mücadelemize devam etmek için buradayız. Hakkımızı aradığımız için işveren tarafından zulme uğradık” dedi.
Söğüt, KOD 29 ile işten çıkarıldıklarını kaydederek, “Kod 29 ile çıkarıldığımız için işsizlik maaşı alamıyoruz. Çok zor durumdayız. Arkadaşlarımız evlerini geçindiremiyorlar. Kiralardan, faturalardan bahsedemiyoruz. Hepimiz faturaları biliyoruz. 210 kw kadar yükseltildi. Evet 210 kw kadar yüzdte 50 zam artık. Bizim bunu alkışlamamızı bekliyorlar. Hem zammı yapıp, hem de kw saati yükselterek onları desteklememizi bekliyorlar. Biz ezilmek istemiyoruz. Her zaman sesimizi duyurmak istiyoruz” diye konuştu.
Söğüt, mikrofondan uzaklaşarak kıyafetini gösterdi ve “Şu kıyafetimle ben kapı önü direnişindeydim. Herhangi bir hazırlık yapma gereği istemedim. Ben sesimi duyurmak için buradayım. Ben zaten güçlü kadınım. Ben zaten ışıldıyorum. Ben sesim yankılanabildiği kadar, daha çok insana duyurabildiğim kadar kazanacağım” dedi. Söğüt işten çıkarılan arkadaşlarının işe alınmasını ve haklarının verilmesini istedi.
“YAKACAK KÖMÜRÜMÜZ BİLE YOK”
Engelli çocuğu olan Gamze Mutlu, çocuğunun 6 yaşında olduğunu belirterek, “İstediği hiçbir şeyi yiyip içemiyor. Her şey yasak. Yediklerini deftere yazıyorum. Her şeyi gramla veriyorum. Her şeyde gözü kalıyor, istediğini alamıyorum. Ben bu acıya gerçekten dayanamıyorum. Kayınvalidemle beraber oturuyoruz. Eşimin maaşı yetmiyor. Benim aldığım bakıcı parası ancak çocuğumun ihtiyaçlarını karşılıyor. O bile yetmiyor. Kömürsüz kaldık. Yakacak kömürümüz bile yok” diye konuştu.
Engelli annesi sağlık emekçisi Lütfiye, eşinin inşaat işçisi olduğunu ve şu an işi olmadığını belirterek, “Çocuğumun eğitim durumundan dolayı çalışamıyorum” dedi ve sözlerine şöyle devam etti:
“Hiçbir zaman bizi yadırgamasınlar. Küçümsemesinler. Biz de evlatlarımızın sağlıklı olmasını isterdik. Ama onların daha geleceği için daha iyi yerlerde olması için mücadelemize devam ediyoruz. Ben kendim sağlık mezunuyum ama çocuğumun yanında bulunmam gerekiyor. Benim yanımda olmama ihtiyacı var. Kendim ev işlerine gidiyorum. Evde hamur işleri yaparak çocuğuma destek olmaya çalışıyorum. Engelli çocuklarımız için sosyal yardım, bakım paralarımız yetersiz. İlaçları vs. giderilmesi için çok az. Özel çocuk anneleri için sosyal güvence istiyoruz. Çünkü çocuklarımızın yanında evde durmamız gerekiyor.”
“KADININ KURTULUŞU, DÜNYANIN KURTULUŞUDUR”
CHP Ankara İl Başkanı Ali Hikmet Akıllı ise şunları söyledi:
“Hayatın her alanında emeği ve mücadelesi ile var olan kadınlar, bugün hala eşitlik mücadelesi veriyor. 21. yüzyılda eşit haklar, eşit istihdam, eşit işe eşit ücret gibi başlıklarda hala mücadele veriyor olmamız üzüntü verici. Ama bu üzüntümüzü bir nebze de olsa azaltan, gelecek güzel ve eşit günlere inancımızı perçinleyen devasa bir kadın örgütümüz var.
Kadın istihdamı kadınlar ve aileler için olduğu kadar ülkemiz ve ekonomimiz açısından da son derece önemli. Toplumun yarısını oluşturan kadınların potansiyelini değerlendirmeyen bir sosyal yapı, kültürel yapı düşünülemez. İstihdama katılıp ekonomik hürriyetini eline alması kadının, başı dik ve özgür bir birey olma yolundaki en önemli adımlardan biri olduğunun farkındayız. Bu yolda kadının kurtulması hepimizin sorumluluğu ve görevidir. Kadının kurtuluşu ülkenin kurtuluşudur, kadının kurtuluşu insanın kurtuluşudur, kadının kurtuluşu dünyanın kurtuluşudur.”