CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM Genel Kurulu`nda; “İnanıyorum ki gelecek yılki kutlamalarımız Cumhuriyet`imizin demokrasi ile taçlandırılacağı bir sürecin yarattığı atmosfer içinde gerçekleştirilecek. Tek adam rejimini dünyaya örnek olacak şekilde demokrasinin sınırları içinde ve sandık yoluyla ortadan kaldıracağız. 100 yıl öncesinden aldığımız ilhamla güçlendirilen ve tüm vesayetleri reddeden bir parlamenter sistemin çalışmalarına başlamış olacağız” dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM Genel Kurulu`nda yapılan 23 Nisan Özel Oturumu`nda konuştu. Kılıçdaroğlu, sözlerine; 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı`nı kutlayarak sözlerine başladı.
“Sizleri bir tarih yolculuğuna çıkarmak istiyorum” diyen Kemal Kılıçdaroğlu, 1 Mart 1922`de Mustafa Kemal Atatürk`ün Meclis`te yaptığı konuşmadan bir bölümü okudu. Meclis`in 100 yıl önceki durumunu ve günümüzdeki durumunu kıyaslayan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“BİR TARAFTAN YASAMA YAPARKEN ÖTE YANDAN İŞGAL GÜÇLERİNE KARŞI BİZZAT SAVAŞAN BİR MECLİS`Tİ: TBMM, bu görevi yaparken Bakanlar Kurulu`ndan ya da milletvekili grubundan gelen kanun tasarılarını, tekliflerini kayıtsız şartsız kabul etmemiştir. 100 yıl önce, bu Yüce Meclis`in, Gazi Meclis`imizin çalışma koşul ve prensipleri ve başarıları bu şekildeyken, bugün üzülerek ifade edeyim ki yetkileri kısıtlanan, milletvekillerinin denetim ve yasama görev ve yetkilerini tam olarak yerine getiremediği, sınırlandığı hatta engellendiği bir tablo ile karşı karşıyayız. Yürütme organı tarafından getirilen kanun tasarılarının veya milletvekillerine verdirtilen kanun tekliflerinin tek bir merkezden hazırlanması, hazırlanan tasarı ve tekliflerin büyük bir bölümünün sorgusuz sualsiz, yapılan tüm uyarılara ve önerilere rağmen, neredeyse virgülüne dahi dokunulmaksızın kabul edilmesi; muhalefet tarafından verilen kanun tekliflerinin ahlaki, vicdani ve hukuki dayanaktan yoksun bir biçimde reddedilmesi bir sorun olarak önümüzde durmaktadır. Soru önergelerinin yanıtlanmaması, cevaplananların ise büyük bir bölümünün içerikten yoksun olması ayrı bir sorun olarak parlamentonun gündemindedir. 100 yıl önce bu Meclis, az önce Mustafa Kemal Atatürk`ün konuşmasından yaptığım alıntılarda da görüleceği üzere; tüm fikirlerin özgürce tartışıldığı, ortak görüşün oluşması için azami düzeyde çalışıldığı bir Meclis`ti. Üstelik o Meclis bir taraftan yasama yaparken öte yandan işgal güçlerine karşı bizzat savaşan bir Meclis`ti.
TEK ADAM REJİMİNİ SANDIK YOLUYLA KALDIRACAĞIZ: Gelecek yıl bu sıralarda TBMM`nin açılışının 103. yılını kutlayacağız. 29 Ekim 2023`te Cumhuriyetin ikinci yüzyılına ikinci adımı atmış olacağız. İnanıyorum ki gelecek yılki kutlamalarımız Cumhuriyet`imizin demokrasi ile taçlandırılacağı bir sürecin yarattığı atmosfer içinde gerçekleştirilecek. Tek adam rejimini dünyaya örnek olacak şekilde demokrasinin sınırları içinde ve sandık yoluyla ortadan kaldıracağız. 100 yıl öncesinden aldığımız ilhamla güçlendirilen ve tüm vesayetleri reddeden bir parlamenter sistemin çalışmalarına başlamış olacağız. Güçlendirilmiş parlamenter sistemde ve bu sistemin inşa sürecinde hep birlikte hareket edeceğiz. Bu ülkeyi hep birlikte yöneteceğiz. Bunu başardığımızda Türkiye`nin temel problemlerinin büyük bir bölümünü de kısa süre içinde çözmüş olacağız.
4 MİLYON ABONENİN ŞÜPHESİ OLMASIN: Evlatlarına bir bardak süt dahi içiremeyen kadınların; hangi düşünceden, hangi inançtan olursa olsun sadece kendisinin değil, herkesin özgürce yaşamasını talep eden gençlerin; kamudaki iş hakkı mülakat yoluyla engellenen gençlerin; irfanı, fikri, vicdanı hür yaşamaktan başka gayesi olmayan gençlerin şüphesi olmasın. Topraklarından uzaklaştırılan çiftçilerin, hak ettiği ücreti alamayan, üstüne bir de işsiz bırakılma tehdidiyle çalışmak zorunda bırakılan işçilerin şüphesi olmasın. Çocuklarına bir kahve parası verecek kadar harçlık veremeyen babaların şüphesi olmasın. Sadece 2021 yılında faturasını ödeyemediği için elektriği kesilen, karanlığa mahkûm edilen yaklaşık 4 milyon abonenin şüphesi olmasın. Başta ekonomik sorunlar olmak üzere ülkemizin tüm sorunlarını birlikte çözeceğiz. Bu güzel ülkeye bolluk ve bereket getireceğiz.
BU BASKICI DÖNEMİN SONU YAKLAŞMAKTADIR: Hakkın, hukukun, adaletin bir kişinin iki dudağı arasında olduğu bu baskıcı dönemin sonu yaklaşmaktadır. Merkez Bankasındaki 128 milyar doların nerelere ve kimlere peşkeş çekildiğinin ortaya çıkartılacağı dönem yakındır. Barış akademisyenlerinin kürsülerine döneceği günler yakındır. İstanbul Sözleşmesi`nin yeniden yürürlüğe gireceği günler yakındır. Hayat pahalılığının sona ereceği günler yakındır. Tank Palet Fabrikasının geri alınacağı, Süleyman Şah Türbesi`nin tekrar vatan toprağına götürüleceği günler yakındır. Hangi görüşten, inançtan ve kimlikten olursa olsun herkesin bu ülkede huzur ve barış içinde yaşayacağı, kimsenin ötekileştirilmeyeceği, yönetim erkinin hesap vermekten çekinmeyeceği, hesap vermenin de hesap sormanın da hukuki ve ahlaki bir zorunluluk olacağı günler yakındır. İçinden geçtiğimiz bugünler geride kalmak üzeredir.
UMUTSUZLUĞA YER YOKTUR: Dolayısıyla gelecek tahayyülümüzde umutsuzluğa yer yoktur. Mücadelemiz, tek bir çocuğun dahi yatağa aç girmeyeceği ve karanlıkta kalmayacağı adaletli bir düzeni kurma mücadelesidir.
BU PARLAMENTO CUMHURİYETİMİZİ GERÇEK ANLAMDA DEMOKRASİYLE TAÇLANDIRACAKTIR: Yaklaşık yüz yıl önce Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları tüm mazlum milletlere örnek olan cumhuriyetimizi nasıl kurdularsa yüz yıl sonra, hep birlikte, bu parlamento cumhuriyetimizi gerçek anlamda demokrasiyle taçlandıracaktır. Güçlendirilmiş parlamenter sistem yoluyla ulusal egemenlik kayıtsız şartsız gerçek anlamda, gerçek manada milletin olacaktır.”