Türkiye Barolar Birliği ve Avrupa Konseyi’nin 10 Aralık İnsan Hakları Günü’nde ortaklaşa düzenlediği “İnsan Hakları Savunucusu Avukatların Korunması” konulu uluslararası sempozyum, TBB Avukat Özdemir Özok Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Feyzioğlu, törenden önce Avrupa Konseyi İnsan Hakları Politikası ve İşbirliği Daire Başkanı Mikhail Lobov, İnsan Hakları Komitesi Üyesi, İngiltere ve Galler Barosu Avukatı John Wadham ve Proje Koordinatörü Elena Yurkina ile makam odasında bir süre sohbet etti. Törene; Avrupa Konseyi temsilcileri, baro başkanları, siyasi parti ve sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ile çok sayıda davetli katıldı.
"AVUKAT YOKSA HÂKİM, SAVCI, KOLLUK BÜROKRATA DÖNÜŞÜR"
Sempozyumun açılışında konuşan Feyzioğlu, her demokratik toplumda devlet adına suçlayan ve yargılayan görevliler olacağı gibi suçlamanın karşısına savunmayla çıkan avukatların da bulunması gerektiğini söyledi. Feyzioğlu, “Dolayısıyla biz avukatlar demokratik hukuk düzenlerinin vazgeçilmez unsurlarıyız. Sistemden avukatı çıkarırsanız aslında vatandaşlık kavramını da bir nüfus cüzdanına, sadece devletin tabiiyetinde olmayı gösteren bir belgeye indirirsiniz. Avukatı sistemden çıkarırsanız hâkim veya savcı sadece cübbe giyen ama yalnızca egemen gücün talimatını yerine getiren sıradan bir memura, bürokrata dönüşür” dedi.
"AVUKAT HAKKININ İHLALİ, VATANDAŞLIK MAKAMININ İŞGALİDİR"
Demokrasilerde vatandaşlık makamından daha üst bir makam bulunmadığını kaydeden Feyzioğlu, dolayısıyla avukatın hakkının ihlalinin de vatandaşlık makamının işgali olduğunu söyledi. Buna rağmen avukatların talihsiz saldırılarla düzenli olarak karşı karşıya olduğunu belirten Feyzioğlu, “Kimi zaman kimi hâkim, savcı ve kolluk görevlileri avukatın hakkını hiçe saymaktadır. Bunu yapanlar aslında kendi varlıklarını hiçe saymaktadır. Bunu yapan kolluk görevlileri bilmezler ki kendilerini silah taşıyan kabadayıdan, silah taşıyan çete üyesinden ayıran hukuka bağlılıklarıdır. Avukatın hakkını yok sayan bir kolluk görevlisi aslında kendisini sıradan bir çete üyesine çevirdiğini bilse avukatın hakkını başının üstünde korur” dedi.
"ÇAĞDAŞLIK DÜZEYİ VE İLKELLİK"
“Günümüzde savunduğu kişi adam öldürme ile suçlanıyor diye avukatın katil olarak nitelendirilmesi, savunduğu kişi örgüt üyesi olmakla suçlanıyor diye avukatın da örgüt üyesi olmakla suçlanması suçlayanların çağdaşlık düzeyini gösterir. Ne kadar ilkel bir düşüncede olduklarını ispatlar” diyen Feyzioğlu, “Muhakemenin adil yürümesi biz avukatların varlık sebebidir. Nitekim iki bin küsür yıllık, bir suçsuz mahkûm olacağına bir suçlu beraat etsin ilkesi aslında adil muhakemeye işaret eden temel bir ilkedir” diye konuştu.
"BİR GÜN HERKESE AVUKAT LAZIM OLUR"
Avukatların insan haklarını savunan ve savunmayan avukatlar diye ayrılamayacağını kaydeden Feyzioğlu, “10 Aralık İnsan Hakları Günü’nde kişiyi insan haklarıyla donatılmış vatandaş statüsünde birey yapan avukatlara yönelik tüm saldırıları şiddetle kınıyorum. Bu saldırıları provoke eden her televizyon dizisini, her siyasi ya da sivil kanaat önderini bir kez daha düşünmeye davet ediyorum. Çünkü bir gün herkese avukat lazım olur” ifadelerini kullandı.
"TOPLUMA ŞİKÂYET EDİYORUM"
“Avukata yönelik bir saldırıya hâkime ya da savcıya yönelik gibi tepki vermeyen, görmezden gelen, ‘ne var yani bunda’ diye yaklaşan her hâkimi, savcıyı ve polisi topluma şikâyet ediyorum” diyen Feyzioğlu, “Görevi başında katledilen başta Gümüşhane Baro Başkanı rahmetli Ali Günday ve ağzından çıkan son cümle, ‘burada silah istemiyoruz’ olan değerli dostum, kardeşim Tahir Elçi’yi rahmetle anıyorum” diye konuştu.
"ONUR ÖDÜLÜ KARDEŞİM TAHİR ELÇİ’YE"
Feyzioğlu, “Bugüne sakladığımız bir haberi vermek istiyorum. En anlamlı gün bugündü. Bugün 10 Aralık İnsan Hakları Günü’nde Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu toplandı ve Türkiye Barolar Birliği İnsan Hakları Onur Ödülü’nün değerli meslektaşımız, kardeşimiz, mücadelesini canıyla ödeyen Avukat Tahir Elçi’ye verilmesine karar verdik. Onu son yolculuğuna çıkmadan önce tertemiz alnından öpüp uğurlamıştım. Bu hislerle kendisine duyduğum sonsuz bir hasretle, özlemle, saygıyla aziz hatırası önünde eğiliyorum. Allah rahmet eylesin. Edebiyete intikal etmiş her biri insan hakları savunucusu olan tüm meslektaşlarımızı da rahmetle anıyorum” sözlerini kullandı.
"ÇEPİK: İNSANLIK ONURU BAŞARACAKTIR"
İnsan Hakları Merkezi’nden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Eyyüp Sabri Çepik de, hak ihlallerinin en çok yaşandığı yerlerin hak savunucuları için en uygun iklimleri oluşturduğunu belirterek, “Sert, zalim ve acımasız bir iklimdir bu. İnsan hakları ve hak savunucuları olan avukatlar her türlü eşitsizlik, nefret söylemi ve şiddeti reddederken ne kadar zor bir yükün altında olduklarını biliyorlar. Avukatlar adaletin silahsız şövalyeleri olarak zorun karşısında hakkın, zulmün ve şiddetin karşısında barışın, çoğun haklarının yanında azın haklarının da savunucusudurlar. Bu iklimde; ‘Gök çok puslu, vakit çok geç, menzil de çok uzak olabilir.’ Ancak yine de bu dikenli yol barışa, kardeşliğe ve eşitliğe çıkacak ve insanlık onuru başaracaktır” dedi.
"LOBOV: 7 PİLOT İLDE İNSAN HAKLARI MERKEZİ OLUŞTURULACAK"
Mikhail Lobov ise, “Çok anlamlı bir günde buradayız. Bugün İnsan Hakları Günü’nün yanı sıra İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin de 70. yıl dönümü” dedi. Türkiye’nin Avrupa Konseyi’nin kurucu üyesi olduğunu hatırlatan Lobov, “İnsan Hakları Sözleşmesi imzaya açıldığında Türkiye’de masadaydı. Avukatlar bu sözleşme sisteminin en önemli temsilcileridir. Amacımız; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin uygulanmasında avukatların rolünü güçlendirmektir” diye konuştu. “Baroların ve Avukatların Avrupa İnsan Hakları Standartları Konusunda Kapasitesinin Güçlendirilmesi” başlıklı projeden de bahseden Lobov, 7 pilot ilde bulunan barolarda insan hakları merkezi oluşturulacağını, avukatların sözleşme konusunda eğitiminin sağlanacağını, barolarla işbirliği ve koordinasyonun artırılacağını söyledi. Lobov, “Avrupa Konseyi olarak önceliklerimizden birisi hak savunucuları olarak avukatların korunması. Bu yıl Ocak ayında AKPM önemli bir adım atarak, ‘avukatlık mesleğinin korunması ile ilgili yeni bir sözleşme hazırlansın’ dedi. Bu öneri çok kayda değer. Bakanlar Komitesi bu teklifi göz önünde bulundurdu. Bu konuyla ilgili çalışmalar devam edecek. Biz de tüm ilgili kurum ve kuruluşları bu sürece katkıda bulunmaya çağırıyoruz” diye konuştu.