9 Mayıs 2025 Cuma

14:10   SILIFKE BELEDIYESI`NDEN ANNELERE ÇIÇEK SÜRPRIZI   13:46   VAHAP SEÇER: "UYGULADıĞıMıZ PROJELERLE ANNELERIMIZE YARDıMCı OLUYOR, ONLARıN YÜKÜNÜ HAFIFLETIYORUZ”   13:07   TOROSLAR BELEDIYE BAŞKANı YıLDıZ’DAN ÇAĞRı: BELEDIYELER YALNıZ BıRAKıLMAMALı, DESTEKLENMELI    12:53   MHP MERSIN MILLETVEKILI UYSAL ‘YAPAY ZEKA HAYATıMıZı NASıL DEĞIŞTIRECEK? YAPAY ZEKAYA DAIR GELECEK SENARYOLARı’ PANELINE MODERATÖRLÜK YAPTı   12:51   ÖZGÜR ÖZEL, TÜRKONFED`I ZIYARET ETTI: ÜLKENIN ÇıKıŞı HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNDE, SIYASET KURUMUNUN IŞ INSANLARıNA EN IYI ŞARTLARDA ÇALıŞABILECEKLERI ŞEKILDE HUZUR VERMESINDEDIR   12:46   YENIŞEHIR BELEDIYE BAŞKANı ABDULLAH ÖZYIĞIT: “EĞRIÇAM`DAKI KENTSEL DÖNÜŞÜM PROJEMIZ 6 YıLDıR IMZA BEKLIYOR”   11:35   CHP`LI NALBANTOĞLU TUTUKLU GENÇLER IÇIN HÜKÜMETE TEPKI GÖSTERDI: “ADALET DUYGUNUZUN OLMADıĞıNı BILIYORDUK MEĞERSE SIZDE HIÇ VICDAN DA YOKMUŞ”   11:14   İNAN AKGÜN ALP`TEN CHP`NIN VAN MITINGINE ÇAĞRı: DEMOKRASI VE BARıŞ BIRLEŞTIRECEK, BU ALANDAKI TALEBI GÖRÜNÜR KıLACAK BIR MITING   10:13   AK PARTI “INFAZ PAKETINI” TBMM`DE SIYASI PARTILERE ANLATACAK   09:51   MERSIN BÜYÜKŞEHIR BELEDIYESI, "HELLO MERSIN" PROJESININ KAPSAMıNı GENIŞLETIYOR   09:39   MESKİ`DEN TOROSLAR, KAZANLı VE HOMURLU`YA BÜYÜK YATıRıM   01:49   ÖZGÜR ÖZEL`DEN ARA SEÇIM DEĞERLENDIRMESI: BUNLAR IHTIMALLER DAHILINDE...   01:20   TZOB GENEL BAŞKANı ŞEMSI BAYRAKTAR: FıNDıK YOKSA SOSYAL YAŞAMDA YOK DEMEKTIR, FıNDıK YOKSA HAYAT YOK DEMEKTIR   22:53   MERSIN BÜYÜKŞEHIR BELEDIYE BAŞKANı VAHAP SEÇER: HER CANLıNıN BELEDIYE BAŞKANıYıZ   22:43   AYM KARARıNA TEPKI... “SOKAKTA KALAN TEK BIR DOSTUMUZ OLSA DA BU MÜCADELE SÜRECEK”   22:22   TBMM GENEL KURULU... MURAT ÇAN: "23 YıLDıR KANUN YAPMAYı, DEVLET YÖNETMEYI ÖĞRENEMEDINIZ"   21:42   ÖZGÜR ÖZEL, KENDISINE YÖNELIK SALDıRıYı DEĞERLENDIRDI: "BIR EMNIYET MÜDÜR YARDıMCıSıNıN AÇıK KUSURU VAR, PARÇASı DEĞILSE PARÇASı OLANDAN EMIR ALMıŞTıR"   20:49   MHP`LI İSMAIL ÖZDEMIR, SOKAK RÖPORTAJLARıNıN KONTROL ALTıNA ALıNMASı IÇIN MECLIS`E KANUN TEKLIFI SUNDU   20:49   MHP`LI İSMAIL ÖZDEMIR, SOKAK RÖPORTAJLARıNıN KONTROL ALTıNA ALıNMASı IÇIN MECLIS`E KANUN TEKLIFI SUNDU   20:48   VATIKAN: "14`ÜNCÜ LEO ADıNı ALAN KARDINAL ROBERT FRANCIS PREVOST, 267``ÜNCÜ PAPA OLARAK SEÇILDI"  
 
     
   

Özgür Özel`den ara seçim değerlendirmesi: Bunlar ihtimaller dahilinde...


CHP Genel Başkanı Özgür Özel, ara seçim tartışmasına ilişkin soruya “Bunlar ihtimaller dahilinde” yanıtını verdi. Özel, “Şu anda 8 vekillik boş. Diyelim ki 22 milletvekili daha istifa etti, 30 oldu. Ve bu istifalar oylanacak. Oynanırsa 90 gün sonra seçim var. Bir parti çıkıyor ‘Hayır istifa edemezsiniz, gidemezsiniz ben seçim yapmak istemiyorum` diyor. Bunun da bir siyasi maliyeti var.” dedi. AK Parti`nin seçimde ikinci parti çıkma ihtimaline dikkat çeken Özel, “Türkiye nüfusunun yüzde 80`ine denk gelen bir yere sen sandık koyarsan, iktidar da o gün o sandık konduğu halde ‘Burada ara seçim yapalım, genel seçim yapmayalım` diyorsa bu da bir maliyettir. ‘Neden kaçıyorsun?` diye. Nasılsa erken olduğu için tekrar aday olabilir. İkincisi o seçim sandığına girdi, o sandıkta da, ara seçiminde açık farkla ikinci parti çıktı. Nasıl sürdürecek iktidarı? Meşruiyet diye bir şey var.” ifadelerini kullandı.

 

Tarih : 9 Mayıs 2025 Cuma 01:49   Okunma : 281

(İSTANBUL) - CHP Genel Başkanı Özgür Özel, ara seçim tartışmasına ilişkin soruya “Bunlar ihtimaller dahilinde” yanıtını verdi. Özel, “Şu anda 8 vekillik boş. Diyelim ki 22 milletvekili daha istifa etti, 30 oldu. Ve bu istifalar oylanacak. Oynanırsa 90 gün sonra seçim var. Bir parti çıkıyor ‘Hayır istifa edemezsiniz, gidemezsiniz ben seçim yapmak istemiyorum` diyor. Bunun da bir siyasi maliyeti var.” dedi. AK Parti`nin seçimde ikinci parti çıkma ihtimaline dikkat çeken Özel, “Türkiye nüfusunun yüzde 80`ine denk gelen bir yere sen sandık koyarsan, iktidar da o gün o sandık konduğu halde ‘Burada ara seçim yapalım, genel seçim yapmayalım` diyorsa bu da bir maliyettir. ‘Neden kaçıyorsun?` diye. Nasılsa erken olduğu için tekrar aday olabilir. İkincisi o seçim sandığına girdi, o sandıkta da, ara seçiminde açık farkla ikinci parti çıktı. Nasıl sürdürecek iktidarı? Meşruiyet diye bir şey var.” ifadelerini kullandı.  

CHP Lideri Özgür Özel, Sözcü TV`de gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

"AK Parti`de yaygın fikir; ‘Yanlış yapıyoruz` ”

AK Parti içerisinde son yaşanan süreçten dolayı ciddi rahatsılık olduğu duyumlarına ilişkin soruya Özel, "AK Parti`de yaygın fikir, ‘Yanlış yapıyoruz.` AK Parti`den bu gibi bilgiler çok geliyor. Yani bu bilinmeyen bir şey değil. Ankara`da bilinmeyen bir şey yoktur yani siyasette. Bir partinin içinde bu kadar çok itiraz varsa bu çok nettir ve ‘Yanlış yapıyoruz.` Hatta bu ‘Yanlış yapıyoruz`u çok farklı farklı yerlerden. Bir; mesela ‘DEM`le böyle bir süreç yürütürken, 36 tane belediye meclis üyesinden biri geçmiş DEM kökenli diye adamı terörden kayyım atarsan, biz millete kendimizi nasıl anlatacağız?` Bunu söyleyenler var. ‘Ya bizi yola çıkardılar, büyük yolsuzluk var diye, bir tane belge koyamıyor` diyenler var. Veya ortaya koyamadıkları belgeler üzerinden ‘Biz vatandaşa gidip ne anlatacağız soru sorduğunda? Bugün söylenen yarın yalan çıkıyor` diyenler var." yanıtını verdi.

Özel, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bir de bu darbe meselesi şöyle bir şeye döndü. 15 Temmuz konusunu aslında hep beraber, ben Meclis açılsın diye Meclis`e giden, konuşma yapan biriyim. Bülent Tezcan ‘Şimdi tankların üstüne çıkma zamanıdır` demiş olan biri o gece. Tekin Bingöl o gece ‘Meydanlarda direnmek lazım` demiş birisi. O gece Devlet Bahçeli, hala MHP`nin sitesinde var. ‘Hiçbir ülkücü, MHP`li sokağa çıkmayacaktır, polisle asker karşı karşıya gelmeyecektir` demiş. Polisle askerin çatışmasına. Hala duruyor sitelerinde. Sonra beyefendiler buradan kendilerine bir tarih yazıp efendim ‘Cumhur İttifakı 15 Temmuz gecesi sokaklarda kuruldu, tankların önünde kuruldu.` Geç onu. AK Parti bu konuda kitlesini mobilize etti, sokağa çıktı. Buna kimse bir şey demez. Ama MHP ‘Evde oturalım` dedi. Hala duruyor sitelerinde. 

Birkaç kez de okudum. Grup toplantısında okudum. Ama şöyle bir gerçeklikle karşı karşıyayız. 15 Temmuz`u kendi siyasetleri için bir milat noktası, işte şehidi onun şehidi, gazisi onun gazisi, bilmem nesi falan derken 15 Temmuz AK Parti`ye -tırnak içinde söylüyorum- bir ahlaki üstünlük veya kendileri açısından bir moral, bir motivasyon kaynağıyken şimdi 28 Şubat`ta kendilerine yapılmayanı, yani Tayyip Erdoğan da bu suçlamaların hepsine muhatap oldu. Kapısına bir kez polis gitmedi, bir kez gözaltına alınmadı, bir kez tutuklu yargılanmadı. Mahkeme kararı Yargıtay`da kesinleşene kadar görevden alınmadı. Şimdi daha iddia bile değil, iddianame yok. Sadece ihbar boyutundayken, soruşturma boyutundayken bunlar yapılıyor. ‘Biz bunu nasıl anlatacağız?` diyor insanlar.

İki; ‘Biz darbelerin mağduruyken şimdi veya milli irade arkamızdayken şimdi milli irade karşımızda ve İstanbullunun üç kere seçtiği, birincide mazbatayı iptal ettik, 800 bin farkla seçti, beş yıl hizmet etti. Karşısına güçlü rakip çıkarttık 1 milyon 100 bin farkla seçti. Şimdi İstanbullunun seçtiği adama, bir yıl geçmeden beş yılda bulamadığımız kanıtı ‘Bulduk` deyip çıkıyoruz. Elde yok, avuçta yok. Hem mağdur yaratıyoruz hem kendimiz zalim oluyoruz. Biz darbe mağduruyken darbeci olduk. Cunta mağduruyken cuntacı olduk` diyor AK Parti`nin içindeki önemli miktarda insanlar. Kimi terörden, kimi yolsuzluktan, kimi kanıtsızlıktan, kimi darbecilikten kimi de sokağa çıkıp anlatamamaktan. Bugün dört kişiden birini ikna etmiş durumda Tayyip Erdoğan`ın anlatısı. Dört kişiden biri, bütün anketler öyle. Kiminde yüzde 28, kiminde 25."

Özel, AK Parti`de yaşanan rahatsızlık ve Üsküdar`daki istifa hakkında şunları söyledi:

"Çok cesur bir insanla karşı karşıyayız orada göründüğü kadarıyla. AK Parti`de itiraz edene tak FETÖ`cü damgası. Herkesin bir dosyası var. O yüzden bu süreci aslında böyle kimse korkmasa, kaygılanmazsa o kadar çok itiraz eden çıkacak ve zaten anketlerdeki bu düşüş de o. Telefonla yapılıyor anketler. Telefonla yapılan anketlere inanıyoruz, güveniyoruz. Ama o anketlerde ‘Türkiye`de telefonlar dinleniyor mu?` sorusuna cevap yüzde 70 ‘evet.` Kimisinde 65 bazısında 75`e kadar. Köşede poğaça satıyor adam, ‘Telefonum dinleniyor` diye fırını WhatsApp`tan arıyor. Böyle bir ülke olmaz. Sonra da telefonda soruyoruz ‘Oyunu bu iktidara verir misin?` diye. Ben bu 6-8 puanlık farkların çok daha açılacağına inanıyorum."

Ara seçim olacak mı?

Özel, ara seçim ve erken seçim senaryolarının sorulması üzerine şunları söyledi:

"Şimdi birincisi şu. Burada tabii keşke eskiden olurdu, böyle şeylerde anayasa hocaları, iç tüzüğü bilenler falan filan. Ondan sonra şöyle bir şey var. O kadar hani sakın üstünüze alınmayın, bir mecburiyetiniz yok bunları tamamen bilme konusunda ama. O kadar az bilgi ile o kadar fazla yorum. Sosyal medya üzerinden o kadar böyle hani dezenformatif işler yapılıyor ki. Gerçekle yalan veya doğruyla yanlış yer değiştiriyor bazen. Çok basit söyleyeyim. Birincisi Anayasamız şöyle der. Bir dönemde bir kez ara seçim yapılır. Bu ara seçim 25 ay, 30 ay geçmeden yani Kasım ayına kadar. Bir de son bir yılda yapılmaz. Yani ilk 2,5 yılda yapmıyorsunuz, son bir yılda yapmıyorsun, aradaki 1,5 yılda yapabiliyorsun. Burada yapılır. Bir kez yapılır der. O ara seçimin yapılması için yeni milletvekillerinin istifasına falan gerek yok. Mevcut boşluklar için yapılır. Sekiz milletvekili şu anda yok, rahmetli Sırrı Süreyya ile birlikte sekiz oldu. Dört tane arkadaşımız belediye başkanı olduğu için, ölenler oldu falan. Sekiz milletvekili yok. Can Atalay`ı haksız yere düşürdüler. Sekiz milletvekilliği onlara göre boş, bana göre yedi boş. Onlar sekiz diyor. Ekranda sekiz boş.

2,5 yıl dolduğunda yapılacak iş boşluklar için ara seçim kararı almaktır. Bunun için istifaya falan gerek yok. Ama Anayasa yine diyor ki, ‘Bir ilde bütün milletvekilleri boşalırsa, 90 gün içinde sandık konur` diyor. Pazar 90`ıncı gün takip eder. Bir de diyor ki ‘Meclis`in yüzde 5`i boşalırsa 90 gün içinde sandık konur` diyor. Bunun için Kasım`ı beklemek falan diye bir şey yok. Eğer bugün sekiz boşluk var. 22 yer daha, 30 daha diyor ya. Toplam 30 olacak. 22 daha milletvekili boşaltırsa, o zaman takip eden 90`ncı günü pazar günü ara seçim sandığı konur. Anayasa öyle diyor. Ondan dedim, ‘Aksayacak yer neresini görüyorsunuz?` diye. Kimi diyor ki ‘90`ıncı gün sandığı koymayabilir.` Anayasa ‘koyar` diyor. ‘90`ıncı gün sandığı koymayabilir`i bırak, istifa eden milletvekillerinin istifasını kabul etmeyebilir. Bu bir yöntem. İstifa ederse bir milletvekili yedi gün içinde Meclis Başkanlığı imzanın doğru olup olmadığına bakıyor. Sonra da Meclis Genel Kurulu`na sunup oyluyor, kabul edenler, etmeyenler diye.

Şimdi biz bunu şu anda yapacağız diye demiyorum ama hani madem bu konu açıldı etraflıca cevaplansın diye söylüyorum. Şu anda 8 vekillik boş. Diyelim ki 22 milletvekili daha istifa etti, 30 oldu. Ve bu istifalar oylanacak. Oynanırsa 90 gün sonra seçim var. Bir parti çıkıyor ‘Hayır istifa edemezsiniz, gidemezsiniz ben seçim yapmak istemiyorum` diyor. Bunun da bir siyasi maliyeti var. Seçimi, sandığı milletin önüne koyuyorsun, o sandıktan kaçıyor. Bu meselenin Kasım ayının ortasında yapılması gereken ve şu an sekiz ümit ederim artmaz veya mutluluklarla artar. Daha başka bir göreve seçilir birisi ne bileyim, iki arkadaş bakan olur AK Parti`den ona çıkar boşalma yani. İlla ölümle boşalmıyor. Ona çıkar. Böyle bir durum olduğunda oraları için yapılması sandığın kaçınılmazdır. Nerede yapılacak? Kastamonu`da yapılacak, Uşak`ta yapılacak, Kütahya`da yapılacak, İstanbul birinci bölgede yapılacak. İstanbul üçüncü bölgede yapılacak falan. Bu 30 ve üstünde milletvekili istifasıyla olursa boşalttıkları diğer yerlerde de yapılacak. Zaten erken seçim falan yok ara seçim bunun adı."

"Biz her ihtimali çalışıyoruz"

Özel, "Ara seçim sizin hangi sorununuzu, nasıl çözecek?" sorusunu ise şöyle yanıtladı:

"Türkiye nüfusunun yüzde 80`ine denk gelen bir yere sen sandık koyarsan, iktidar da o gün o sandık konduğu halde ‘Burada ara seçim yapalım, genel seçim yapmayalım` diyorsa bu da bir maliyettir. ‘Neden kaçıyorsun?` diye. Nasılsa erken olduğu için tekrar aday olabilir. İkincisi o seçim sandığına girdi, Özal da girdi vaktiyle... o sandıkta da, bakın bir milletvekili ara seçiminde açık farkla ikinci parti çıktı. Nasıl sürdürecek iktidarı? Meşruiyet diye bir şey var. Bunlar ihtimaller dahilindedir, ama bunlardan herhangi birine an itibariyle karar vermiş ve uygulamaya geçmiş durumda değiliz. Bakıyoruz. Siyasette herkes her ihtimali çalışır. CHP`nin zaman zaman eksiliği her ihtimali çalışan rakipleri varken, her ihtimali çalışmadığı olmuştur geçmişte. Biz her ihtimali çalışıyoruz."

Özel, şöyle devam etti:

"Şimdi biz olursa bir erken seçimi zorluyoruz. Erken seçim olsun diye gayret ediyoruz. Ama Ekim ayı, Kasım ayında bakılır. Hangi bölgelerde boşalmış? Buralarda seçim yapılması için gayret edilir. Ama başka bir şekilde bakılır. 22 milletvekili, 30. Belki her bölgeden bir milletvekili, bütün Türkiye`de seçim olsun diye. Milletvekilimiz 81 ilde olsa dakika düşünmem. (“Yani sine-i millet dahil her ihtimali?”) Sine-i millet değil bu. O çok tehlikeli bir iş. Çok yanlış konuşuluyor. Sine-i millette sen ‘Benim artık burada siyaset imkanım kalmadı, millete gidiyorum` diyorsun. Sen sine-i millet deyince arkasından erken seçim gelmediği için ara seçim yapıyor. Diyelim ki Manisa`da üç milletvekili boşalttın. Eski güce göre sen birini alıyorsun, ikisini o alıyor. Şimdi yeni güce göre ikisini sen alıyorsun, birini o alıyor. Boşalttığın her yerde gücü oranında bir şey alıyor. 400 milletvekilini geçiyor, Anayasa`yı da değiştiriyor."

Özel, "Ekrem İmamoğlu`nu böyle bir durumda milletvekili adayı göstermeyi düşünüyor musunuz?" sorusuna şu yanıtı verdi:

"Can Atalay`ın serbest bırakılması gerekirdi. Can Atalay`ı serbest bırakmayan bu durumda… Şimdi kararı okutuldu. Can Atalay ile ilgili yeni Anayasa Mahkemesi başvurusu olur, olmaz. AİHM olur, olmaz. Bu süreçte Can Atalay milletvekili seçildiği için dokunulmazlık kazanmıştı. Yargılama durmalıydı. Karar okutulup yeniden milletvekilliği kazanmıştır diye, Gergerlioğlu misali, Berberoğlu misali Meclis`e dönebilirse, bir dakika düşünmeden bir bölgeyi boşaltır; Ekrem Bey`i elbette kendisi de takdir ederse, bu hale bir hamle olarak yapardık. Ama bu şartlarda Can Atalay kararı uygulanmadığı için şu anda Anayasa`ya aykırı bir şekilde Can Atalay içeride tutuluyor. Can Atalay`ı bırakmayan yarın Ekrem İmamoğlu`nu mu bırakacak? Bu meseleyi böyle bol bol tartışıyorlar. Ben izlerken diyorum, ‘Bir de burasından bakın işe.` Onu da açıklığa kavuşturma imkanı oldu."

"Polisin başındaki örtüyle kimsenin bir derdi yok ama Erdoğan`ın o örtü üzerinden bir siyasi hamaset beklentisi var"

Özel, CHP otobüsünün görüntülerinin yayınlanması üzerine soruya şu yanıtı verdi:

"İktidarın yayınladığı aradan iki saniye kesilmiş, bir de sonu kesilmiş kısım. Bizimki ham görüntü. Ham Mobese görüntüsü. Günlerce ‘Polisi ezdi otobüs, polisin üstüne sürdü otobüs…` Bu orijinalinde yavaşlamış, polis kenarda duruyor. Otobüs gelmiş, yavaşlamış ama ifade de ediyor. ‘Hızım yüksekti. Tam durmadım` diyor. O kenara kaçmış. Otobüs de yanından geçmiş, gitmiş. Bu soldaki görüntü ayrı görüntü. O, Erdoğan`ın ‘Başörtülü polisimin üstüne otobüs sürdüler…` O polisin başındaki örtüyle kimsenin bir derdi yok ama Erdoğan`ın o örtü üzerinden bir siyasi hamaset ve siyasi beklentisi var. Bu hakikaten basitlik, yani olacak iş değil. Mesela bu ham görüntüleri bir haftada elde edebildik. Savcılık bu görüntüleri veya kimse yani o gün iktidar medyasına verdi. Bir hafta polisin yok olduğu görüntü gösterildi. Bu gece ilk kez Sözcü Televizyonu`nda montajsız. Orada zaten bir şey olmadığı beli. Bakın bu iktidarın gösterdiği, polisin yok olduğu görüntü. Bu da otobüsün yavaşladığı, polisin çekildiği. Polis kenarda duruyor."

"Otoriter popülist liderler birbirlerini kollar"

Özel, ABD`den Ekrem İmamoğlu ve ülkedeki adaletsizliklerle ilgili tepki olmamasının anımsatılması üzerine, şunları söyledi:

"Duymazsınız çünkü otoriter popülist liderler birbirlerini kollar, birbirlerinden öğrenirler, birbirleri ile konuşurlar. Almanya seçimlerinde Trump`ın şimdiki Bakanı Elon Musk, Alternative für Deutschland`ı; Almanya`daki aşırı sağcı, ırkçı, Türk düşmanı partiyi destekledi. Böyle bu iş. AfD`yi desteklediler. Yani Türklerin oradaki en büyük korkusu olan, ırkçı, faşist partiyi desteklediler. Böyle bu işler. Trump, Türkiye`de Ekrem İmamoğlu`na karşı yapılan darbe girişiminden önceden haberdar olmuş. Erdoğan tarafından bir mekanizmayla kendisine danışılmış, sorulmuş ve icazeti alınmış bir darbedir 19 Mart darbesi. Buna rızası var Trump`ın. Çünkü Trump biliyor ki Ekrem İmamoğlu Cumhurbaşkanı olursa, ‘Gazze güzelmiş. Ben buraya oteller yapacağım, ben buraya kumarhaneler yapacağım` deyip, ‘Riviera yapacağım ben buraya` deyip, ‘Buradaki Filistinlileri de beş - altı ülkeye -biri de Türkiye- yollayacağım. Oralarda yaşasın onlar. Güzel sahil kenti olur` dediğinde Ekrem İmamoğlu ona evet demez.

Ekrem İmamoğlu hem Fliistin`deki soykırıma, tehcire susmaz hem de Ekrem İmamoğlu bilir ki Trump`ın biraz da deli taklidi yaparak dediği yerin önünde Avrupa`ya 100 yıl yetecek hidrokarbon yatakları var. Trump onlara çökmeye geliyor Gazze`yi alarak. O incecik sahil şeridinin önündeki kendi deniz yetki alanı içinde, kendi alanı içinde bütün Avrupa`ya 100 yıl yetecek doğalgaza çökmeye geliyor Trump. Ekrem İmamoğlu bu işe susmaz.

Eğer Ekrem İmamoğlu Cumhurbaşkanıysa, Türki Cumhuriyetler`in Güney Kıbrıs`ı tanımasına susmaz. Buna sessiz kalmaz. Ekrem İmamoğlu olduğunda Türkiye`nin çıkarlarını savunur. Filistin`i savunur, Kıbrıs`ı savunur. Türki Cumhuriyetlerle iyi ama onurlu, birbirini koruyan - kollayan ilişkileri savunur. Avrupa Birliği`ne tam üyeliği savunur. Hukukun üstünlüğünü savunur. Ekrem İmamoğlu, Trump için kullanışlı bir Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olmaz. ‘Sen darbe yap, ben susayım. Sen her kötülüğü yap, bak İsrail gelecek…` İsrail bizim MİT Başkanımızın açıklama yaptığı tepeyi bombaladı ya. Yani Türkiye`ye daha ne yapsın İsrail?

Şu anda Trump`ın oyunun içinde Erdoğan var. Almanya`da AfD var. Öbür tarafta başka bir otoriter popülist lider var. Bu iş böyle. Ama iki hafta sonra İstanbul`da 77 ülkeden 89 parti var. Sosyalist Enternasyonal Pedro Sanchez`in başkanlığında geliyor. Ben ikinci Başkanıyım Sosyalist Enternasyonal`in. Burada da yayınlanır. Defalarca da yayınlandı. ‘Tüm ülkelerin, tüm partileri olarak Cumhuriyet Halk Partisi`nin Avrupa Birliği`ne tam üyelik hedefine tam bir destek ve geleceğe dair umutlarınızı barındırıyoruz. İktidar CHP olduğunda bu hedeflerini bütün gücümüzle destekleyeceğiz` diye imza atan 89 tane de parti var."

"TÜSİAD Başkanı`nın sorguya çağrıldığı günden bugüne 70 milyar dolar yakıldı"

Özel, İş dünyasının olanları genel anlamda neden sessiz izlediği sorusu üzerine şunları söyledi:

"Şimdi TÜSİAD ile AK Parti`den bir siyasetçi gidip fotoğraf verince infial yaratmıyor, CHP verince yaratıyor. İş dünyası ile Erdoğan hem de onların patronuymuş gibi bir ilişki kurunca sorun yok. Ekrem İmamoğlu onlarla ilişki kurunca var. (“Sizin iktidarınızı ‘satın almaya` başlayan bir iş dünyası mı var?”) Ne var bunda. Var tabii. İş dünyası açısından bakalım… Bir tarafta Türkiye`de 35 yıl önce gazete ilanıyla öğrencinin çağrıldığı yatay geçişe, ilanda gittiğiniz üniversite ile ilgili ‘Bilgileri ve belgeler bunlar, bunlar` diye tarif edilen, kabul edilen, 31 yıl önce verilen diplomayı iptal eden bir iktidar var. Ya da seçim kazanıyorsun, mazbata iptal eden bir iktidar var. Beş yıl didik didik ettiği bir belediye başkanını ‘Seçimde fark yaptı, gelecek seçimlerde aday olacak ve beni yenecek` diye aynı anda hem terör, hem yolsuzluk suçlamasıyla ekarte etmeye çalışan bir iktidar var. Şimdi burada 55 milyar dolarlık da rezerv yakıyor Türkiye. Çünkü neden? Rezerv niye yakılır? Borsada duruyor adam, olanları görüyor, kağıdı satıyor, parayı dolar yapıp dışarı çıkması lazım.

Hatta bir şey söyleyeyim: TÜSİAD Başkanı`nın sorguya çağrıldığı günden bugüne 70 milyar dolar. Yani esas güvensizlik orada başlıyor. Ya baksana ülkede TÜSİAD Başkanı`nın koluna girip götürüyorlar, hükümeti eleştirdi diye. Şimdi iş dünyası güven ister, hukuk ister, hukuki öngörülebilirlik ister, siyasal istikrar ister. 30 yıl sonra diplomanın iptal edildiği yerde, devletin hangi kağıdına güvenecek de bu ülkeye yabancı yatırımcı gelecek? Veya mevcut olan burada kalacak? ‘Yandım Allah` deyip paldır küldür çıkıyorlar. Çıkarken dolar almak istedikleri için talep artınca dolar fiyatı artıyor. Dolar fırlamasın diye her isteyene Hazine dolar veriyor. Ki piyasada dolar azlığı olmasın, dolar fiyatı daha da fırlamasın diye. Bunun karşılığı 2,2 trilyon lira. Şimdi burada şey var ya o biraz önce vardı traktörlerle eylem yaptılar. Türkiye`deki 81 il, 973 ilçedeki yüzbinlerce, milyonlarca çiftçinin bankalara bütün borcu ve faizi 1 trilyon lira. Bu uğurda harcanan para 2 trilyon lira. İki katından fazla. Atanmayan öğretmenler var, hepsini birden atasan üç yıllık maaşı da peşin yatırsan bu para yetiyor 1 milyon öğretmene. Her bir emekliye; 14 bin 500 lira alan emekliye, 30 bin lira maaş versen 9`da biriyle yapabiliyorsun. Böyle bir büyüklükten bahsediyoruz.

`12 tanesine tedbir, 24 tanesine el koydu bu soruşturma kapsamında`

Bu şartlarda iş dünyası bunları yapan bir iktidarı mı ister? ‘Avrupa Birliği`ne tam üye olacağım, vize serbestisi olacak. Öğrenci de iş adamı da gezecek. Teşvikleri artıracağım, hep birlikte kazanacağız, hakça bölüşeceğiz. Adil bir vergi ile bölüşeceğiz. İşçi de sendikalı olacak işçi de çok kazanacak, işveren de çok kazanacak ama işçinin hakkını da verecek` diyen bir iktidarı mı tercih eder? Şimdi bu tarafı tercih edince ‘İş dünyası CHP iktidarını mı satın alıyor?` Senin nemrut, senin ceberrut, senin bu ülkenin demokrasisini gerileten, bu ülkenin ekonomisini çürüten iktidarını mı satın alacak? Seni satıyor, bu iktidar umudunu satın alıyor. Bunlar da diyor ki ‘İş dünyası bizi sattı.` İş dünyası işine geleli satın alır, işine gelmeyeni bırakır, terk eder. O kendisi için en uygun yatırım ortamını, çalışma ortamını ister. Ve nasıl geldiysen öyle gideceksin. Çok merak ediyorlarsa. 12 artı 24, 36 şirkete işlem uygulandı. 12 tanesine tedbir, 24 tanesine el koydu bu soruşturma kapsamında. Şu anda bütün Türkiye`deki bilboardların yüzde 90`ının var olduğu şirketlere kayyım atandı. Daha neler neler yani. 24 şirkete tamamen el konuldu, 12`sine de tedbir işlemi uygulanıyor. İş dünyasının sessizliğini bir yere kadar anlıyorum. Ama ‘kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz` demekten de geri duramıyorum.

Beşli Çete denen 43 şirketin 38`i geçen sene sıfır lira vergi vermiş

Hiç vergi vermeyenler var. Bu Beşli Çete denen 43 şirketin 38`i geçen sene sıfır lira vergi vermiş. Şimdi OSB dediğin KOBİ`dir, ya da büyük fabrikadır, orta ölçekliyse KOBİ`dir ya da organize sanayi ise büyük fabrikadır. Şimdi ona yüklen, buna yüklen. Bir kere şunu görelim. TÜSİAD üyeleri Türkiye`deki istihdamın yüzde 50`sini yapıyor. İstanbul Sanayi Odası`nın üyelerinin yüzde 90`ı KOBİ. KOBİ`ler 87 milyar dolar geçen sene ihracat yapmış, 69 milyar işte küsür ithalat yapmış. 19 milyar dolar net artı para getirmiş buraya. Sen şimdi bunların kapısında ne işin var senin? Bir de enflasyon muhasebesi mesela, yapıştılar yakalarına. Kardeşim icat çıkaracaksan düzgün bir icat çıkar. Orta ve uzun vadede edilecek bir kâr, bugünden vergilendirilir mi ya? O gün vergilendirirsin. Böyle acayip acayip işler. O yüzden isyanlar haklı ama bugüne kadar çok daha öncesinde bu uyarıların yapılıp, itirazların dile getirilmesi lazımdı. İş dünyasının yüzde 99`u içinden köpürüyor, köpürüyor, köpürüyor. Bir kısmı dışından da köpürüyor ama yönetenlerin yönetici sorumluluğu diyelim, kurumları gözetmeleri diyelim. Bu iktidarın pervasızlığından o yöneticinin sorumluluğu ile daha dikkatli cümleler kuruyorlar. Ama bugünkü açıklama doğru bir açıklama."

"Durmamız gereken yeri biliyoruz"

Özel, ‘Beşli çete olarak bilinen gruplar randevu talebinde bulundu mu` sorusunu şu şekilde yanıtladı:

"Şimdi o geçmişte Kemal Bey`in bıraktığı bir gündem. Ben o gündeme dönüp bir şey söylemeyeyim. Benden böyle bir talepleri olmadı. Zaten belki seçim dönemi yaklaşırken Kemal Bey`den öyle bir şey yapmışlardır. Ama biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak durmamız gereken yeri biliyoruz. Kimin yanında duracağımızı biliyoruz. Biz iktidar olduğumuzda da belediyelerimizde de öyle oldu. Biz iktidar olduğumuzda gelip de yandaşlara, kendi yandaşlarımıza iltimas yapacağımız, bizden olmayanlara saldıracağımız bir şey gibi düşünülmesin. Öyle bir sopamız yok. O sopayı 40 yerinden kırdık biz. Ama şöyle bir gerçek var. Bu dönemde hiç vergi vermeden, bu devletin milletin iliğini kemiğini sömürerek, bu iktidarla kurduğu ilişkilerle, görünür görünmez ortaklık ilişkileri ile haksız edinilmiş kazançlar ve o anlaşmaların devamına rıza göstermeyeceğimizi bilsinler. Ama bu şu demek değil. Örneğin bütün MÜSİAD üyesi iş adamları, ‘CHP gelecek, canınıza okuyacak.` Böyle bir şey yok, tövbe. Böyle bir şey yaratmaya çalışıyorlar. Bizim derdimiz namuslu çalışanın hakkını almasından yana. Sağcı da olsa solcu da olsa. Ama Beşli Çete ve bu iktidardan beslenen, milletin hakkını yiyenler ayrı bir mevzu."

Hükümet programı çalışmaları

Özel, iktidara geldiklerinde AK Parti`nin sebep olduğu ekonomik yıkımı ne şekilde düzeltecekleri sorusuna şu yanıtı verdi:

“Şimdi birincisi aslında yapmaya çalıştıklarının bir etkisi de bu. Biz ne yaptık? Eylül ayında tüzük kurultayımızı bitirdik, hedefimizi koyduk. Program kurultayı, program çalışması. 81 ile yolladık, önce kendi il danışmalarını yaptılar, 973 ilçeye açıldılar. Sonra tekrar 81 ile döndüler. İlçe bazında bile çünkü sadece Ankara`dan yapılacak bir iş değil. Rize`nin ekonomik beklentileri başka, Gaziantep`in başka, Manisa`nın başka, Konya`nın başka. Ve ilçe bazında da değişiklik gösteriyor. Manisa`nın Alaşehir`inde örtü altındaki yaş üzümcünün derdi başka, Çekirdeksiz kuru üzümcünün başka, Kırkağaç`ta kavun üretenin başka. Bu bütün Türkiye`de böyle. Ve ilçe danışma kurulları nezdinde ve ilçe ilçe tarım için, esnaf için, eğitimin sorunları için, sağlığın sorunları için müthiş bir çalışma yapıldı, birleştirildi ve şimdi toplulaştırma ve merkezi düzeyde işte TÜSİAD`a gidip, sendikalara gidip, meslek örgütlerine gidip, derneklere gidip, sivil topluma gidip daha genel görüşlerin alınıp somutlaştırılıp, yazılma ve tartışılarak karara bağlanma evresindeyken ve böyle iki aylık takvim planlamışken 19`undaki bu meseleyle bir 40 gün bu sistem paralize oldu.

Ama şimdi Selin Sayek Böke`nin Genel Sekreterimizin başkanlığında bu çalışmalara hız verdik. Haziran ayının sonuna doğru bu işleri somutlamayı ve yaz içinde hem Cumhurbaşkanlığı kampanya ofisinin açılmasıyla, Sayın Ekrem İmamoğlu`nun kampanyasını başlatmayı, hem Cumhuriyet Halk Partisi`nin programının bir iktidar programına evrilmesi, Ekrem Bey`in elindeki programında bizim parti programıyla uyumlu ve kendi hedefleriyle, Türkiye`ye söyleyecekleri ile de onun da bir hükümet programına evrilmesi, bunların birbirleriyle uyumlu, etkili ve sinerjik iletişiminin yapılmasına ilişkin bir yol haritamız var. Temmuz ve Ağustos`a dair. Burada tabii program çalışmamıza engel olmak için darbe yapmadı şüphesiz. Ama program çalışmamızda bir 40 günlük kesit yarattı bu, hepimiz başka bir şeye motive olduğumuz için. Ama dün TÜSİAD`da İstanbul Sanayi Odası`nda yarın İstanbul Ticaret Odası`nda, TÜRKONFED`de. Önümüzdeki günlerde randevu verirlerse çok isterim MÜSİAD`da bunları konuşmak ve bunun üzerinden nasıl yöneteceğimizi, hem belli kaygılara yanıt vermek, hem belli sorulara yanıt vermek, hem de belli taahhütleri ortaya koyup bunun üzerinden tartışmak istediğimiz bir süreçteyiz. Her Perşembe günü bizim Ekrem Başkan`la eskiden de mümkün oldukça Pazartesiden Pazartesiye görüşürdük. Mesela bugün herhalde konuşmanın yüzde 60`ı ‘Programı nasıl yaparız, Cumhurbaşkanı ofisini nasıl yaparız, ekipler birbirleriyle nasıl konuşsun?` İlk başta bir ana Cumhurbaşkanlığı kampanya ofisi olacak. Ama daha sonra yani Ekrem Bey`in özgürlüğüyle birlikte aslında çok sayıda ofis, temas noktası falan planlanıyordu. Bu konuda bir ana ofisi yaptıktan sonra o ofisin temas ofisleri meselesini bir kez daha çalışacağız."

"Ekrem İmamoğlu ile aramızda kardeşlik hukuku var"

AK Parti eski Milletvekili Şamil Tayyar`ın "Ekrem Bey ve Özgür Bey arasındaki ilişkinin molaya ihtiyacı var" sözleri üzerine ilişkin soruya Özel şu karşılığı verdi:

"Şimdi burada tabii hadsizlik. Ama bunların da işi bu. Şundan dolayı. Diyor ki bir kere Ekrem Başkan`la biz evvel ezel haftada bir görüşüyoruz. Görüşürüz de. Burada da kardeşime gider gibi, abime gider gibi gidiyorum. Hem siyaset konuşuyoruz, hem de ben de biliyorum ki içeride ben olsam Ekrem Başkan da aksatmadan gelir. Buradaki mesele, bildikleri bir şey var. ‘Bu ikisi birbirine düşmezse AKP iktidardan düşecek. Bu ikisini birbirine düşürmemiz lazım.` Bunun için her yolu deniyorlar, neler neler. Bu da onlardan birisi. Ama Şamil Tayyar`ın ta oradan işte ben izlememiştim, bana siyasi operasyon çekecek de benimle Ekrem Bey`in arasını birbirine düşürecek de bilmem ne. Bunun üstünden bize infinite olacak da bunun üzerinden nifak tohumu saçacak. Bunların umudu buralara kaldıysa bunlar hakikaten çok zor durumdadır demektir. Bizim aramızda bir kardeşlik hukuku, bir yoldaşlık hukuku, bir ortak Türkiye umudu var. Biz Gazi Mustafa Kemal Atatürk`ün partisini iktidar yapmak ve bu iktidardan kurtarmak için her şeyi göze aldık. Biz bunu dediğimizde Ekrem Bey hapiste değildi. Şimdi hapiste. Orayı göze aldı. Yarın ben hapiste olabilirim. Ben ölmeyi göze aldım, geçen gün yaşadığımız ortada. Ondan sonra herhangi birimize her şeyi yapabilirler. Yani her şey olur.

`Biz kol kola oldukça Tayyip Bey uyuyamıyor`

Ama meselenin özü şu, biz bu partinin 100 yıl önce kuranların bu memleketi kurtardığı günkü cesarette olmazsak ve biz birbirimize insani heveslerle, birbirimiz arasındaki kardeşlik hukukunu, yoldaşlık hukukunu zedeleyecek bir şey yaparsak o zaman Şamil Tayyar rahat uyur. Çünkü bilir ki Tayyip Bey de rahat uyur. Biz böyle oldukça, omuz omuza oldukça, kol kola oldukça birbirimiz için her fedakarlığı yapabilecek oldukça ve bu ülke için her şeyi göze aldıkça Tayyip Bey uyuyamadığı için Şamil Bey de uyuyamıyor. Bu kadar ucuz işlere biz pabuç bırakacak olsaydık buralara gelemezdik. Şamil Bey geldiği yere, Tayyip Bey`in onu listeye koymasıyla geldi. Ben geldiğim yere Gazi Mustafa Kemal Atatürk`ün partisinin Genel Başkanlığına, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir partide liderin seçimli bir yarışla mevcut genel başkanın değişmesinin ilk olmasıyla geldim. Burada Ekrem Başkan da yol arkadaşımdı. Dünya kadar da Ekrem Başkan`ın emeğini hiçe sayarsak da ayıp olur, ama Ekrem Başkan gibi Manisa`sından, Denizli`sine, Malatya`sından tek tek ve o günden sonra 81 ilin sahiplenmesi… Ekrem Başkan hapisteyken aynı delege ile bu sefer bin 170 oy aldık. O bin 170 oy bizim aramızdaki yoldaşlık hukukuna duyulan güvendir. Bir sene önce yüzde 51`e 49 kazanılan bir seçimden yüzde 93`le kazanılan, geçerli oyların hepsinin alındığı, parti tarihinde Genel Başkanın anahtar listesinin ilk kez delinmediği, Genel Başkanın anahtar listenin üzerine ‘Benim aday listem, Özgür Özel`in anahtar listesi` yazıp da listesini deldirtmediği, İsmet Paşa`dan beri ilk kez seçim yaşanıyorsa bu partinin üyesinin de delegesinin de seçmeninin de bu sürece duyduğu güvendendir. Şamil Tayyar`ın hazımsızlığı da ondandır. İnşallah bu yayını da o çıktığı kanal alıntılayıp da sizin kadar demokratik bir yayıncılık anlayışıyla Şamil Tayyar`a izletsin."

"İmza sayısı 14 milyon 700 bin"

Özel, Ekrem İmamoğlu için yürütülen imza kampanyasındaki son duruma ilişkin şunları aktardı:

"14 milyon 700 bin. Yarıyı geçtik. (“Sizin için iyi bir rakam mı bu?”) İyi bir rakam. Örgüt çalışıyor. Şimdi dijital olarak da çok iyi gittiğimiz yerler var. Zorlandığımız coğrafyalar var. Oralara başka çözümler buluyoruz. Ama zaten bu bir zaman, ‘Örneğin 19 Mayıs`ta bitireceğiz` değil. Biz 50 artı 1`e ulaşmak için var gücümüzle çalışacağız. Burada şu konuyu ifade edeyim: Belki 20 milyonuncu imzada yaparız, 25 milyonuncu imzada yaparız. Bu imzalar güvenli bir yerde, noter ya da meslek örgütleri… işte diyelim TMMOB gibi mali müşavirler. Örneklemler alınarak, sayılarak, en bilimsel yöntemlerle sayılıp sayıları resmen ilan edilecek. Ama asla devlete verilmeyecek. Çünkü imza meselesinde tek zorluk şu: ‘İmza atmak istiyorum ama evladım, torunum polis.` ‘İmza atacağım ama devlet memuruyum.` ‘İmza atacağım, ileride mülakata gireceğim ne yaparım?` Bu kaygıları bir bertaraf etmek gerekiyor. Onun dışında yani az - buz bir şey değil. Bizim hedefimizi 27 milyon da dünyada 10 milyon imzanın toplandığı nerede görülmüş? 14,5 milyon imzadayız. 8,5 milyon zaten bizim 23 Mart darbeyi püskürttüğümüz dayanışma sandıklarındaki rakamımız. O rakama ulaşmak, geçmek üzereyiz. Belli bir trend içinde oldukça iyi gidiyor. Elbette şunu bekliyoruz: İlk başlarda parabolik artacak veya ters parabol gibi. Sonradan bir zorlaşacak. Çünkü ilk başta koşa koşa imzaya gelenler var. 20 milyondan sonra peşine düşeceğiz imzanın. Şimdilik standlarımız var. Gelenden alıyoruz. Günlük toplanan imza sayısı ilk bir hafta gibi değil. Ama umut kırıcı da değil. Yavaş yavaş ilerliyor." 

Paylaş :
Etiketler :  

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!

  GÜNCEL HABERLER

 
  FLAŞ HABER
   
 
  EN ÇOK OKUNANLAR
  • Bu Ay
  • Bu Hafta
  • Dün
  • Bugün
 
 


  SOSYAL MEDYA


  GAZETELER
 
 

 







mersinerji.com
ANKA Haber Ajansı
Abonesidir

 
 
ANASAYFA İLETİŞİM KÜNYE HABER ARŞİVİ GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinerji.com © Copyright 2017-2025 Tüm hakları saklıdır..! İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA