(SOMA) - CHP Genel Başkanı Özgür Özel, terör örgütü PKK’nın fesih kararına ilişkin olarak, "Bütüncül bir demokrasiye ihtiyaç vardır. Memleketin doğu tarafında, meselenin bu tarafında özgürlük; bu tarafında ‘Turpun büyüğü...’ Böyle iş olmaz. Hepsini birden demokratik zeminde çözmek lazım” dedi.
13 Mayıs 2014`te Manisa`nın Soma ilçesinde Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.`ye ait maden ocağında yaşanan 301 maden işçisinin hayatını kaybettiği 162 işçinin yaralandığı facianın üzerinden 11 yıl geçti.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, maden şehitlerini anma etkinliklerine katılmak üzere Soma`ya geldi. Özgür Özel, Ulu Camii`nde düzenlenen mevlüt ve hatim duası programı sonrasında, şunları kaydetti:
"Bugün bir kez daha 13 Mayıs günü acının başkentindeyiz. 301 madencimizin hayatını kaybettiği Soma’da sabahleyin bu işin geçmişini ve bugüne nasıl geldiğini konuştuğumuz bir televizyon programına gittik. Şehitlerimiz için okutulan mevlidi dinledik. MESEM projesi kapsamında çalıştırıldığı, hem de hafta sonu çalıştırıldığı inşaattan düşüp ölen kardeşimizin ailesini ziyarete gittik. Birazdan Kartalkaya yangınında torununu ve kızını kaybeden bir aileyle bir araya geleceğiz. Ordudan atılan teğmenlerimizden Deniz Teğmenimizin ailesini ziyarete gittik. Şu kısacık birkaç saate dünya kadar acı, dünya kadar ızdırap, dünya kadar ‘geçmiş olsun’, dünya kadar taziye sığıyor, sığmıyor. Soma böyle bir yer.”
"Soma‘daki yürüyüşümüzü örnek göstermek isteriz”
Burada açıklama yapmadan önce, ‘Ecevit nerede’ dedim, Ecevit geldi. Ecevit Soma’nın en kötü gününde de en iyi gününde de elindeki bayrağı hiç indirmeyen, 50 yıldır bu bayrağı taşıyan, ben Soma’ya siyasi faaliyet için ilk geldiğimden beri yanımızda yürüyen Soma’nın sembol ismidir. Soma’da bir CHP’li belediye başkanı var, Sercan Okur. Biz buralarda çok düşük oylar aldık, çok kötü günler gördük ama Soma’ya hiç küsmedik, hiç söz söylemedik, söylenene söylettirmedik. Gün oldu Soma’da yüzde 60 oy aldık, gün oldu Manisa Büyükşehir’de de yüzde 60 oy aldık. Bu yüzden seçimi kazandığı gün yüzü gülüp kaybettiği gün hırçınlaşanlara, oy veren milli iradeyi kazanırsa baş tacı edip kazanamadığı zaman alaşağı etmeye çalışanlara, geldiği sandıkla gitmeyi göze almayanlara, bindiği demokrasi tramvayından kaybettiği ilk seçimde inenlere; Soma‘daki yürüyüşümüzü örnek göstermek isteriz.
"Yusuf Yerkel’in yerde Erdal Kocabıyık’ı tekmelediği günden 11 yıl sonra bir kez daha birbirimize sarılmaya geldik”
Bir siyasi partinin seçimde kazandığında ne yaptığıyla demokratlığı ölçülmez. Kaybettiğinde ne yaptığına bakacaksınız. Bir siyasetçi kazandığında kendine ‘demokrat’ diyorsa onu bir de kaybettiği gün görmeyi bekleyeceksiniz. Bizim kaybettiğimiz günleri gördünüz, Allah şahit, siz şahitsiniz, Soma şahit, Manisa şahit, Türkiye şahit. Sandığa hiç sırtımızı dönmedik, millete hiç sırtımızı dönmedik, millette hiç kusur görmedik, rakiplerimize gayri nizami şekilde asla saldırmadık, onlara kumpas kurmadık, kurdumadık. Ama her seçimi kazanıp bir seçim kaybedince Tayyip Bey’in ne hale geldiğini, ittifakı mağlup olunca Sayın Bahçeli’nin ne hale geldiğini hepiniz görüyorsunuz. Bu acının yıl dönümünde, Yusuf Yerkel’in yerde Erdal Kocabıyık’ı tekmelediği günden 11 yıl sonra ve Soma’da seçim sonuçlarına bakıp da Soma’ya küstah küstah laf edenlerin söylediği sözlere de sabredip ulaştığımız bugüne, bu acının gününde bir kez daha birbirimize sarılmaya geldik.
"`Unutursak yüreğimiz kurusun’ diyenlerin Soma’yı unuttuğu bir süreçteyiz”
11 yıl önce, ‘Unutursak yüreğimiz kurusun’ diyenlerin Soma’yı unuttuğu bir süreçteyiz. Unutmayanlara selam olsun. Soma’da dağın tepesinden reyting kovalayıp da bu meselelerde reyting kalmayınca Soma’ya sırtını dönenleri çok gördük. Dönmeyenlere, yüzünü dönenlere selam olsun. Biraz önce bir iş kazasında geçen sene hayatını kaybeden Alperen’in annesi ağlıyordu karşımızda, üzülüyordu, ‘Biz evladımızı para için değil, meslek sahibi olsun diye oraya yolladık. Para peşinde değil evladımız. Mesleğinin peşinde, geleceğinin peşinde’ diyordu. Bugün de geldiğimiz noktada hem çok büyük bir kitlesel iş kazasının hem 18 yaşının altındaki küçücük bir evladın hayatını kaybettiği burada bir kez daha işçi sağlığına, iş güvenliğine ve önce iş güvenliği sonra kar, işçiler sağlıklı olacak ki çalışacaklar, kazandıracaklar, para kazanacaklar. Bu ilkeleri bir kez daha hatırlatıyorum. Tüm işçilere, ‘En kötü sendika sendikasızlıktan iyidir. Mutlaka iyi bir sendikada, hakkınızı savunacak olan bir sendika da örgütlenin’ diyoruz. Çünkü işçiler teker teker olursa kendilerini savunamazlar ama birlikte olduklarında mutlaka doğrusunu, iyisini hep beraber yapacaklar. Buradan Somalı maden işçileri huzurunda Türkiye işçi sınıfını bir kez daha selamlıyorum. İş kazalarında hayatını kaybeden herkesi rahmetle anıyorum. Ailelerine bir kez daha sabır diliyorum."
"Şimdi onlara düşman lazım, CHP’yi düşman bellemişler"
Özel, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Özel, “Geçtiğimiz günlerde hükümet DEM Parti ile ‘Terörsüz Türkiye’ sloganı altında bir masaya oturdu. Oysa hükümet, CHP’li belediyelere ve belediye başkanlarına, ‘DEM Parti ile iş birliği yapıyor’ diye iddialarda bulunarak tutuklama kararları aldırdı. Bu iki durumu nasıl değerlendiriyorsunuz” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Bir tarafta bugün biz Cumhur İttifakı’nın önce sadece Devlet Bey’in söylediği, Tayyip Bey’in beklediği; risklerin Devlet Bey üzerinde toplandığından emin olduktan sonra, Tayyip Bey’in de konuşmaya başladığı; adına ‘Terörsüz Türkiye’ dedikleri meselede biz on yıllardır tutarlı çizgisini ve tarihsel tutarlılığı koruyan bir partiyiz. Biz terör istemeyiz, biz terörün karşısındayız, teröristin karşısındayız. Biz barış isteriz, analar ağlamasın isteriz, Türk de olsa Kürt de olsa ağlamasın isteriz. Terörle mücadeleye harcanan para, millete harcansın isteriz. Geçmişte birtakım açılımlar yapıp, milleti dışlayıp başarısız olan Tayyip Erdoğan; o günlerde ona karşı çıkan Devlet Bahçeli’ye ‘Kandan besleniyorlar. Vampir bunlar’ diyen Tayyip Erdoğan; bugün Devlet bahçeli’nin bir-iki adım önde yürüdüğü bu süreçte onunla birlikte. O gün biz, ‘Kan istemiyoruz, terör istemiyoruz, barış istiyoruz’ dedik diye bize terörist muamelesi yapan Bahçeli, en önden yürüyor. O gün CHP’nin uyarılarını dikkate almayan Tayyip Erdoğan bugün yine dikkate almıyor. Dünün birbirlerine ağza alınmayacak söz söyleyenleri bugün bir araya gelmişler. Bir de bakıyorsunuz düşmansız kalmışlar. Bize, ‘demleniyorsun’ dediği DEM Parti ile -ki bence hiçbir mahsuru yok- diyaloğa girmişler, bir ilişki kurmuşlar. Şimdi onlara düşman lazım, CHP’yi düşman bellemişler.
"Öcalan’a ve kurduğu partiye methiyeler düzüp Atatürk’ün kurduğu partiye ve kurucusuna mesafe koymaya çalışıyorlar”
Abdullah Öcalan’ın kurduğu parti -ki PKK Abdullah Öcalan’ın kurduğu partidir- ve kurucusuna methiyeler düzüp Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu partiye, kurucusuna ve bugünkü yönetimine mesafe koymaya çalışıyorlar. Bunu milletimizin takdirine bırakıyoruz. Biz durduğumuz doğru yerdeyiz. Ne askerden kaçtık ne bu millet için bir fedakarlıktan kaçtık. Gerekirse canımızı verdik. Gün oldu provokasyon yaptılar, şehit cenazelerinde kendi belediye işçilerini üstümüze saldılar. Bir santim eğilmedik, bir adım geri atmadık, bir kelime eksik konuşmadık. O gün ne dediysek bugün aynı noktadayız. Hepsi döndüler, dolaştılar; CHP’nin ‘Demokratik çözüm, terörsüz Türkiye ve herkes için eşitlik ve demokrasi’ dediği noktaya doğru geliyorlar.
"Sorumluluğu taşıyacaklar. Açıklamanın hesabını Erdoğan ve Bahçeli verecek”
‘Biz pazarlık etmedik’in şimdi nelere evrildiği ortada. Ben Cumhuriyet’i kurmuş parti olarak bir terör örgütünün açıklamalarının muhatabı değilim. Ama ‘MİT ile istişare ediliyor, her kelimesi konuşuluyor, onun için bekleniyor’ denilen açıklamalarda, Cumhuriyet’in kurucu iradesiyle ilgili, Lozan ile ilgili, Anayasa ile ilgili ve geçmişle ilgili çok söz var. O sözlerin hiçbirini muhatabı ben değilim. O sözlerin hiçbirine cevap verecek olan ben değilim. Bir terör örgütünün ifadelerini, ‘MİT ile birlikte görüşülüyor, her kelime tasarlanıyor, her adım birlikte atılıyor’ diyen Recep Tayyip Erdoğan’a sorun, Devlet Bahçeli’ye sorun. O açıklamanın altında benim imzam, benim sorumluluğum yok. O açıklamanın altında Abdullah Öcalan’ın parafı varsa Erdoğan ile Bahçeli’nin tuğra gibi imzaları var. Sorumluluğu taşıyacaklar. O açıklamanın hesabını onlar verecek. Biz terörün bitmesini, anaların ağlamasını, yüzlerin gülmesini, ülkenin hızla kalkınmasını savunan taraftayız.”
"Terör örgütünün başına tebriklerini sunacaksınız ama CHP’nin bir tane DEM’li belediye meclis üyesinin hesabını soracaksınız”
Özel, CHP’nin yol haritasının sorulması üzerine şunları kaydetti:
“CHP, TBMM’de hiçbir parti dışlanmadan, bir kapsamlı komisyon kurularak, bütün her şeyi yasal düzenlemeyle yapılarak, ‘Anayasa değiştirelim’ kolaycılığına, uyanıklığına gidip de başka pazarlıkların içine girmeden, şehit ailelerini, gazileri, mağdur ailelerine çağırıp dinleyerek, kimsenin gözünün içine bakamayacak işler yapmadan, bu ülkede kimseyi rencide etmeden, kimseyi kenarda bırakmadan, kimseyi ihmal etmeden demokratik adımların atılması lazım. Bugün terör örgütünden ceza almış kişilerin dışarı çıkarılmasına hazırlık yapıldığı bir süreçte, 11 yıl önce hem de `Tartışmalar bitsin’ diye emek gösteren Gezi’den tutuklu Tayfun Kahraman, arkadaşlarımız; milletvekili olduğu halde bırakılmayan Can Atalay; AİHM ‘Bırakılsın’ dediği halde içeride tutulan Kavala; CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu, belediye başkanlarımız, belediye meclis üyeleri... ‘Belediye meclisine bir tane DEM Parti’ye yakın isim gelmiş, o yüzden DEM’liler oy vermiş.’ Terörden kayyum atacaksınız, sonra terör örgütünün başının içinde bulunduğu sürecin sonunda terör örgütünün başına öveceksiniz, tebriklerini sunacaksınız ama CHP’nin ilçe belediyesinde bir tane DEM’li belediye meclis üyesinin hesabını soracaksınız. Bunlar olacak işler değildir.
"Memleketin doğu tarafında özgürlük; bu tarafında ‘Turpun büyüğü...’ Böyle iş olmaz”
Bütüncül bir demokrasiye ihtiyaç vardır. Memleketin doğu tarafında, meselenin bu tarafında özgürlük; bu tarafında ‘Turpun büyüğü...’ Böyle iş olmaz. Hepsini birden demokratik zeminde çözmek lazım. Bir kez daha buradan çağrıda bulunmak lazım ki bizim vergilerimizle çalışan TRT, hepimizin gözbebeği. TRT iftiralar köpürtmek, tek türlü yalanlar atmak, akşam onu tekrarlamak için değil; en doğru bilgiyi, en hızlı ulaştırmak için var. Bunun için de Sayın İmamoğlu’na sorulan bütün soruların ve verilen cevapların millet tarafından duyulması için TRT’den canlı yayını fevkalade önemsiyoruz. TRT’nin çalışanlarını seviyoruz, TRT‘yi yönetenlere ‘Aklını başınıza alın’ diyoruz.”