15 Mayıs 2025 Perşembe

22:55   GALATASARAY, TRABZSONSPOR`U 3-0 YENEREK TÜRKIYE KUPASı`Nı 19. KEZ KAZANDı   22:32   CHP`NIN SILIVRI MITINGI... ÖZGÜR ÖZEL: "BOĞAZIÇI`NI PROVOKE EDEN SIZSINIZ"   22:24   ODTÜ`LÜ ÖĞRENCILERDEN NUREDDIN YıLDıZ`A TEPKI, BOĞAZIÇI`LI ÖĞRENCILERE DESTEK YÜRÜYÜŞÜ    22:20   OTIZMLI BIREYLER IÇIN AILELER MALATYA`DA SES YÜKSELTI: SESSIZLIĞIN BEDELI HAYATTıR   21:58   BOĞAZIÇI ÜNIVERSITESI`NDEKI ‘NURETTIN YıLDıZ` PROTESTOLARıNDA 6 ÖĞRENCI TUTUKLANDı   21:56   CHP`NIN SILIVRI MITINGI... DILEK KAYA İMAMOĞLU, "BU GÜNLERIN BITMESI YAKıNDıR"   21:54   CHP`NIN SILIVRI MITINGI... ÜSKÜDAR BELEDIYE BAŞKANı DEDETAŞ, "EKREM İMAMOĞLU`NUN BIR AN ÖNCE ÇıKMASıNı, ÖZGÜRLÜĞÜNE KAVUŞMASıNı ISTIYORUZ"   21:53   İMAMOĞLU`NDAN ERDOĞAN`A: TUTUKSUZ YARGıLANıRSAM, SOKAKTA, MEYDANDA OLURUM, MILLETIME GERÇEKLERI ANLATıRıM DIYE MI ÇEKINIYORSUN?   21:49   CHP`NIN SILIVRI MITINGI... MUSTAFA SARıGÜL: BIZ HER ŞEYIN DEMOKRASI IÇERISINDE TECELLI ETMESINI ISTIYORUZ   21:25   CHP`NIN SILIVRI MITINGINDE CAN ATALAY`ıN MESAJı OKUNDU: BIR YANDAN DEMOKRASIYI, HUKUKU YOK EDIP YURTTAŞA BASKı YAPARKEN BIR YANDAN DA `BARıŞ` DERSEN KIMSE INANMAZ   21:04   CHP`NIN SILIVRI MITINGI... ÖZGÜR ÇELIK, "ADALET VE ÖZGÜRLÜK TEMASı ILE SILIVRI`DEYIZ"   20:54   CHP`NIN SILIVRI MITINGI... SUAT ÖZÇAĞDAŞ, "ANTIDEMOKRATIK MÜDAHALELERLE GENÇLERI, EMEKÇILERI, YURTTAŞLARı SUSTURAMAZSıNıZ"   20:41   CHP`NIN SILIVRI MITINGI... GÖKAN ZEYBEK: TERÖR ÖRGÜTÜNÜN YÖNETICILERIYLE ÇÖZÜM SÜRECI ORTAYA GETIRILIRKEN SAYıN EKREM İMAMOĞLU`NUN TUTSAK TUTULMASıNı KESINLIKLE KABUL ETMIYORUZ   20:28   CHP`NIN SILIVRI MITINGI... ALI MAHIR BAŞARıR, "CUMHURBAŞKANı ADAYıMıZı ASLA YALNıZ BıRAKMAYACAĞıZ, ONA YAPıLANLARı UNUTTURMAYACAĞıZ"   19:44   MÜSAVAT DERVIŞOĞLU`NDAN TUNCER BAKıRHAN`ıN `KORUCU` ÖNERISINE TEPKI   19:37   TBMM GENEL KURULU KAPANDı... SELÇUK ÖZDAĞ: BU MUHALEFETIN BIR TANE DOĞRU CÜMLESINI KABUL ETMEZ MISINIZ, BU MU DEMOKRASI?   19:08   ALMAN BELEDIYELER BIRLIĞI 43. OLAĞAN GENEL KURULU`NDA İMAMOĞLU AYAKTA ALKıŞLANDı   19:07   TBMM GENEL KURULU KAPANDı.... İYİ PARTILI ÇÖMEZ: BUGÜNKÜ MANZARA IKTIDAR CEPHESININ ARTıK TÜKENDIĞININ, YOK OLDUĞUNUN GÖSTERGESI   17:29   SILIVRI BELEDIYE BAŞKANı BALCıOĞLU: “TARıM DIYECEĞIZ, ÜRETIM DIYECEĞIZ, DAYANıŞMA DIYECEĞIZ”   17:28   ÖĞRENCILER BEYAZıT`TA AÇıKLAMA YAPTı: "6 YAŞıNDA BIR ÇOCUĞUN EVLENDIRILMESINI SAVUNMAK Mı IFADE ÖZGÜRLÜĞÜ, YOKSA BUNA KARŞı ÇıKMAK Mı SUÇ?"  
 
     
   

Dervişoğlu: “Bu ihaneti durdurmak, kastedenlerin de hesap vermesinden sorumluyuz”


İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, "Ekim ayından beri ne oldu biliyor musunuz? PKK`nın 40 yılda yapamadığını, Cumhur İttifakı 6 ayda yaptı. Erdoğan`ın 23 yıldır diyemediğini, PKK bir günde söyledi. Türkiye Cumhuriyeti`ne karşı silah bırakıyorum derken, Türk devletini mağlup ilan edip, tapu senedine savaş açıyorlar. Türk milletine ölesiye yabancılaştılar ki milletimizden de alkış bekliyorlar. Göremedikleri şu; alkışla değil, sandıkta tokatla karşılaşacaklar, tokatla" dedi.

 

Tarih : 14 Mayıs 2025 Çarşamba 15:36   Okunma : 463

Dervişoğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı`nı Çankaya`daki Lozan Parkı`nda topladı. Türk ve parti bayraklarıyla donatılan parktaki ağaçların üzerine terörle mücadele şehitlerinin fotoğrafları ve isimleri ile "Unutmadık, unutturmayacağız" notu asıldı.

Dervişoğlu, buradaki konuşmasında, "TBMM`den değil, Lozan Parkı`ndan seslendiğini" belirterek, "Çünkü Türk milletine, Türk devletine, Türk vatanına ve Türk Cumhuriyeti`ne karşı Cumhuriyet tarihimizin en büyük ihanetinin ve onun en büyük sahnelerinden birine şahitlik ediyoruz. Bu ihaneti Amerika, Avrupa ve İsrail yazıyor; maşaları PKK, PYD, YPG veya KCK paraflıyor; ortakları AKP ve MHP ise imzalıyorlar. Ana muhalefet ve Mecliste grubu bulunan diğer partiler ise siyasi gerekçelerle ve `Acaba yarınlarda neler olur` kaygısıyla, doğrudan bir karşı duruş sergileyemiyor, kah memnuniyet duyup, alkışlıyorlar, kah tereddüt edip, kafalarını kuma gömüyorlar. Bugün korkuyla ve tereddütle hareket edilecek gün değildir. Bugün, korkunun üzerine cesaretle yürüme günüdür. İstiklal harbi bir cesaret destanıdır. Cumhuriyet de bir korkusuzluk iradesidir. Allah`a şükürler olsun ki, o irade bugün buradadır ve dimdik ayaktadır" diye konuştu.

“Türk`e ve Türkiye`ye duyulan kin bitmemiş”

Aslında tarihin tekerrür ettiğini söyleyen Dervişoğlu, "aynı ortaklar, aynı mutabıklar ve aynı sözde karşıtlarla 2009`da Oslo`da başlatılan, 2015`te güya rafa kaldırılan çözüm sürecinin Türkiye`nin sınırları dışında olgunlaştırılıp bugüne kadar sinsice getirildiğini" ifade etti.

Dervişoğlu, şunları kaydetti:

"Demek ki neymiş? Türk`e ve Türkiye`ye duyulan kin bitmemiş… Lozan`ın gizli maddeleri yokmuş, sinsi düşmanları varmış. Bugün aynı çiçeğin tomurcuğu olarak açan MHP ve DEM, 2018`den 2024`e kadar dört seçim boyunca muhalefeti enfekte ettiler. Biri dışarıdan terörize ederek, biri muhalefetmiş gibi görünerek, biri AKP güdümünde, diğeri PKK güdümünde siyaseti durmadan zehirlediler.

Kürt`ü de Türk`ü de, Alevi`yi de Sünni`yi de tahrik ve tahkir ettiler. Şimdi bu kirli oyunun giriş ve gelişme aşamaları tamamlanmış, artık sonuç aşaması sahneye konulmuştur. Tek tesellim, hiçbirinin gizleyecek, saklayacak bir şeyi kalmamıştır. Sözde kralları da müttefikleri de danışmanları da soytarıları da çıplaktır. Yıllarca PKK yaftasıyla siyaseti kirletip dizayn ederek iktidarda kalanlar, bugün PKK ile ittifaklarını, barış diye meşrulaştırıyorlar. Bu soysuz ilişkiyi resmileştirip, yeni Türkiye`yi kiminle ve nasıl kuracaklarını ilan ediyorlar.

Kurulduğu günden itibaren Cumhuriyetle kavgası bitmeyen AKP`nin, Türkiye Cumhuriyeti devletinin tapu senedi Lozan`la ilgili düşüncesi, kime, niye düşman olduklarının ve kimle, niye ittifak ettiklerinin de bir özetidir. Cumhuriyet, bunlara göre kapatılması gereken bir parantez,
Milli Mücadele özür dilenmesi gereken bir hatadır. Terörsüz Türkiye`den kasıt, işte tam olarak budur. Terörsüz Türkiye, terör örgütleriyle ittifakla ve müzakereyle sağlanmaz, hukukla, adaletle, demokrasiyle ve özgürlüklerle sağlanır. Cumhuriyetin ruhuna, ilkelerine, kanun ve kurumlarına karşı, bitmeyen nefretleriyle başkaldıran odaklar, partiler, örgütler ve teröristler ‘gayri milli iç cephelerini` kurdular. Olmayan savaşa şimdi bir de barış ilan ediyorlar. O hain ve küçük akıllarıyla planlar yapıp, bizi de ‘bunlar barışa karşı` diye yaftalıyorlar. Her kavramı, değeri ve duyguyu eğip bükmeğe mahirdiler ve alışıktırlar: Demokrasi, bunlar için; sadece kendilerinin karar aldığı ve konuşabildiği, istemediklerini ise susturdukları rejimin adıdır.
 
Terör ve terörist bunlar için iktidarlarıyla olan mesafeyle tanımlanır. Onlara yakınsanız yerli ve milli, uzaksanız sizi terörist ilan etmeleri başucu şantajlarıdır. Devlet, bunlar için şahıs, aile, danışman ve yandaşları için kar ve makam arpalığıdır. Hukuk, bunlar için iktidar ve ortaklarının menfaatlerini gözetmenin, yahut bu menfaatlere dönük tehditleri bertaraf etmenin aracıdır. Adalet bunlar için darül harp sayıp yağmaladıkları memleketin tüm kaynaklarını aralarında paylaşmanın adıdır. Cumhuriyet, bunlar için gasbetmekten çekinmedikleri milli iradenin, bir günlük oy atma seremonisidir. Türkiye ise bunlar için bambaşka bir Türkiye`dir; Türksüz, Cumhuriyetsiz, hukuksuz, adaletsiz, duyguları sömürülen ve istifade edilen bir acizler memleketidir. Kısaca iktidar ve ortakları, terör ve teröristle kendini eşitlemiş başka bir örgüttür. Kavramların içini boşaltan, değerleri yok eden, tarihi çarpıtan, şuur yoksunu arsız bir örgüttür. Aşımıza zehir katıp, kaynatılan katranı şeker diye satan örgüttür. 2002 yılından beri yaptıkları budur.

Sattıkları sarı, kırmızı, yeşil şekerlerin hepsi aynı katrandandır. Biz bu zehri yemeyiz, bu katranı da yutmayız. Dün iştahla yiyen, bugün aynı iştahla saldıran ve belli ki yarın da yiyecek olan aymazlara da yol ve geçit vermeyiz. Sizin barış ve terörsüz Türkiye diye yutturmaya çalıştığınız, Türkiye`nin geleceğine kurulmuş bir saatli bombadır.

“Biz sorgulamaya ve hesap sormaya devam edeceğiz”

Tapu senedimiz olan Lozan`ı ret ve inkar ederek, Türkiye`yi işgalci ve soykırımcı ilan eden, elde ettikleri tüm kazanımları silahlı mücadeleyle sağladıklarını söyleyen, silah bırakmayı, Türkiye`den elde edecekleri tavizlere ve beklentilerine uygun yasal ve anayasal düzenlemelere endeksleyen, binlerce evladımızın katiline özgürlük ve siyaset yapma hakkı isteyen, sırtlarını dayadıkları emperyalist güçlerden aldıkları desteklerle hala koskoca Türkiye Cumhuriyeti`ni tehdit etmeye kalkışan bu canilerle neyin pazarlığını sürdürüyorsunuz, hiç sormak aklınıza gelmedi mi? Hangi emellerinden vazgeçmişler? Üniter yapımıza kastetmeyi terk etmişler mi? Federasyon, konfederasyon, kanton hayallerinden uzaklaşıp, ortak vatan teraneleriyle bölünmez bütünlüğümüze darbe vuracak hesaplardan geri duracaklar mı? Bir sorunu aşıyor gibi görünerek, Türkiye`yi bölgede ve uluslararası zeminde daha büyük belalarla baş başa bırakmak hedeflerinden cayacaklar mı? Anayasa`da ifadesini bulan vatandaşlık tanımına itirazlarını sürdürecekler mi? Şimdi herkes melek pozuna bürünmüş, barış havariliği yapıyor. Biz sorgulamaya ve hesap sormaya devam edeceğiz. İktidarın kendi geleceğini kurtarmak ve kendisine zaman kazandırmak amacıyla planladığı ama Türkiye`nin geleceğini karartacak bu teslimiyet ve yıkım sürecine asla izin vermeyeceğiz.

“Ya devleti bir şahıs malı yapmak isteyen onlar kazanacak, ya Cumhuriyet hepimizin diyen bizler kazanacağız”

Ekim ayında başlattıkları son kalkışmanın, şimdilik, ön neticelerini tecrübe ettik. Adım adım gelen bu süreci, tam 13 aydır noktasına virgülüne kadar her mecrada anlattım. Yeni anayasa martavalıyla başlattıkları hazırlık ve denemenin, terör örgütünün bir şekilde cumhur koalisyonuna katılımıyla sonuçlanacağını da söyledim. Son bir yıldır bize izlettikleri anayasa, normalleşme, genişleme, çözüm diye sunulan aşamaların, yani sirkin özü budur. Evet bu bir sirktir. Yalanlarla, illüzyonlarla ve hokkabazlıklarla dolu bir sirktir. Bu sirkte, yılanların nasıl deri değiştirdiğine şaşırmamızı bekliyor, boynuna zil geçirilmiş kurtları alkışlamamızı istiyorlar. Nice aslan, nice kaplan kamçının sesiyle hoplayıp zıplıyor, papağanlarsa aynı ezberletilmiş cümlelerle güya akıl veriyorlar. Bu Alamut büyüsünden acilen kurtulmak için bugün burada, yarın meydanlarda, sonraki her gün vatanın her sathında toplanmalıyız. Bu delirmişliği durdurmalıyız. Yoksa kurtaracağımız bir Cumhuriyet kalmayacaktır! Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh, dün olduğu gibi bugün de bütün vatandır. Büyük Türk milleti; 105 yıl önce, 1920`de; ya ‘Sevr` ya ‘İşgal` diye dayatıldığında, Sevr`in barış olarak sahnelendiği oyun, uygun zamanda, uygun mekanda, en elverişli aktörlerle yeniden karşımızdadır. Devşirilmiş başrollerin oyunculuklarına kimse aldanmasın. Emperyalizmin yapımcısı ve yönetmeni olduğu bu oyunda senaryo, replikler, herkesin rolü tek elden dağıtılmıştır. Bilinsin ki bugün, tepeden tırnağa ihanete dönüşmüş olan bu akışa müsaade edersek, 101 yıl önce parçalanan Sevr`in şartları, bugünün dünyasının gerçekleri ve sıfatlarıyla hayata geçirilecektir. Garbın afakını çelik zırhlı duvarların sarmasını beklemeyeceğiz. İngiliz postalını, Yunan süngüsünü görmedik diye de kimse bizden şükür beklemesin. Vatanın işgal edildiğini anlamak için düşmanın ekin tarlamıza girmesini bekleyecek vaktimiz yok. Bu ihaneti durdurmak, kastedenlerin de hesap vermesinden sorumluyuz. İşte burada, Lozan anıtında, Mustafa Kemal Atatürk`ün şu sözleri yazmaktadır: ‘Efendiler, Lozan Barış Antlaşması, Türk milleti aleyhine asırlardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması`yla tamamlandığı zannedilmiş büyük bir suikastın yıkılışını ifade eder bir vesikadır`. 101 yıl önce ya vatan yıkılacaktı ya da o en çetin silahlarla kalkışılan hain suikast. 101 yıl sonra ya vatan yıkılacaktır ya da en namert silahlarla kalkışılan bu suikast. Atalarımız o suikastı yıktı. Şimdi sıra bizdedir. Gün o gündür. Ecdadımıza ve şehitlerimize layık olmak günüdür. Bugün, istikbal ve Cumhuriyetimize kasteden unsurların hepsi karşımızdadır. Gördüğünüz aktörler, isimler, partiler, örgütler, Türk uygarlık ülküsünün ebedi muarızları, cumhuriyet fikri ve devletinin ise ezeli karşıtlarıdır. Erdoğan`ın ‘Yeni Türkiye`si, bunların Türkiye`sidir. Olmayan savaşın barışı, Cumhuriyet`e karşı girişilen bir suikast anlaşmasıdır. Af, reform, değişim diyerek hazırladıkları tezgahın son ürünü de bunların Anayasası olacaktır. İfrat ve tefrit arasında bir cendereye koyar gibi milletimin sıkıştırıldığı yer tam olarak budur. Zaman kalmamıştır. Artık karar zamanıdır. Bu kararı verecek olanlar da sizlersiniz. Ya devleti bir şahıs malı yapmak isteyen onlar kazanacak, ya Cumhuriyet hepimizin diyen bizler kazanacağız ya da istibdat, dört yandan boğazımıza sıkacak. Ya hürriyet diyen bizler kazanacağız ya bu ihanet süreci Cumhuriyetimizi yıkacak, ya da emanet ne pahasına olursa olsun korunacak. Mühür onlarda, güç onlarda, devlet idaresi onlarda; ama unutma; Vatan bizim, bayrak bizim, devlet bizim, Cumhuriyet bizim, Mustafa Kemaller bizimdir"

“Şimdi Gençliğe Hitabe`yi o duvardan indirin ve elinize alın”

Dervişoğlu, konuşmasında gençlere seslenerek, şöyle konuştu:

"Sizler yeni nesil değilsiniz. Cumhuriyet`in genç neferlerisiniz. O yüzden size konuşmuyorum, sizinle konuşuyorum. Sizden iktidarım veya partim için destek talep etmiyorum, sizi iktidar yapmanın yollarını, hep birlikte açmaya davet ediyorum. Ben size yol göstermeyeceğim, çünkü yol sizsiniz. Size başka bir hedef göstermeyeceğim, çünkü amaç sizsiniz. Size sorunlardan bahsetmeyeceğim, çünkü çözüm sizsiniz. Size uzattığım eller, açtığım kollar bunadır. Ben bunun vesilesiyim. Ellerimi tutun. Milyonlarca elle öyle bir yumruk olalım ki bir daha kendilerine gelemesinler. Bu Cumhuriyet, bu vatan, bu kavga, bu parti, bu kürsü sizindir. Söylediğim her doğru sizin; sorumluluk ise benimdir. Beni abi sayın, ister baba, ister arkadaş yahut kardeş sayın fark etmez. Sizler, 7 yaşından itibaren her gün okul sıralarında otururken, karşınızda duran üç çerçeveye baktınız. Ortada Mustafa Kemal duruyordu. Solda İstiklal Marşımız, sağda ise Gençliğe Hitabe… Bugün o tozlu çerçeveleri yerinden sökmek zamanıdır. Sökün ve elinize alın. İstiklal Marşımızı artık o çerçeveden çıkartın. Çünkü, hürriyet ve istiklalimize vurulan zincirleri kırmak zamanıdır. Şimdi Gençliğe Hitabe`yi o duvardan indirin ve elinize alın. Artık o hitabenin vazifelerini yerine getirmek zamanıdır. Ve şimdi de Mustafa Kemal`i size yukarıdan baktığı yerden alın ve tam karşınıza koyun. Onun hep olmasını istediği gibi bakın ona. Onunla beraber bir Cumhuriyet davası gütmek için, onunla beraber bir vatan kavgası vermek için. Artık onun gibi mücadele etmenin zamanıdır. İşte o zaman sevgili kardeşlerim, göreceğiz ve göreceksiniz ki, o yılların biriktirdiği kirleri söküp atmak çok kolay olacaktır. Şimdi karşımızda her 5 yılda bir dikilen, eli değnekli gazeteciler korosu, yine aynı menfur besteyi bangır bangır çalıyorlar. Barış geliyor, hazır olun, susun, barışa itiraz olmaz diyorlar. Gençler ölmeyecek, hukuk devleti gelecek. Demokrasi tesis edilecek, eşitlik ve adalet olacak diyorlar. Ve onlara göre hiçbirimizin ‘Durun bir dakika` demeye hakkı yok. Öyle mi? Devlet, anayasasız, gayrı meşru şekilde idare edilirken, nasıl ve kimlerle anayasa yapılacak diye sormayacağız, öyle mi? Mavi vatan diye çıktıkları yolda, Kıbrıs`ı kumar masasında bahse yatırıp kaybeden şuursuzlara siz hangi vatandan bahsediyorsunuz demeyeceğiz öyle mi? En temel anayasal hürriyetler, insan hakları, bir talimatla ve bir telsiz anonsuyla paramparça edilirken özgürlüğü kim getirecek diye bakmayacağız, öyle mi? Oslolar, Dolmabahçeler, 6-8 Ekim olayları, hendeklerle biten süreçler savaş alanına çevrilen şehirler, verilen yüzlerce şehit varken biz hangi süreç diye sormayacağız öyle mi? Hele de Cumhuriyet… Aşağılanırken, yıkılmak istenirken, yurttaşlık yerine kulluk dayatılırken, vatandaşlığın yerini biat almışken, demokrasi gelecek yalanına inanacağız, öyle mi? Ve gençlerimiz. Teğmen olup ordudan atılacak, itiraz edip coplanacak, öğretmen olup atanamayacak, iş bulamayıp, göç edecek, yoksulluktan evlenemeyecek, verdiği oy, yok sayılacak, aldığı diploma iptal olacak, bağıracak, duyulmayacak, ağlayacak, görülmeyecek, yaşarken ölüme mahkum edilecek, kendi vatanında yabancı olacak, kendi toprağında ekmeğe muhtaç kalacak, yarınlardan umut, devletinden güven, iktidardan kabul görmeyecek ve biz de durup susacağız öyle mi? Biz sormayacağız ve biz barışa karşı olacağız... Devletiyle savaşanlar bize hukuk diyecek, Cumhuriyeti yıkanlar bize demokrasi öğretecek, teröristle kol kola gezenler bize eşitlikten bahsedecek öyle mi? Analar ağlamasın deyip, ocaklara ateş düşürenler, Mehmetçiği katleden silahı tutan eli dahi söylemekten artık imtina edenler, meydan meydan gezip, şehide kelle diyenler, bizi ölümden beslenmekle suçlayacak öyle mi? Yüz yılın vampirleri sizi. Kime mi soruyorum? Sadece iktidar görünümlü örgüte değil, muhalif görünümlü terör sevicilere, oy kaybından korktuğu kadar, Türkiye`yi kaybetmekten korkmayanlara, cebinde gezdirdiği kırmızı kartı, PKK`nın metnine göstermeyenlere soruyorum. Millete her şeyi yuttururuz zannedenlere, konuşmayı sadece kendine hak görenlere, medyada linç yememek için, korkakça ihanete alkış tutanlara, barış, demokrasi ve eşitlik sözleriyle dönen başını bir an tutup da Cumhuriyet`e ve üniter yapımıza çeviremeyenlere soruyorum. Biz susmayacağız. Biz bu oyunu bozacağız. Biz bu istibdat zincirini kıracağız. Biz bu Cumhuriyet düşmanlarını yeneceğiz. Biz Türk milleti için yaşayıp, Türk milleti için öleceğiz. Bu ülkede sadece şehit anaları, babaları, eşleri, kardeşleri ve evlatları değil, Kürtler veya Türkler olarak değil, 86 milyon hepimiz şehit yakınıyız. Bu yüzden bir aileyiz, bu yüzden büyük bir milletiz, Türk milletiyiz. 50 bin insanın katili diyoruz… Sayı zikretmek ne kadar da kolay! Her biri bir öykü, her biri bir hayat. Peki bir aile için, o bir can ne demektir? Öpmeye, sevmeye, koklamaya kıyamadığın, canından sakındığın o can parçası ne demektir? Bir aile için o bir insanın önemi ve bedeli ölçülebilir mi? Bugün buradan bütün evlat sahiplerine sesleniyorum: Evladı mapusta, gurbette, okulda olana sesleniyorum. Evladının canı pahasına, ‘vatan sağ olsun` diyebilen asaletten bahsediyorum. Bizim kavgamız, sürünmeyi yaşamak diye pazarlayanlara üzerinden sefa sürdükleri çocuklarımıza her gün yeni bir kabus yaşatmaktan utanmayanlarladır. İktidar ne demektir, muhalefet ne demektir? İktidar yapandır, muhalefet ise sorgulayandır, sorandır.

Bizim muhalefetimizse sizsiniz, sorun ve sorgulayın, konuşun, bağırın. Yeter ki susmayın siz susmazsanız, bu vatanın harimiismeti kararmayacaktır.

“Bundan sonra bütün günler 19 Mayıs`tır”

Ekim ayından beri ne oldu biliyor musunuz? PKK`nın 40 yılda yapamadığını, Cumhur İttifakı 6 ayda yaptı. Erdoğan`ın 23 yıldır diyemediğini, PKK bir günde söyledi. Türkiye Cumhuriyeti`ne karşı silah bırakıyorum derken, Türk devletini mağlup ilan edip, tapu senedine savaş açıyorlar.
Türk milletine ölesiye yabancılaştılar ki milletimizden de alkış bekliyorlar. Göremedikleri şu; alkışla değil, sandıkta tokatla karşılaşacaklar, tokatla. 19 Mayıs`a 5 gün kala buradayız. Sanmayın ki, 1919`un şartlarından çok uzaktayız. Sanmayın ki, 1919`da atılan adım bugün atılmayacaktır. Bugün günlerden 19 Mayıs`tır. Müsavat Dervişoğlu`nun sözü şudur; bundan sonra bütün günler 19 Mayıs`tır. Attığımız her adım, hürriyet için söylediğimiz her söz Cumhuriyet için ödeyeceğimiz her bedel de Türk milleti içindir. İngiliz bayraklı olan da gemiydi ama biz Bandırma Vapuru`na bindik. Ferman yine saraylarındı. Biz, milletin azim ve kararı dedik. Keyfince harita çizenler vardı. Biz kendi kaderimizi çizdik. Türk milletinin kanını akıtanlarla yine el sıkışanlar vardı, bizse o kanımızla bayrağımızı al renge boyadık. Vazifemiz, daimdir ve bakidir. Hiç kimse umutsuzluğa kapılmasın. Binecek bir Bandırma Vapuru, inecek bir Samsun limanı her zaman vardır. Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur. İşte, o asil kandır ki, Cumhuriyeti yıktırmayacaktır. İşte, o kudrettir ki, Türk vatanını böldürmeyecektir. İşte, o asalettir ki, Türkiye`yi Türksüzleştirmeyecektir. Büyük Türk milletini saygılarımla selamlıyorum.”

Paylaş :
Etiketler :  

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!

  GÜNCEL HABERLER

 
  FLAŞ HABER
   
 
  EN ÇOK OKUNANLAR
  • Bu Ay
  • Bu Hafta
  • Dün
  • Bugün
 
 


  SOSYAL MEDYA


  GAZETELER
 
 

 







mersinerji.com
ANKA Haber Ajansı
Abonesidir

 
 
ANASAYFA İLETİŞİM KÜNYE HABER ARŞİVİ GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinerji.com © Copyright 2017-2025 Tüm hakları saklıdır..! İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA