Okunma : 176
Tarih : 20.08.2025
E-Mail : mehmed.ok33@gmail.com
Mehmet OK
Türkiye Ne İle Boğuşacağını Şaşırmış Durumda…
Son yıllarda Türkiye, neredeyse her alanda derinleşen sorunlarla karşı karşıya. Yaşanan gelişmeler, artık krizin yalnızca ekonomik ya da siyasi alanla sınırlı olmadığını; siyasi, ekonomik, çevresel ve toplumsal sorunların iç içe geçtiğini gösteriyor. Bu durum yalnızca yöneticileri değil, toplumun her kesimini derinden etkiliyor. Günümüz Türkiye’si, adeta “neyle boğuşacağını şaşırmış” bir görüntü veriyor.
Ekonomik Belirsizlik ve Hayat Pahalılığı…. Türkiye ekonomisi uzun süredir istikrarsızlık sinyalleri veriyor. Yüksek enflasyon, artan döviz kuru, işsizlik ve düşen alım gücü, vatandaşın günlük yaşamını doğrudan etkileyen sorunlar arasında. Temel ihtiyaçlara erişim zorlaşırken, orta sınıf zayıflıyor; yoksulluk daha da görünür hale geliyor. Gençler ise çareyi başka ülkelerde aramaya başlıyor. Bu tablo, sadece ekonomik değil, aynı zamanda toplumsal bir krizi de beraberinde getiriyor.
Siyasi Gerilim ve Güven Erozyonu…. Ekonomik kriz kadar, siyasi iklimdeki gerilim de halk üzerinde baskı oluşturuyor. Güçler ayrılığına yönelik tartışmalar, yargıya olan güvenin azalması, ifade özgürlüğü üzerindeki baskılar ve siyasal kutuplaşma, toplumsal yapının derin fay hatlarını görünür kılıyor. Karar alma mekanizmalarına duyulan güvenin zayıflaması, çözüm üretme kapasitesini de olumsuz etkiliyor.
Göçmen Politikaları ve Sosyal Gerilim….. Suriye İç Savaşı sonrası başlayan ve bugün hâlâ devam eden göç dalgası, Türkiye’yi göçmen sayısı açısından dünyada ilk sıralara yerleştirdi. Ancak göçle birlikte yeterli entegrasyon ve sosyal uyum politikalarının geliştirilememesi, toplumsal gerilimi tırmandırıyor. Ekonomik darboğazda halkın göçmenlere yönelik tepkisi artarken, siyaset bu alanda çoğu zaman popülist bir dil kullanıyor. Bu da toplumsal barışı tehdit eder hale geliyor.
Doğal Afetler ve İklim Krizi…. Yangınlar, seller, kuraklık ve çevre tahribatı artık Türkiye’nin alışık olduğu gündemler arasında. İklim krizine yönelik etkili önlemler alınmazken, doğal kaynakların tahribatı da hızla sürüyor. Orman yangınlarıyla mücadelede yaşanan yetersizlikler, su kaynaklarının kötü yönetimi ve plansız kentleşme, doğa ile olan ilişkimizi de sorgulatıyor.
Çoklu Kriz, Çoklu Çıkmaz…. Tüm bu sorunlar bir araya geldiğinde Türkiye’nin yaşadığı durum, klasik anlamda bir kriz değil; çoklu ve kronikleşmiş bir kriz haline dönüşüyor. Sorunlar sadece birbirini tetiklemekle kalmıyor, aynı zamanda çözüm yollarını da karmaşıklaştırıyor. Her yeni gelişme, bir öncekini unutturuyor; halkın zihni sürekli değişen gündemler arasında savruluyor. Öncelik sıralaması yapmak imkânsızlaşıyor.
Nereye Doğru?
Türkiye’nin içinde bulunduğu bu karmaşık tablo, acil değil, kalıcı ve yapısal çözümler gerektiriyor. Bunun için: - Güçlü ve şeffaf bir yönetişim, - Katılımcı demokrasi anlayışı, - Bilim temelli ekonomi politikaları, - Sosyal uyum programları, - Ve sürdürülebilir çevre politikaları elzem.
Ancak her şeyden önce toplumun tüm kesimlerinde gerçek bir ortak akıl ve dayanışma kültürünün yeniden inşa edilmesi gerekiyor.
Bugün Türkiye neyle boğuşacağını şaşırmış olabilir. Ama yarını belirleyecek olan, bu krizlerden nasıl çıkılacağıdır.