ATATÜRK VE 5N 1K
Her yıl 10 Kasımda 24 Kasımda 19 Mayısta 29 Ekimde 23 Nisanda ve 30 Ağustos Zafer Bayramında Mustafa Kemal Atatürk’ten yüzeysel olarak bahsedilir. Bir gün sonra da unutulur. Yine güncel moda dönülür. Bu günlerin hepsinin yüce Türk ulusunun belleğinde çok önemli bir yeri var. Ancak; bu günlerin tarihsel süreci Türk kültür aktarımındaki yeri ve önemi anlatılmaz. Süslü birkaç cümle ile herkes görevini yerine getirdiğini sanır. Son zamanlarda bu kutlu günleri değersizleştirmek için kutlamalar, anmalar gününde yapılmadığı gibi tatil edilmektedir. Sonrada kime hizmet ettiği bilinmeyen kimi basın ve yayın organlarında özellikle Atatürk ve Cumhuriyetle sorunu olan kişiler her türlü yalan ve iftiralarla cumhuriyete ve Atatürk’e saldırırlar.
Bir milleti yeniden tarih sahnesine çıkaran Mustafa Kemal Atatürk emperyalizme karşı verdiği savaş sonunda elde ettiği zaferle dünya uluslarının takdirini kazanmıştır. Kurduğu cumhuriyetin ebediyen yaşaması için geliştirdiği ilkeleri ve devrimleri bir bir uygulamaya koymuştur. Cumhuriyet devrimlerinin devingenliği için “Devrimin kanunu mevcut kanunların üstündedir. Bizi ötürmedikçe, bizim kafalarımızdaki cereyanı boğmadıkça, başlattığımız devrimler bir an bile durmayacaktır. Bizden sonraki devrimler de böyle olacaktır. Bunu anlamayan kafaları tarumar etmek zorunludur. Atatürk” sözleriyle cumhuriyet devrimlerinin günün koşullarına göre uyarlanacağını, dinamik ve iveğen bir şekilde hayata geçirileceğini söylemiştir.
Mustafa kemal Atatürk yurdu emperyalist işgalden kurtaran orduların ardından eğitim ordularının yeni görevini tanımlarken cumhuriyeti Türk kültürüyle yoğrulmuş yurttaşlık bilinciyle eğitilmiş gençliğe emanet etmiştir. O nedenledir ki eğitim ordularının üzerine düşen görev oldukça önemlidir. Bin yıldır kendi kültürünü yaşamayan bir millet elbette ya yok olacak ya da başka milletlerim müstemlekesi olarak yaşayacaktı. Arap kültürünü din diye bu millete dayatmak elbette yüce Türk milletinin kendi kültürünü unutmasını sağlayacaktı. Dünyada kendi dili ile yazamayan kendi dili ile ibadet edemeyen bir millet ne tarihini, ne kültürünü bilir ne de inandığı dini anlar. Bunun dünyada bir örneği de yoktur. Kültürünü anlamaz çünkü o boşluğu başkalarının kültürüyle doldururlar, dinini anlamaz başkaları millet adına fetva verir. Gericiliğin ve yobazlığın tarihte zirve yaptığı günümüzde bin televizyon kanalından bir ortaçağ kültürü din diye bu millete dayatılmaktadır.
Atatürkçülük ne, nerede ve nasıl oluşmuş, ne zaman ortaya çıkmış, nasıl gelişmiş, niçin böyle olmuş ve son olarak Atatürk kim? İşte bu soruları tarihsel süreç içerisinde açılımı belli bir program çerçevesinde cumhuriyet devrimleri olarak uygulanacaktır. Eğitim ordularının görevi yarıda kalmış bu ilke ve devrimleri anlatmak ve yaşamaktır. Köy okullarında yurttaşlık bilgisi dersi okutulduğu zamanlarda Türk milleti kim olduğunun farkına vararak devrimlere daha fazla sarıldı. Günümüze kadar geçen zaman içerisinde yurttaşlık dersi kaldırıldı yurttaşlık bilinci yavaş yavaş yozlaştırılarak onun yerine emperyalist ülkelerin beyaz vatandaşlık ilkeleri hakim oldu. Ulus devlet yerini ne idüğü belirsiz yönetimlere terk etti. Günümüzde en güncel sorun gıda ve su sorunu. Bu sorunların en kısa zamanda etkisini göstereceği kaçınılmazdır. Türkiye sınırları içerisindeki Fırat ve Dicle nehirleri yurdumuz için hayati önem taşımaktadır. Bölgemizdeki yapay sorunların temelinde bu akarsuların egemenlik hakkı yatmaktadır. Kimileri kuracakları uydu devletlerle bu suların ve bölgenin egemenliğini ele geçirmeye çalışmaktadır.
İstikbalde Mustafa Kemal Atatürk eskisinden daha çok aranır olacaktır. Onun ilke ve devrimleri dünya insanlığı içinde bir kurtuluş yolu olacaktır. Yol bellidir akıl ve bilim rehber alındığı sürece bu yüce Türk ulusunun birliğini, dirliğini, egemenliğini kimse bozamayacaktır. NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE