Bir baba anlatıyor:
Maddi gelirim iyiydi ozamanlar. Bir istese üç alabiliyordum; istemese de alıyordum. İlk göz ağrımızdı bizim; üzerine titriyorduk. Özgür olsun, babasının çektiklerini çekmesin istiyorduk. Fark ettiğimizde iş işten geçmişti. Kahrolmuştuk; ama artık ne yapabilirdik ki…
Oğlu eroin tuzağına düşürülmüş bir babanın yürek paralayan çığlığıydı bu.
Bir gazeteci olarak olup bitenlerden az çok haberimiz vardı tabii. Gördükçe, duydukça, dinledikçe bizim de içimiz acıyordu bir insan olarak her şeyden önce.
Mersin İl Emniyet Müdürlüğünün bu konuda ki çalışmalarını da göz ardı etmemek lazım..
Türkiye’de olduğu gibi Mersin’de de uyuşturucuya başlama yaşı düştükçe düştü. İlkokul yaşına kadar indi nerdeyse!
Okul önlerinde, kantinlerde,çarşıda pazarda, bakkalda çakkalda her isteyen istediğini bulabiliyor, alabiliyormuş! Alenen oluyormuş bu işler. Cebinde on lira, yirmi lira varsa tamammış! Ciklet alır gibi yani!
Çocuğunu okula bırakan bir anne, kızının ısrarla aynı simitçiden simit almasından kuşkulanıyor ve yapılan incelemelerde simitin içinde bağımlılık yapan maddeye rastlanıyor.
Anlatılanlar, duyumlar doğruysa gerçekten yazık, utanç verici!
Bile bile lades!
Gözü parayla dönmüş birileri ne gençlik dinliyor ne gelecek. Din iman, vicdan hak getire!
Eroine tutsak olmuş birini ciddi önlemler alınmazsa en fazla beş yıl yaşadığını bilmeyen mi var.
Ölürse ölsün, yeter ki birilerinin cepleri, kasaları dolsun öyle mi!
Anneler babalar çaresiz, şaşkın.
Ele güne karşı söylesen bir türlü, söylemesen ölüm!
Birazcık bilinçli olan aileler ne yapıp edip çocuklarını gerekli yerlere götürüyorlar; ama…
Aması daha acı!
Nüfusu nerdeyse iki milyonu bulan ve kozmopolit bir yapıya sahip olan kentimizde ne yazık ki sadece Yenişehir belediyesinin yaptırdığı Amatem dışında ne bir birim var doğru dürüst ne de bir doktor!
Yer bulanlar Yenişehir Amatem'e Parası olanlar Ankara’ya, İstanbul’a; olmayanlar Adana Kurttepe Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine…
Orası da evlere şenlikmiş zaten. Bütün Çukurova; Doğu; güneydoğu orda: Korkunç bir yığılma.
Sonuç içler acısı!
Bir devlet Cumhuriyetini emanet ettiği gençliği böyle mi gözden çıkarır; çıkarabilir mi! Olur mu böyle duyarsızlık!
Cumhurbaşkanı mı, başbakan mı kim ne yapacaksa yapmalı artık. Yapılanların yetersizliği gün gibi ortada. Bu işlere bakan birimler mi çoğaltılacak; donanımlı özel birimler mi açılacak ne yapılacaksa bir an önce yapılmalı. Şart bu.
Her şey ortada.
Yanmayan yerden duman çıkmaz.
Önce bağımlı kıl; sonra hırsız mı olurmuş, katil mi, … Ne olursa olsun. Var mı böyle bir şey!
Gençlik köprü altlarında, çıkmaz sokaklarda, kafaları bali poşetlerinin içinde. Gençlik sersem
Satımı yasak uhu ana okulu çocuklarının kırtasiye listesinde...
Sevgili arkadaşım Pakize Güler ve arkadaşlarının Karaduvar’da yaptıklarını da mı yapamıyorsunuz.
Gençlik elden gidiyor, diyorum.
Sonrası ne olur, görmüyor musunuz!