3 Mayıs 2024 Cuma

16:48   BAŞKAN ALİ BOLTAÇ, “BU ŞEHİR HAYALET ŞEHİR OLARAK ANILIYOR AMA BİZ BU ŞEHRİ HAYAL EDİLECEK BİR ŞEHRE DÖNÜŞTÜRECEĞİZ”   15:54   GÜLCAN KIŞ: "MERSİN, SÖZ VERİLİP BİTİRİLEMEYEN PROJELERİN MERKEZİ HALİNE GETİRİLMİŞTİR"   15:21   NUMAN KURTULMUŞ, YENİ ANAYASA İÇİN SAADET - GELECEK GRUBUNU ZİYARET ETTİ   15:02   DEM PARTİ EŞ GENEL BAŞKANLARI, YARIN CHP LİDERİ ÖZEL İLE GÖRÜŞECEK   14:27   TOROSLAR BELEDİYE BAŞKANI YILDIZ EMEKÇİLERLE KOL KOLA YÜRÜDÜ   14:23   YENİŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI ABDULLAH ÖZYİĞİT, 1 MAYIS’TA İŞÇİLERLEYAN YANA YÜRÜDÜ   14:19   AKDENİZ BELEDİYESİ EŞ BAŞKANLARI SARIYILDIZ VE ARSLAN, 1 MAYIS COŞKUSUNA ORTAK OLDU   14:07   ÖĞRETMEN ADAYLARI ATAMA BEKLİYOR... EĞİTİM-İŞ GENEL BAŞKANI ÖZBAY: "1 MİLYONA YAKIN ÖĞRETMEN ADAYI VAR. PLANLAMA YAPILMAZSA SORUNLAR GİDEREK ARTACAK"   12:40   İLİÇ`TE MADENİN YAŞAMLARI DEĞİŞTİRDİĞİ KÖYLER... "KİMİLERİ PARA KAZANIYOR, KİMİLERİ ÖLÜYOR"   11:52   TAKSİM`E ÇELENK BIRAKMALARINA İZİN VERİLMEYEN EMNİYET TEŞKİLATI SENDİKASI: "EMNİYET ÇALIŞANLARI DA EMEKÇİDİR"   10:54   TÜİK 2023 YILI KIRMIZI ET ÜRETİM İSTATİSTİKLERİNİ AÇIKLADI... ET ÜRETİMİ YÜZDE 8,8 ARTARAK 2 MİLYON 384 BİN 47 TON OLARAK TAHMİN EDİLDİ   10:46   KADİRLİLİ EMEKLİ: "10 BİN LİRA MAAŞLA 20 BİN LİRAYA NASIL KURBAN ALACAĞIZ? SÜRÜNÜYORUZ"   10:38   TÜİK: ÇİĞ SÜT ÜRETİMİ 2023 YILINDA YÜZDE 0,4 AZALARAK 21 MİLYON 481 BİN 567 TON OLDU   10:04   ÖMER FETHİ GÜRER, `TAVUKTA İHRACAT SINIRLAMASI`NI DEĞERLENDİRDİ: "ANLIK UYGULAMALARLA SORUNLAR ÇÖZÜLEMEZ"   09:58   MERSİN BÜYÜKŞEHİR`DEN TARSUS`A SAĞLIKLI YAŞAM DANIŞMA MERKEZİ   09:34   TÜRKER ATEŞ: VATANDAŞ, VERGİSİNİ DE BORÇLANARAK ÖDÜYOR. KARTLA DEVLETE YAPILAN ÖDEMELER ÜÇE KATLANDI   09:24   VAHAP SEÇER, 1 MAYIS`TA İŞÇİLERLE YÜRÜDÜ: “BİZİM İKTİDARIMIZDA EMEKÇİ KARDEŞLERİMİZ BAYRAMI İSTEDİĞİ YERDE KUTLAYACAK”   19:11   YASAKLAR İSTİKLAL CADDESİ`Nİ DE BOMBOŞ BIRAKTI   18:26   POLİS YİNE "SÜPÜR" TALİMATI VERDİ, GÖRÜNTÜ ALAN GAZETECİLER KALKANLARLA ENGELLENDİ   17:55   ÖZGÜR ÖZEL, CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN İLE GÖRÜŞMESİ ÖNCESİNDE PARTİSİNİN ÖNCEKİ GENEL BAŞKANLARINI ARADI  
 
     
   

YARBAY ALİ TATAR VEFATININ 14. YIL DÖNÜMÜNDE MEZARI BAŞINDA ANILDI... AHMET TATAR: “ELBETTE Kİ BÖYLE OLAĞANÜSTÜ DURUMLAR, KAHRAMANLAR ÜRETİR. YARBAY ALİ TATAR GİBİ BİRİLERİ ÇIKAR VE GERÇEKLERİ CANIYLA HAYKIRIR VE OYUNU BOZAR”


FETÖ`nün kumpas soruşturması kapsamında hakkında ikinci kez tutuklama kararı çıkarılması üzerine yaşamına son veren Yarbay Ali Tatar, ölümünün 14`üncü yıl dönümünde mezarı başında anıldı. Ali Tatar`ın ağabeyi Ahmet Tatar, “Kim ne derse desin, bu yaşadıklarımızın hiçbirisi olağan ve normal durumlar değil. Kanıksanabilecek, alışılabilecek bir hal asla değil. Elbette ki böyle olağanüstü durumlar, kahramanlar üretir. Yarbay Ali Tatar gibi birileri çıkar ve gerçekleri canıyla haykırır ve oyunu bozar. Onların adları vicdanlara ve tarih kitaplarına kazınır. Fakat bir gerçek var ki o da şu: Yalnız Yarbay Ali Tatar değil şu anda burada olan, olmayan birçok insan da normal şartlarda yazamayacağı, konuşamayacağı direniş sözleriyle özdeşleştiler. Yapamayacaklarını yapıp olmayı düşünemeyecekleri yerlerde dimdik durmayı başardılar. Eğer bunu yapmasaydık, yan yana durmayı, dayanışmayı beceremeseydik, ne bahsettiğim bu şer ortaklığı dağılır ne de şimdi burada bulunan birçok masum kardeşimiz zindanlardan çıkıp özgürlüğüne kavuşabilirdi” dedi.

 

Tarih : 17 Aralık 2023 Pazar 16:05   Okunma : 362

HABER: GÜLARA SUBAŞI / KAMERA: DURSUN ALKAYA

FETÖ`nün kumpas soruşturması kapsamında hakkında ikinci kez tutuklama kararı çıkarılması üzerine yaşamına son veren Yarbay Ali Tatar, ölümünün 14`üncü yıl dönümünde mezarı başında anıldı. Ali Tatar`ın ağabeyi Ahmet Tatar, “Kim ne derse desin, bu yaşadıklarımızın hiçbirisi olağan ve normal durumlar değil. Kanıksanabilecek, alışılabilecek bir hal asla değil. Elbette ki böyle olağanüstü durumlar, kahramanlar üretir. Yarbay Ali Tatar gibi birileri çıkar ve gerçekleri canıyla haykırır ve oyunu bozar. Onların adları vicdanlara ve tarih kitaplarına kazınır. Fakat bir gerçek var ki o da şu: Yalnız Yarbay Ali Tatar değil şu anda burada olan, olmayan birçok insan da normal şartlarda yazamayacağı, konuşamayacağı direniş sözleriyle özdeşleştiler. Yapamayacaklarını yapıp olmayı düşünemeyecekleri yerlerde dimdik durmayı başardılar. Eğer bunu yapmasaydık, yan yana durmayı, dayanışmayı beceremeseydik, ne bahsettiğim bu şer ortaklığı dağılır ne de şimdi burada bulunan birçok masum kardeşimiz zindanlardan çıkıp özgürlüğüne kavuşabilirdi” dedi.

FETÖ`nün kumpas soruşturması kapsamında 5 Aralık 2009`da tutuklanan ve 10 gün sonra tahliye edilen Yarbay Ali Tatar hakkında 3 gün sonra yeniden tutuklama kararı çıkarılmıştı. Bunun üzerine Tatar, bir veda mektubu kaleme aldıktan sonra yaşamına son vermişti.

Ali Tatar, bugün, ölümünün 14`üncü yıl dönümünde, ailesi ve sevenleri tarafından Ankara Karşıyaka`daki mezarı başında anıldı. Törene CHP Genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu, CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, CHP PM üyesi Hüseyin Can Güner, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Selcan Taşçı Hamışoğlu, 15 Temmuz darbe girişiminde eşi Erol Olçok ve oğlu Abdullah Tayyip Olçok`u kaybeden Nihal Olçok ve Yarbay Tatar`ın sevenleri katıldı. Tatar`ın ağabeyi Ahmet Tatar, kardeşinin mezarı başında bir konuşma yaptı. Ahmet Tatar, şunları söyledi:

"YARBAY ALİ TATAR ÜLKEMİZİN BAŞINA ÇÖREKLENEN FETÖ BELASI KARŞISINDA ESARETİ REDDEDİP HUKUKSUZLUĞA, ADALETSİZLİĞE KARŞI İSYANI SEÇTİ”

“Burada, bugün bizimle birlikte çok özel bir konuğumuz var. Öncelikle ona, ‘hoş geldiniz` demek istiyorum. Bir süre önce büyük bir alicenaplıkla çıktığı televizyon konuşmasında, kendi acılarını bir yana bırakarak ‘Bizim acımız Ali Tatar`ın acısından daha büyük değil` diyebilen bir insan. Bu insan büyük bir kaosta, yaşadığımız hain bir kalkışmada, hem eşini hem de oğlunu kaybetti gencecik yaşta. Nihal Hanım hoş sefa geldiniz, onur verdiniz bize. Büyük şair; ‘Esas olan sadece yaşamak değil; insana yakışır şekilde ve onurlu yaşamaktır. Teslim olmadan, boyun eğmeden, sürünmeden, el etek, öpmeden yaşamaktır` diyor. Onu tanıyanlar şahitlik edecektir ki bugün Hakk`a yürüyüşünün 14`üncü yılında andığımız Yarbay Ali Tatar, bütün hayatını bu düsturda yaşadı. Her daim haklının, mazlumun yanında durdu. Güçsüzün, zalimin, haksızın karşısında susmayı, boyun eğmeyi kabullenmedi. Ülkemizin başına çöreklenen FETÖ belası karşısındaysa esareti reddedip hukuksuzluğa, adaletsizliğe karşı isyanı seçti. Olağan değildi seçimi, kabul ediyorum ve 14 yılın ardından bir kez daha bütün sitemlerimi bir kenara bırakarak kararına saygı duyuyorum. Ancak hiçbir şekilde kutsamaya, olağanlaştırmaya çabalamıyorum. Fakat bir düşünün, o günlerde ve sonrasında bu ülkede yaşadığımız ne olağandı ki?

"KİM DERDİ Kİ BUGÜN FETÖ OLARAK ADLANDIRILAN BİR ÖRGÜT, İKTİDARLA KOL KOLA GİRECEK, ORTAKLIK EDECEK VE PARALEL BİR DEVLET MEKANİZMASI KURACAK, SONRA DA DEVLETİN BÜTÜN KURUMLARINI İŞGAL EDECEK”

Gelin, yakın geçmişi şöyle bir gözden geçirelim: Kim derdi ki bugün FETÖ olarak adlandırılan bir örgüt, siyasi iktidarla kol kola girecek, ortaklık edecek ve paralel bir devlet mekanizması kuracak, sonra da devletin bütün kurumlarını işgal edecek. Kimin aklına gelirdi ki adalet mekanizmasını ele geçiren bu çete hakim, savcı kılığındaki militanlarıyla Türkiye Cumhuriyeti`nin ordusuna saldıracak, kumpas üstüne kumpas kurup subayından genel kurmay başkanına kadar tutuklayacak ve onları terör örgütü olmakla yargılayacak. Kim derdi ki bu terör örgütü hepimizin vicdanına emanet bir ürkek güvercini, Hrant Dink`i beyaz bereli bir çocuk eliyle katledecek, sonra sözde arkadaşlarına katilin adresi olarak bu kumpas davaları gösterecek, gerçek suçluları gizleyecek ve gariptir ki şimdi bu katil elini kolunu sallayarak aramıza karışacak. Kimin aklına gelirdi, ordunun başındakiler olup biteni kavrayamayacak, büyük bir basiretsizlikte devletin kozmik odasının anahtarını bu hainlere verecek, ordunun kahraman subaylarını çakalların önüne atacak, devlet sırları, ordunun stratejik planları ifşa olacak. Kim düşünebilirdi ki Cumhuriyet kazanımları bir bir budanırken, tabelalardan T.C. işaretleri kaldırılırken, Cumhuriyet`in kıt kanaat var ettiği fabrikaları, limanları, velhasıl 80 yılda biriktirdiği neyi var neyi yoksa pazara çıkarılıp babalar gibi satılırken sessizlik gaflet uykusuna dönecek.

"KİM DERDİ Kİ TÜRKİYE CUMHURİYETİ PARLAMENTER ÇOĞUNLUKTAN YENİDEN TEK ADAM YÖNETİMİNE GEÇECEK VE KİMSELERİ DİNLEMEYEN O TEK KİŞİNİN İNADI YÜZÜNDEN, TARİHİN EN BÜYÜK EKONOMİK KRİZİNE GİRECEK”

Türkiye Cumhuriyeti, kuruluşundan itibaren komşularıyla iyi ilişkiler geliştirmiş; felaket yaşayanın, zor durumda kalanın yardımına koşmuştur. Komşularının iç işlerine karıştığı, onların evinde çıkan yangına benzin döktüğü görülmemiştir. Buna rağmen Emevi Camii`nde cuma namazı kılma hamasetiyle milletin kandırılıp emperyalist kayığına bindirileceğini, toprağımız saydığımız Süleyman Şah Türbesi`nin mobilize olacağını ve komşumuz Suriye ile bu hali yaşayacağımızı kim düşünebilirdi ki. Askerde her Mehmetçiğe sınır namus olarak belletilmişken sınırların kevgire döndüğünü daha önce görmüş müydünüz? Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığının ucuzlatılıp ayağa düşürüleceği, ülkenin büyük bir mülteci kampına dönüşeceği, üç kuruş para için Avrupa`ya bariyerlik yapacağı, şehirlerin, kasabaların, yabancılarla çatışmalara sahne olacağını kim düşünebilirdi. Yaşanan onca acı tecrübeden sonra yüzünü batıya dönmüş bir ülkenin tekrar Orta Doğu bataklığına sokulabileceği kimin aklına gelirdi. Kim derdi ki Türkiye Cumhuriyeti parlamenter çoğunluktan yeniden tek adam yönetimine geçecek ve kimseleri dinlemeyen o tek kişinin inadı yüzünden, tarihin en büyük ekonomik krizine girecek.

"ELBETTE Kİ BÖYLE OLAĞANÜSTÜ DURUMLAR, KAHRAMANLAR ÜRETİR. YARBAY ALİ TATAR GİBİ BİRİLERİ ÇIKAR VE GERÇEKLERİ CANIYLA HAYKIRIR VE OYUNU BOZAR”

Halkın bu kadar kısa sürede yoksullaştığını, varlık içinde yokluk çekildiğini, çarşıda, pazarda, böyle bir yangını gören oldu mu? Savaşta mıyız, kıtlıkta mıyız bilen var mı? Örgütlü cehaletin kutsanıp kışkırtıldığı, insanların bölünüp parçalandığı, birbirine kem gözle bakıp en hayati konularda bile zıtlaştığı süreç öyle hızlı işledi ve birileri bizi öyle uyuttu ki konuşmak çok zor ama Mustafa Kemal Atatürk`ün Nutuk`unun yargılanmaya kalkıldığı günleri yaşıyoruz. Öyle ki aklımıza gelmeyen, hayal dahi edemeyeceğimiz birçok hastalıklı, kötü hali normalleştirmeye ve içinde yaşamaya çalışır haldeyiz. Fakat kim ne derse desin, bu yaşadıklarımızın hiçbirisi olağan ve normal durumlar değil. Kanıksanabilecek, alışılabilecek bir hal asla değil. Elbette ki böyle olağanüstü durumlar, kahramanlar üretir. Yarbay Ali Tatar gibi birileri çıkar ve gerçekleri canıyla haykırır ve oyunu bozar. Onların adları vicdanlara ve tarih kitaplarına kazınır. Fakat bir gerçek var ki o da şu: Yalnız Yarbay Ali Tatar değil; şu anda burada olan, olmayan birçok insan da normal şartlarda yazamayacağı, konuşamayacağı direniş sözleriyle özdeşleştiler. Yapamayacaklarını yapıp olmayı düşünemeyecekleri yerlerde dimdik durmayı başardılar. Eğer bunu yapmasaydık, yan yana durmayı, dayanışmayı beceremeseydik, ne bahsettiğim bu şer ortaklığı dağılır, ne de şimdi burada bulunan birçok masum kardeşimiz zindanlardan çıkıp özgürlüğüne kavuşabilirdi.

"BİZLER VAR OLDUKÇA CEHALETİN KARANLIĞI, HUKUKSUZLUK, ADALETSİZLİK VE VİCDANSIZLIK BU ÜLKEDE GALİP GELEMEYECEK. BUNA İZİN VERMEYECEĞİZ”

Bizler kimseden sözümüzü esirgemedik. Keşke sözümüz kâr etse de 15 Temmuz felaketi önlenebilseydi. Canlı yayınlarda o utanç verici manzaralarla karşılaşmasaydık. Hain girişim sonunda, yüzlerce insanın ocağına ateş düşmese, yaralanmasa ve daha da acısı kurunun yanında yaş yanmasa bilerek veya bilmeyerek Fetullahçı çetenin hainleriyle karıştırılan masum insanlar hapislerde çürümeseydi. Keşke birileri 15 Temmuz hain darbe girişimini Allah`ın bir lütfu olarak görmeyip ülkemizin iyi kötü işleyen demokrasisini, hukukunu ve adaletini altüst etmese ve ekonomiyi bu hale getirmeseydi de kapı kapı para aramasaydık. Ama maalesef bütün bunlar gözümüzün önünde olup bitti ve biz engel olamadık. Fakat şimdi önümüze bakmak, geçmişten dersler çıkartmak, umutsuzluğa kapılmadan bu cendereden çıkmak için çare üretmek zorundayız. Zira bu topraklar bizim vatanımız. Bu topraklarda doğduk. Bu topraklara gömüleceğiz. Vatan bizim evimiz. Bizler var oldukça cehaletin karanlığı, hukuksuzluk, adaletsizlik ve vicdansızlık bu ülkede galip gelemeyecek. Buna izin vermeyeceğiz.”

"ALİ TATAR`IMIZ DA BİR IŞIK OLDU. O IŞIK ZALİMLERE KARŞI BİR OLMANIN ÖNÜNÜ AÇTI. HEP BERABER OLACAĞIZ, BİR OLACAĞIZ”

Okunan deyişlerinden önce söz alan Hasan Dede, şöyle konuştu:

“Haksızlığa boyun eğmeyen ulu ozanlarımızdan Pir Sultan Abdal`ın bir sözüyle başlamak istiyorum. Aynı komutanımız Ali Tatar gibi o da haksızlığa boyun eğmeyerek kendi canından oldu. ‘Koyun beni Hakk aşkına yanayım. Dönen dönsün. Dönen dönsün, ben dönmeden yolumdan. Yolumdan dönüp de mahrum mu kalayım? Dönen dönsün, ben dönmeden yolumdan. Kadılar, müftüler fetva yazarsa. İşte kemen, işte boynum asarsa. İşte hançer, işte kellem keserse. Dönen dönsün. Dönen dönsün, ben dönmem yolumdan. Pir Sultan Abdal`ım arşa çıkar ahımız. O da bizim şahımızdır, şahımız. Hakk`a teslim ederiz garip canımız. Dönen dönsün. Dönen dönsün, ben dönmeden yolumdan` diyen bir gelenekten, bir öğretiden haksızlığa hiçbir zaman boyun eğmeyen, zalimin karşısında duran bizler, bu birlikten, bu beraberlikten ayrılmadan devam edeceğiz. Ali Tatar`ımız da bir ışık oldu. Demin Veli Vekilimizin dediği gibi, o aydınlık, o ışık zalimlere karşı bir olmanın önünü açtı. Hep beraber olacağız, bir olacağız.”

 

Paylaş :
Etiketler :  

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!

  GÜNCEL HABERLER

 
  FLAŞ HABER
   
 
  EN ÇOK OKUNANLAR
  • Bu Ay
  • Bu Hafta
  • Dün
  • Bugün
 
 


  SOSYAL MEDYA


  GAZETELER
 
 

 







mersinerji.com
ANKA Haber Ajansı
Abonesidir

 
 
ANASAYFA İLETİŞİM KÜNYE HABER ARŞİVİ GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinerji.com © Copyright 2017-2024 Tüm hakları saklıdır..! İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA