Mersin Barosu Başkanı Av. Bilgin Yeşilboğaz, yönetim kurulu, avukatlar ve stajyer avukatların katılımıyla Mersin Barosu Konferans Salonu’nda düzenlenen seminerde; Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Prof. Dr. Şükran Şıpka ve İstanbul Barosu’ndan Av. Ayça Özdoğan sunum yaptı.
Seminerin açılış konuşmasını yapan Mersin Barosu Başkanı Av. Bilgin Yeşilboğaz, Türkiye’nin kanayan yarası olan aile hukukunda mal rejiminin tasfiyesi ve aile içi sorunların en temel kaynağı olan bu konu aydınlatıcı bir eğitim semineridir. Birçok kesim tarafından mal rejiminin aile içi şiddetin temeli olarak gösterilmesi yanlıştır. Biz avukatlar, taraflar arasındaki hukuki meselenin çözümünde nasıl aktif rol alabiliriz? Kişilerin haklarını, mağduriyetlerini nasıl giderebiliriz? Bunları en ince ayrıntısına kadar öğrenmemiz gerekiyor. Bu seminerde halkın kanayan yarasına parmak basabiliriz ve sorunların giderilmesinde çare olabiliriz. Mersin Barosu olarak bu tür eğitimlere önem veriyoruz” diye konuştu.
“SİSTEMİN KAVRANAMAMASINDAN DOLAYI HAK KAYIPLARI YAŞANIYOR”
Daha sonra sunum yapan Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Prof. Dr. Şükran Şıpka, edinilmiş mallara katılma rejiminin ruhu, mantığını ve kanundaki düzenleniş şeklini anlattı. Eşler arasındaki mal rejiminin Türkiye’de 2002 yılında yürürlüğe girdiğini, ancak aradan 17 sene geçmesine rağmen sistemin hala yerine oturmadığına vurgu yapan Prof. Dr. Şükran Şıpka, “Çünkü zor bir rejim ve tasfiyesi de zor. Türkiye’deki malların karışıklığı dolayısıyla, tasfiyesi daha da zorlaşıyor. Tamamen bilirkişilik sistemine dayalı bir tasfiye ama yetkin bilirkişi yok. Hukukçular sistemi çok iyi kavrayamadığından, yetersiz bilirkişi raporuna dayanarak kararlar veriyorlar ve çok büyük hak kayıpları yaşanıyor. Yargıtay’ın son yıllarda bazı kararlarda kanundan saptığını vurgulamak istiyorum. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, edinilmiş mallara katılma rejimini benimsedi, güzel kararlar da veriyor ancak bazı noktalarda bizim doktrin olarak katılmadığımız faklı yönde kararları da var. Bu sistemdeki hesaplamalarda, sistematik hatalar da yapılıyor” şeklinde konuştu.
“EVLİLİKLERİN YÜZDE 10’U BOŞANMAYLA, YÜZDE 90’I ÖLÜMLE BİTİYOR”
İsviçre’de 1984 yılında kabul edilen ve 1988 yılında yürürlüğe giren bu sistemin İsviçre’den alındığını ve 4 yıllık süreçte İsviçre’de bu sistemin özümsendiğini, çok tez konusu olduğunun bilgisini veren Prof. Dr. Şükran Şıpka, “Ancak Türkiye’de 4 yıllık bir geçiş süresi tanınmadı. Medeni Kanun ülkenizde 22 Kasım 2001’de kabul edildi ve 1 Ocak 2002’de de yürürlüğe girdi. Yani kısacası, kırkı çıkmadan Medeni Kanun yürürlüğe girdi. Bunula birlikte mal rejimleri de yürürlüğe girdi. Türk hukukunda da ilk defa bazı kavramlarla karşılaşıldı. Örneğin; edinilmiş mal ve tasfiye sistemi bilinmiyordu. Mal ayrılığı diye yasal mal rejimimiz vardı ama hiçbir tasfiyeye gerektirmeyen bir rejimdi. Bu nedenle 2002 itibariyle tasfiyeyi gerektiren bir rejimle karşılaşınca Türk hukukunda uygulayıcılar, avukatlar, hakimler ilk başta rejimi tanıyamadılar. Kazanılan mallar 2002’den sonra paylaşıldığı için, bu dava uzun bir süre mahkemelere yansımadı. Ancak aradan geçen 17 yılda Türkiye’de çoğu insan, evlilik içinde edinilmiş mallar edindi. Bu sistem sadece boşanmada değil, ölümde de kullanılan bir tasfiye sistemidir. Evliliklerin yüzde 10’u boşanmayla bitiyor ama yüzde 90’ı ölümle bitiyor. Nedense ölüm halinde mal rejimi tasfiyesinin uygulandığını yeni yeni görmeye başladık ve bu davalar da çoğalmaya başladı. 17 yılın son 4-5 yılında davalar yoğunlukla aile mahkemelerinde görülmeye başlandı” ifadesini kullandı.
Daha sonra sunum yapan İstanbul Barosu’ndan Av. Ayça Özdoğan ise, Eşler Arasında Mal Rejiminin Tasfiyesi’ konusunda usul bilgileri verdi. Seminerin sonunda Mersin Barosu Başkanı Av. Bilgin Yeşilboğaz ve yönetim kurulu, panelistlere teşekkür ederek plaket takdim etti.