27 Nisan 2024 Cumartesi

16:49   ROMANYALI ÖĞRENCİLER AKDENİZ’İN İLK VE TEK ÖĞRENME MERKEZİNİ ZİYARET ETTİ   16:33   İSİAS DAVASI DEVAM EDİYOR... MAHKEME, ÜÇ UZMANIN DİNLENİLMESİNE KARAR VERDİ   16:33   GAZETECİLER CEMİYETİ TARAFINDAN DÜZENLENEN “MEDYA KONFERANSI” BAŞLADI   16:15   EĞİTİM SENDİKALARI MEB`İN YENİ MÜFREDAT PROGRAMINA TEPKİ GÖSTERDİ   15:54   TARSUS GASTRONOMİ MERKEZİ, ŞEHRİN GÖZDE MERKEZİ HALİNE GELDİ   15:53   MEB GELECEK EĞİTİM-ÖĞRETİM YILINDAN İTİBAREN KADEMELİ UYGULANMAYA BAŞLAMAYI PLANDIĞI MÜFREDATI AÇIKLADI   15:13   BELEDİYE BAŞKANI OLDU, EYLEMİ BIRAKMADI!   12:52   ÖZGÜR ÖZEL, DENİZLİ İL BAŞKANI ALİ OSMAN HORZUM’A VERDİĞİ SÖZÜ TUTTU   12:31   CHP GENEL BAŞKANI ÖZGÜR ÖZEL DENİZLİ`DE   11:35   İSİAS OTELİ DAVASI... KIZI ASYA`YI KAYBEDEN BABA MEHMET TÜLEK: “SÜRECİN ŞEFFAF VE BİLİME DAYALI YÜRÜTÜLMESİNİ İSTİYORUZ”   10:45   DEPREMDE 72 KİŞİYE MEZAR OLAN İSİAS OTELİ DAVASI’NIN İKİNCİ DURUŞMASI GERÇEKLEŞTİ   09:52   MERSİN BÜYÜKŞEHİR’İN KIYI EKOSİSTEMLERİNİN RESTORASYONU ÇALIŞMALARI BARCELONA’DA ANLATILDI   09:20   ‘BÜYÜK SAVUNMA MİTİNGİ` YARIN YAPILACAK   16:40   YENİŞEHİR BELEDİYESİ KAÇAK PEYNİR İMALATHANESİNİ MÜHÜRLEDİ   15:51   GÖKHAN GÜNAYDIN ÇORLU TREN FACİASI DAVASINDA ÜST DÜZEY YÖNETİCİLERE CEZA VERİLMEMESİNE TEPKİ GÖSTERDİ   14:47   EMİR CAN İĞREK`TEN MEZİTLİ 33 SPOR`A TAM DESTEK   13:05   AKDENİZ BELEDİYESİ’NDEN VATANDAŞLARA VERGİ HATIRLATMASI   12:56   GÜLCAN KIŞ: HER 100 ÇOCUKTAN 20’Sİ ÇALIŞIYOR   12:56   ÇORLU DAVASI KARARINDAN SONRA AİLELER: YÜREĞİMİZE SU SERPİLDİ AMA BU DAVA BURADA BİTMEZ. 35 KAMU İHALESİ ALIP PARASINA PARA KATANLARI DA CEZAEVİNE GÖNDERMEDEN RAHAT ETMEYECEĞİZ   12:25   ÇORLU TREN KAZASI DAVASI... ÖZGÜR ÖZEL: “BU BAŞARI, DAYANIŞMA GÖSTERENLERİNDİR. BUNDAN SONRA HEP BERABER OLACAĞIZ”  
 
     
   

Celal Alçamlı’dan Kadınlar Günü Mesajı


Önceki dönem Mersin İl Genel Meclisi üyesi CHP ’li Celal Alçamlı 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeniyle bir mesaj yayınladı.

 

Tarih : 8 Mart 2020 Pazar 02:51   Okunma : 1142

CHP'li Alçamlı yayınladığı mesajında,

Bundan 163 yıl önce, 1857 yılında New York tekstil endüstrisinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle greve başlamasının ardından polisin acımasızca saldırması ve çıkan uzun çatışmalar sonunda, işçiler fabrikaya çekilirler.
Direnişi kıramayan polis kapılara barikatlar kurup yangın çıkartır. Çıkan yangında ‘'42'si erkek 87'si kadın 129 işçi vahşice yakılır.
Hakları için kahramanca ve özverili bir şekilde savaşan kadınlara duyduğum saygıyı her zaman olduğu gibi bir kez daha buradan belirtiyorum.

Dönemin kadınları günde 16 saatten daha fazla süreyle ve çok düşük ücretler karşılığında çetin ve insani olmayan koşullar altında çalışıyordu.
Aldıkları grev kararı, onların kararlılığından ve haklarıyla onurlarının güvence altında olacağı bir gelecek kurma hedeflerinden ileri geliyordu; taleplerinden biriyse aynı sanayi dalında çalışan erkek işçilerle ücret eşitliğiydi.
Kararlılıkları, grev sırasında yaşamını yitiren kadınların ölümleri karşısında da kendini gösterdi. Onların ardından tarih, dünyadaki her mücadelenin içinde kadınların önemli bir yer tuttuğunu defalarca kanıtladı.

Bugün 163 yıl sonra, DÜNYANIN BİR ÇOK YERİNDE uluslararası finans kapitalin sömürü ve baskı düzeni altında, bir yanda zenginliklerine zenginlikler katan ve dünyayı yöneten bir avuç insanı, diğer yanda ise açlıktan yaşamlarını kaybeden, açlık ve yoksulluk sınırında yaşama tutunmaya çalışan milyonlarca insanı görüyoruz.
Hakları ellerinden alınan kadınları, gençleri, iş yerlerini kapatmak mecburiyetinde bırakılanları, açlık sınırında ücretlerle, işsizlikle, yoksullukla, yetersiz beslenme, sağlık, barınma, temiz içilebilir suya ve elektriğe muhtaç milyonlarca insanın dünyanın çeşitli yerlerinde yaşadıkları zulümleri, tecavüzleri ve akan kanları görüyoruz.

Ülkemiz TÜRKİYE'de ise durum dünyanın birçok yerindeki geri kalmış ülkelerden çok farklı değil.
Cumhuriyetin faziletlerinden olan ve 1923 sonrasında bir bir kurulan çağdaş eğitim ve bilim kurumlarının, 1950'li yıllardan sonra başlayan yavaş yavaş içinin boşaltılması faaliyetleri sonucu, bugünlerde nitelikleri değişime uğratılmış bir hale getirilmiş, kurulan yüzlerce devlet fabrikaları, iş yerleri ve üretim tesisleri, 1980 sonrası aşama aşama özelleştirilerek, yabancı özel sermaye sahiplerine satılarak veya kiralanarak peşkeş çekilmiş yada kapatılmıştır.
Özellikle son 16 yılda, başta işçi sınıfı olmak üzere, emekçilerin ve halkın değişik katmanlarının tepki göstermemesi için, öncelikle çalışanlar bilinçli bir şekilde devlet memuru, sözleşmeli memur, 4A, 4B, 4C ve 4D gibi çeşitli kategorilere bölünmüş, bütünsel dayanışma ve hak arama birlikteliği parçalanmıştır.

Bununla birlikte halkın tüm yurttaşların ortak malı olan, yeraltı ve yer üstü ekonomik kaynaklarımız, limanlarımız, hava alanlarımız, otoyol ve köprülerimiz, üretim tesislerimiz, fabrikalarımız halkın ve milletin tepkilerine maruz kalınmaması için, halka yavaş yavaş, sindire sindire, alıştıra alıştıra kamusal iktisadi kuruluşlarımız babalar gibi uluslararası finans tekellerine, yandaş ve yerli işbirlikçilerine satılarak yok edilmiş, adeta TÜRKİYE EKONOMİSİ'ne ve HALKINA hissettirmeden DARBE YAPILMIŞTIR.

Bunun sonucunda da, işsizlik ve yoksulluk çığ gibi büyüyerek en yüksek zirveye ulaşmış, milyonlarca insan işsizlik, açlık ve yoksulluk sınırının altında geleceğe endişe ile bakar bir hale gelmiştir.
Bu gelecek endişesini de özellikle EMEKÇİ KADINLAR bizzat yaşayarak,İLİKLERİNE kadar hissetmektedirler.
Üretmeyen bir ülkenin, ithalat yoluyla yabancılardan satın aldıkları ürünler ile ayakta durabilmesi mümkün değildir.

İster yerli olsun, ister yabancı ürünler olsun, ülkemizin çalışmayan, üretmeyen SEKİZ MİLYON İŞSİZİ, THD (Tüketici Hakları Derneği) verilerine göre 16 MİLYON AÇLIK SINIRINDA (nüfusun %20'si),
48 MİLYONDAN FAZLASI ise YOKSULLUK SINIRININ ALTINDA (nüfusun %60'tan fazlası) yaşamak mecburiyetinde bırakılan bir nüfusu var olduğu sürece, bu yoksul halk kesiminin satılan ürünlerden sağlıklı bir şekilde istifade edebilmesi de mümkün değildir.

Başta gıda olmak üzere, giyim, eğitim, sağlık, kira, elektrik, su, doğalgaz ve benzeri temel ihtiyaç maddelerine ulaşabilmek için bile, yoksulluk sınırının üstünde bir gelirin olması zorunluluğu bulunmaktadır.
BİRLEŞİK KAMU İŞ KONFEDERASYONU Şubat 2020 sonu verileri YOKSULLUK SINIRININ 9.943 TL. AÇLIK SINIRININ ise 2.824 TL. olduğunu göstermektedir.

ULUSLARARASI KAPİTALİST SİSTEM içinde bulunduğu krizinin etkilerini azaltabilmek için, kendisine Türkiye gibi bağımlı olan ülkelere bu krizlerin etkilerini, bedellerini ve sonuçlarını dağıtarak, bir yandan sömürü alanını arttırarak genişletmekte, diğer yandan ise kendisinin içinde bulunduğu krizi hafifletmeye, aşmaya ve karlarına kar katma savaşı vermektedir.

Kapitalizmin ülkemiz üstündeki özellikle ABD merkezli askeri tehdit, ekonomik baskı ve sömürüleri artarken, ülkemizdeki kötü yönetimin getirdiği çağdışı, adaletsiz ve haksızlıklarla dolu ekonomik dağılım düzeni, YOKSULLUK SINIRININ altında ve özellikle AÇLIK SINIRINDA yaşama tutunmaya çalışan yoksul halkın mutfağında ekonomik krizin çok daha fazla kendisini hissettirerek alevlenmesine sebebiyet vermektedir.
İşte mutfaktaki bu yangının en acı sonuçlarını en fazla yüreğinde hisseden, yine her zaman olduğu gibi yoksul ailelerin KADINLARI, ANNELERİ olmaktadır.

Öte yandan, 1857 yılında New York'ta meydana gelen ve çoğunluğu kadın olan 129 işçinin vahşice yakılmasından tam 163 yıl sonra, bugün KADINLAR hala bir çok alanda EŞİTSİZLİĞE, ADALETSİZLİĞE, HUKUKSUZLUĞA ve HAKSIZLIKLARA uğrarken, bir yandan da KAPİTALİZMİN KRİZİYLE ve olumsuz sonuçlarıyla yüzleşiyorlar.
Böylece ÇİFT YÖNLÜ bir BASKI ve SÖMÜRÜ altında EZİLİYORLAR.

Son olarak, DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ vesilesiyle, KADINLARIN uğrunda mücadele ettikleri EŞİTLİK, HAK, HUKUK, ADALET ve DEMOKRASİ idealleri MÜCADELESİNİN ZAFERLE SONUÇLANABİLMESİ için, bölünmemek ve karşı karşıya gelmemek ve DAHA GÜÇLÜ OLMAK için, bir çok alanda ortak paydaları bulunan GENÇLİKLE ve İŞÇİLERLE omuz omuza BİRLİKTE MÜCADELE YÜRÜTÜLMESİ vazgeçilmez bir zorunluluktur.

Yukarıda açıklamaya çalıştıklarımdan ortaya çıkan sonuç şudur ki;
8 MART TARİHİ yalnızca KADINLARA değil, bütün İNSANLARA KAZANILMIŞ HAKLARIN KORUNMASI gerektiğini anımsatmalıdır.

SAVAŞLAR, İŞGALLER ve İNSAN SÖMÜRÜSÜ karşısında, ÖĞRENCİLERİN, İŞÇİLERİN ve diğer MAĞDURLARIN dünyanın dört bir yanında yürütmekte oldukları, SOSYAL, SİYASAL ve EKONOMİK mücadelelerde, KADINLAR KATILMAKSIZIN tam bir BAŞARI ELDE EDEBİLMEK MÜMKÜN DEĞİLDİR.

Özellikle kadınları bir SÜS EŞYASI, alınıp satılabilen bir META ve İKİNCİ SINIF bir insan olarak gören, CİNSİYET AYRIMCILIĞINI körükleyen, mağduriyetleri derinleştiren ve kurumsal hale getiren KAPİTALİZM ve onun bir parçası olan SİYASAL İSLAM karşısında, CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİNE, AYRIMCILIĞA ve EMEK SÖMÜRÜSÜNE maruz kalan tüm KADINLAR, esasen İŞÇİ SINIFININ ve EMEKÇİLERİN adı konulmamış neferleridir.

İşte bu anlattıklarımdan dolayıdır ki;
Ülkemizde ve dünyada SOSYAL, SİYASAL ve EKONOMİK alanda HAK, HUKUK, ADALET ve DEMOKRASİ mücadelesi verenlerin BAŞARIYA ULAŞABİLMELERİNİN YOLU, KADIN-ERKEK birlikte, biri diğerini dışlamadan, OMUZ OMUZA, YAN YANA dayanışma içinde mücadele etmekten geçmektedir.

Hak, hukuk, adalet ve demokrasi mücadelesi veren ve bu uğurda bedeller ödeyen, tüm dünya emekçi kadınlarını saygı ile selamlıyorum.
8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ'nü KUTLUYORUM ded.

Paylaş :
Etiketler :  

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!


 
  FLAŞ HABER
   
 
  EN ÇOK OKUNANLAR
  • Bu Ay
  • Bu Hafta
  • Dün
  • Bugün
 
 


  SOSYAL MEDYA


  GAZETELER
 
 

 







mersinerji.com
ANKA Haber Ajansı
Abonesidir

 
 
ANASAYFA İLETİŞİM KÜNYE HABER ARŞİVİ GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinerji.com © Copyright 2017-2024 Tüm hakları saklıdır..! İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA