Baro Başkanı Bilgin Yeşilboğaz açıklamasında, “Resmi rakamlara göre 17 bin 840 kişinin öldüğü, binlerce kişinin evsiz kaldığı, yaralandığı 17 Ağustos Marmara depreminin üzerinden 20 yıl geçti ama Türkiye, bir deprem ülkesi olduğu gerçeğiyle hiçbir zaman yüzleşmedi. Marmara depreminden sonra hemen bir deprem planı yapıldı ama kağıt üzerinde, uygulanmayan bir plan olarak kaldı. İmar planları ilim ve bilim aklı ile değil, ranta yönelik yapılmakta. Kentsel dönüşüm adı altında rant odaklı kişilerin çıkarına uygun binalar yapılıyor. Olası bir depremde yıkılacak olan binalarda iyileştirmeler yapılmıyor. Deprem sonrası toplanma alanlarının yarısından fazlası ise imara açılmış, birçoğuna AVM’ler yapılmıştır. Rant, insan yaşamının önüne geçmiştir. Ranta değil insana yatırım yaşatır. Alanında uzman kişiler Mersin’de hala bir deprem master planının olmadığını açıklamıştır. Deprem değil, ihmal öldürür. Olası bir depremde canımızın, malımızın ve binalarımızın güvenliği için plansız ve kaçak yapılaşmadan kaçınmalı, deprem yönetmeliğine uygun hareket edilmeli, gerekli önlemler alınmalıdır” diye konuştu.
“DEPREMDE İDARENİN HUKUKİ SORUMLULUĞU BÜYÜKTÜR”
Depremde idarenin büyük hukuki sorumluluğu olduğunu vurgulayan Yeşilboğaz, “Depremlerin sık yaşandığı bir bölgede meydana gelecek bir deprem mücbir sebep olarak nitelendirilmeyebilir. Günümüzün modern dünyasında idare ciddi maddi ve teknolojik imkanlara, yetişmiş uzman elemana, istatistiki bilgilere vs. sahiptir. Bu unsurlar ‘öngörülemezlik’ ve ‘önlenemezlik’ ilkelerinin kapsamını daraltmaktadır. Bundan dolayı günümüzde, idarenin mücbir sebep bahanesine sığınarak sorumluluktan kurtulma olasılığı azaltılmıştır. Çünkü idare bazı olayları öngöremese de, olumsuz sonuçlarını önceden alınacak tedbirlerle önleme kudret ve yetkisine sahiptir. Bu hususun idarenin sorumluluğunu doğrudan etkileyeceğine kuşku yoktur” ifadesini kullandı.
“NÜKLEER ENERJİ SANTRALİNDEN VAZGEÇİLMELİ”
Mersin’de fay hattı üzerinde inşaatı süren Akkuyu nükleer enerji santraline dikkat çeken Yeşilboğaz, “Akkuyu nükleer enerji santralinin zemininde çatlaklar oluştuğunu söyleyen bilim insanları, olası bir depremde bu projenin nasıl bir faciayla sonuçlanacağını apaçık ortaya koymuştur. Deprem doğal afettir ama nükleer enerji santrali insan eliyle yapılan afettir. İnsanlığın yok olmasına sebep olmadan nükleer enerji santralinden vazgeçilmelidir. 17 Ağustos 1999 depreminde hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımızı saygıyla ve rahmetle anıyor, böyle bir felaketin bir daha yaşanmamasını temenni ederek, depremde yakınlarını kaybeden vatandaşlarımıza ve milletimize başsağlığı diliyorum” şeklinde konuştu.