Haber: Nilgün Hande ÖZTÜRK
(ANKARA) - CHP`nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu`nun gözaltına alınmasıyla başlayan protestoları takip etmek için geldiği Türkiye`de tutuklanan İsveçli gazeteci Joakim Medin`e, “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan` hakaret” suçlamasından 11 ay 7 gün hapis cezası verildi ancak, hüküm açıklanması geri bırakılarak, tahliye kararı verildi. Davayı izlemeye gelen Avrupa Parlamentosu Milletvekili Jonas Sjöstedt, “Ne İsveç yasalarına ne de Türk yasalarına göre bir suç işlememiştir. Türkiye`deki gazetecilerin haber yapmaktan dolayı cezalandırılmaları bizi derinden endişelendiriyor” dedi.
CHP`nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu`nun gözaltına alınmasıyla başlayan ve tutuklanmasıyla devam eden protestoları takip etmek için geldiği Türkiye`de tutuklanan İsveç gazetesi Dagens ETC`nin dış haber muhabiri Joakim Medin`n bugün hakkında “Cumhurbaşkanına hakaret” ettiği iddiasıyla açılan davası Ankara 79`uncu Asliye Ceza Mahkemesi`nde görüldü. Medin, duruşmaya götürülmezken, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile tutuklu bulunduğu Marmara (Silivri) Cezaevi`nden katıldı.
Duruşmayı Avrupa Parlamentosu Üyesi Jonas Sjöstedt, İsveç Parlamentosu`ndan Ulrika Westerlund, İsveç`in Ankara Büyükelçisi Malena Mard, Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) adına Martin Roux, DEM Parti Milletvekili Ceylan Akça ile DİSK Basın-İş ve Gazeteciler Cemiyeti`nden temsilciler takip etti. Mahkeme hakimi, Medin`e 11 ay 7 gün hapis cezası verirken hükmün açıklanmasını geri bırakarak cezanın ertelenmesine hükmetti. Mahkeme sonrasında gazetecilere açıklama yapan Medin`in avukatlarından Veysel Ok, şöyle konuştu:
Avukat Veysel Ok: Mahkeme Başkanı da dahil herkes de anladı ki Joakin, sadece mesleğini yaptı; gazetecilik yaptı
“Mahkemenin başında çeviriden kaynaklı bazı sorunlar meydana geldi. Ancak, bunu çözdük. Avukatımız Bahadır Şeker, SEGBİS bağlantısında müvekkilimizin yanındaydı ve çevirisini o yaptı. Joakin, Türkiye`ye geldiğinden bu yana yaşadığı her şeyi anlattı. Biz de aynı zamanda onun makalesi ve yayınlanan fotoğraflar konusunda savunmamızı verdik. Savcı, tutuklamanın devamını istedi. Ancak Mahkeme Başkanı, 11 ay ve 7 gün verdi ve erteledi. Böylece tahliye edildi, yani Cumhurbaşkanı`na hakaret suçundan hapse gitmeyecek. Ancak hala Silivri Cezaevinde kalıyor çünkü bir başka dava olan ‘terör soruşturmasından` yargılanıyor.
Terör soruşturması kapsamında açılan dava İstanbul`da görülecek. Bu nedenle, mahkemeye fiziken katılabilecek. Bizim mahkemeden en temel talebimiz, iddianameyi en kısa zamanda İstanbul`a göndermeleri, bu sayede de yargılamanın başlatılması. Burada bir suç yok. Mahkeme Başkanı da dahil herkes de anladı ki Joakin, sadece mesleği olan gazeteciliği yerine getirdi.”
“Anayasa Mahkemesi`ne başvurduk ve en kısa zamanda serbest bırakılmasını talep ediyoruz”
Diğer iddianame konusundaki değerlendirmeleri sorulan Ok, “Cumhurbaşkanı`na hakaret ile terör soruşturması arasında bir bağlantı yok. Bu, daha kaotik bir dava. Hakkında 20 yıl isteniyor, terör üyeliğinden. Biz de dün Anayasa Mahkemesi`ne başvurduk ve en kısa zamanda serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Bu zaman alabilir ama Anayasa Mahkemesi hala bağımsız olan ve hala gazetecilik konusunda yerinde kararlar alan bir kurum. Joakin hakkında da aynı şekilde karar vereceklerini düşünüyoruz. Öte yandan diğer soruşturmanın dosyasının, Ankara`dan İstanbul`a göndermelerini bekliyoruz” dedi.
Sjöstedt: Ne İsveç yasalarına ne de Türk yasalarına göre bir suç işlememiştir
Avrupa Parlamentosu`ndan Jonas Sjöstedt, şunları söyledi:
“En başından beri bunun hiçbir sağlam kanıtı olmayacağı belliydi. Joakin`in bu görüntülerin yayınlanmasıyla hiçbir bağlantısı olmamıştır. Ne İsveç yasalarına ne de Türk yasalarına göre bir suç işlememiştir. Bu yüzden Mahkeme Başkanı`nın vardığı sonuçtan dolayı çok mutluyum. Ve bu davadan çıkabilecek tek olası sonuç da buydu. Ancak halen devam eden başka suçlamalar da var ve bu konuya tekrar döneceğiz. Ancak ne birinci ne de ikinci tur suçlamalara ilişkin hiçbir somut kanıt bulunmadığını resmen teyit etmektedir.”
Türkiye`deki basın özgürlüğüne ilişkin Sjöstedt, “Türkiye`deki gazetecilerin haber yapmaktan dolayı cezalandırılmaları bizi derinden endişelendiriyor ve bu durumu bazı sıkıntıların belirtisi olarak görüyorum” dedi.
Westerlund: Avukatlar, bunun, Türkiye`nin itibarına zarar vereceğini anlatmaya çalışıyor
İsveç Parlamentosu`ndan Ulrika Westerlund, Medin`in avukatlarının iyi bir savunma verdiklerini belirterek, “Bunun, Türkiye`nin itibarına zarar vereceğini anlatmaya çalışıyorlar” dedi. Westerlund, şu ifadeleri kullandı:
“Yani bunun pek çok açıdan sorunlu olduğunu görmeye çalışıyorlar. Bu davanın siyasi olduğunu düşünüyorum çünkü Avukatların da belirttiği gibi bu, İsveç`te suç değildir ve burada da suç olmamalıdır. Ayrıca bazı bilgilerin ve iddianamenin nasıl toplandığına ilişkin ayrıntılara da girdiler. Ayrıca bazı bilgilerin ve iddianamenin nasıl toplandığına ilişkin ayrıntılara da girdiler ki bunun doğru olmayan bir şekilde yapıldığını düşünüyorlar. Bence tüm bu dava çok siyasi bir dava. Bu daha çok gazetecileri Türkiye`deki olaylarla ilgili haber yapmaktan korkutmaya çalışmakla ilgili, bu da bunun en üst siyasi düzeye kadar taşınması gerektiği anlamına geliyor.
“Uluslararası basın özgürlüğüne ilişkin yapılan sıralamalarda Türkiye, iyi bir pozisyonda değil”
Uluslararası basın örgütlerinin basın ve ifade özgürlüklerine ilişkin yaptıkları sıralamalarda Türkiye, iyi bir pozisyonda değil. Gazeteci olduğunuzda ve metin yazdığınızda ve editör resimleri seçip metni yayınladığında, resim örneklerinin seçilmesinden sorumlu olmadığınızda, bunun nasıl işlediğine dair bir tartışma yapmak çok garip. Sosyal medya çalışmalarında elbette linklerde yer alan resimler otomatik olarak yayınlanıyor ancak bu aynı zamanda ifade özgürlüğünün bir parçası olduğu için tüm tartışma saçma bir hal alıyor. Hoşunuza gitmese de bir şeyler paylaşmanıza izin verilir sosyal medyada.”
Martin Roux: Joakin profesyonel bir gazeteci olduğunu çok açık bir şekilde ortaya koydu
RSF`den Martin Roux, “Başından beri tutuklanması ve ardından suçlanmasıyla ilgili netlik eksikliği vardı çünkü bizim için gazetecilik faaliyetlerinden dolayı kovuşturmaya uğradığına dair açık kanıtlar vardı” dedi. Roux, sürece ilişkin şunları kaydetti:
“Bildiğiniz gibi İstanbul`a vardığında tutuklandı. Daha sonra tercüman ve avukat olmadan sorgulandı. Suçlama iki resme dayandırılmış ve Cumhurbaşkanı`na hakaret ettiği yönündeki suçlamalara dayanak teşkil eden makaleleri gösterilmiştir. Bence bu duruşma sırasında Joakin profesyonel bir gazeteci olduğunu çok açık bir şekilde ortaya koydu.
Ayrıca bu resmi kendisinin seçmediğini, 2023 yılında Stockholm`de gerçekleşen bu protestoya kendisinin de katıldığını vurguladı. Derhal serbest bırakılması yönündeki çağrımızı kararlılıkla sürdürüyoruz. Özgür olmalı. Bir ay zaten çok uzun bir süre. Suriye`deki gazetecilik misyonu hakkında da sorgulandığını öğreniyoruz. Joakin, dikkate değer bir gazeteci ve Kürt meseleleri konusunda uzmandır. İstanbul`a vardığında gözaltına alınmasının nedenlerinden birinin bu olduğu anlaşılıyor.
Yetkililere, “yükümlülüklerinin arkasında durmaları” için çağrıda bulunan Roux, Türkiye`nin Avrupa Konseyi`nin kurucu üye ülkesinden birisi olduğunu hatırlatarak, “Bu aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi`nin bir parçasıdır ve özgürlüğün haksız yere engellenmesini yasaklar. Joakin, özgür kalmalı ve asla tutuklu olmamalıdır” dedi.
“‘Cumhurbaşkanına hakaret` suçlamasının Türk gazetecileri susturmak için de kullanıldığını fark ettik”
Roux, Türkiye`deki basın ve ifade özgürlüğüne ilişkin de şunları söyledi:
“‘Cumhurbaşkanına hakaret` suçlamasının Türk gazetecileri susturmak için de kullanıldığını fark ettik. RSF, Ağustos 2024`e kadar Erdoğan`ın 10 yıllık Cumhurbaşkanlığı döneminde en az 77 Türk gazetecinin Cumhurbaşkanı`na hakaretten mahkum edildiğini hesapladı. Bu aynı zamanda Türkiye`de şu anda devam etmekte olan protestolar bağlamında da bir göstergedir. Endişelenmek için haklı sebeplerimiz var ancak aynı zamanda Türk yetkililerle diyaloğu açık tutarak, şu anda gittikleri bu yoldan vazgeçirmek istiyoruz.”