10 Aralık 2025 Çarşamba

10:15   MERSIN’DE KADıNLAR MERCEK ILE EKONOMIK ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KAZANıYOR   20:58   ÖZGÜR ÖZEL’DEN SARAÇHANE MESAJı: “BIZI SEVEN EVDE DEĞIL YANıMıZDA OLSUN!”   20:49   MERSIN, DÜNYAYı KOŞUYA DAVET EDIYOR: 7. ULUSLARARASı MARATON BAŞLıYOR   17:35   “TÜRKONFED ZIRVESI: YAPıSAL SORUNLARDAN ÇÖZÜME, FıRSATLARDAN UMUDA”   16:21   CHP MYK TOPLANTıSı... CHP MERSIN MILLETVEKILI ÇAKıR, KESIN IHRAÇ ISTEMIYLE PM’YE SEVK EDILDI   16:17   CUMHURBAŞKANı ERDOĞAN: 10 MART MUTABAKATı’NıN HAYATA GEÇIRILMESI ÖNEMLI BIR DÜĞÜMÜ ÇÖZECEK   16:16   ÜMIT ÖZDAĞ’DAN, YAĞıZ KAAN ERDOĞMUŞ’A TEBRIK: "İLK 50’DE 1 DEĞIL, ILK 20’DE 19 TÜRK SPORCU YETIŞTIRMEYI HEDEFLEYECEĞIZ"   14:48   BAHIS SORUŞTURMASı... TFF BAŞKANı HACıOSMAOĞLU: “OPERASYONLAR DERINLEŞTIKÇE BIR PANIK HAVASı ESMEYE BAŞLADı”   14:46   KENDISINE SISTEMATIK ŞIDDET UYGULAYAN KOCASıNı ÖLDÜRMEKTEN YARGıLANAN SERAP AVCı HAKKıNDA TAHLIYE KARARı VERILDI   14:44   AVRUPALı LIDERLERDEN UKRAYNA’YA KRITIK DESTEK: DONDURULMUŞ RUS VARLıKLARı IÇIN “TAZMINAT KREDISI” ATAĞı   14:39   CHP MYK, ÖZGÜR ÖZEL BAŞKANLıĞıNDA TOPLANDı   14:37   EKREM İMAMOĞLU: BIR TV KANALıNDAN, BIR CANLı YAYıNDAN KORKTULAR   12:48   MERSIN’DE KıBRıS GAZILERI KUYULUK TABIAT PARKı’NDA BULUŞTU: DAYANıŞMA VE VEFA PIKNIĞI   12:40   OSMAN KAVALA’DAN HUKUK VURGUSU: “YANLıŞ DELILLE DOĞRU SONUÇ OLAMAZ”   11:37   AYM’DEN KRITIK KARAR: SÖZLÜ SıNAV ONAYLANDı, EĞITIM YÖNETMELIĞI İPTAL EDILDI   11:15   TÜRKIYE’DE REKOR: FAIZ ZIRVEDE, BÜTÇE DIPTE!   10:48   TOROSLAR’DAN DÜNYA ARENASıNA: ÇIFTE MADALYA GURURU   10:31   “MERSIN’DE KADıNLAR ÜRETIYOR, ÇOCUKLAR GÜVENLE OYNUYOR”   18:30   “KAYSERI’DE DEMOKRASI ÇAĞRıSı: ÖZGÜR ÖZEL CUMHURIYET MEYDANı’NDA HALKLA BULUŞUYOR”   18:20   “MERSIN’DE VIZYONER ADıMLAR: MECLISTEN MARATON VE YıLBAŞı COŞKUSU”  
 
     
   

ÇYDD’den lise eğitim süresinin 2 yıla indirilmesi önerisine tepki


Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nden (ÇYDD), lise eğitim süresinin 4 yıldan 2 yıla indirilmesi önerine ilişkin olarak yapılan açıklamada, "Söz konusu önerinin temelinde, gençleri daha erken yaşta iş gücü piyasasına yönlendirme arayışı yatmaktadır. Bu bakış açısı, eğitimin asli işlevini istihdam yaratma aracına indirgerken, toplumsal eşitsizlikleri de derinleştirme riski taşımaktadır. Türkiye’de hâlihazırda 17-29 yaş arası gençlerin üçte biri ne eğitimde ne de istihdamdadır. Gençler sistemin kıyısında beklerken, onların önündeki tek engelin eğitim süresi olduğunu varsaymak, sorunun kökenine değil, yalnızca yüzeyine odaklanmaktır" denildi.

 

Tarih : 10 Temmuz 2025 Perşembe 15:50   Okunma : 776

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nden lise eğitim süresinin 4 yıldan 2 yıla indirilmesi önerisine ilişkin yapılan açıklamada, şunlar kaydedildi:

"Eğitim, bir toplumun kendine verdiği en samimi yanıttır. Gençlerine nasıl bir hayat düşlediğini, onları nasıl bir dünyaya hazırlamak istediğini en çıplak haliyle ortaya koyar. Son dönemde kamuoyuna sunulan 'liselerin iki yıla indirilmesi' önerisi ise, bu yanıtın giderek daha endişe verici bir hâl aldığını göstermektedir. Bu öneri ilk bakışta yalnızca teknik bir düzenleme gibi sunulsa da, ardında çok daha derin ve çok katmanlı bir paradigma değişikliği yatmaktadır. Lise eğitiminin süresinin yarıya indirilmesi, yalnızca pedagojik bir mesele değil, aynı zamanda toplumsal eşitlik, gençlik politikaları ve kamusal sorumluluk açısından ciddi soru işaretleri barındırmaktadır.

Her şeyden önce, lise dönemi genç bireylerin yalnızca akademik bilgi kazandığı değil, düşünsel derinlik, kimlik gelişimi ve sosyal farkındalık edindiği bir evredir. Bu dönemin yapay bir biçimde daraltılması, gençleri düşünmeden hızla bir rotaya sokmak, adeta şekillenmeden kalıba dökmeye çalışmaktır. Oysa eğitim, bir yarış değil, zamanla gelişen bir oluş sürecidir.

Türkiye'de ortalama eğitim süresi yalnızca 9 yıldır

Zorunlu eğitim süresi hâlâ 12 yıl olarak tanımlansa da, Türkiye'de ortalama eğitim süresi yalnızca 9 yıldır. Bu da zaten mevcut sistemin, özellikle dezavantajlı gruplar için yeterince erişilebilir ve sürdürülebilir olmadığını göstermektedir. Mevcut dört yıllık lise sisteminde dahi öğrenciler, müfredatın yoğunluğu ve sınav baskısı nedeniyle ciddi bir stres altındadır. Bu süre iki yıla indirildiğinde, halihazırda ağır olan müfredatın daha da sıkışması, öğrencilerin öğrenmeden çok ezbere yönelmesine, yüzeysel bilgiyle yetinmesine ve eğitimden soğumasına yol açabilir. Bu durum, eğitim kalitesini artırmak bir yana, genç bireyleri daha da hazırlıksız hale getirebilir.

Söz konusu önerinin temelinde, gençleri daha erken yaşta iş gücü piyasasına yönlendirme arayışı yatmaktadır. Bu bakış açısı, eğitimin asli işlevini istihdam yaratma aracına indirgerken, toplumsal eşitsizlikleri de derinleştirme riski taşımaktadır. Türkiye'de hâlihazırda 17-29 yaş arası gençlerin üçte biri ne eğitimde ne de istihdamdadır. Gençler sistemin kıyısında beklerken, onların önündeki tek engelin eğitim süresi olduğunu varsaymak, sorunun kökenine değil, yalnızca yüzeyine odaklanmaktır.

Yalnızca ayrıcalıklı kesimler için sürdürülebilir bir imtiyaza dönüşür

Üstelik bu tür yapısal değişikliklerin alelacele ve yeterli pilot uygulamalar yapılmadan gündeme getirilmesi, eğitimi bir laboratuvar deneyi gibi görme eğiliminin tehlikeli bir tezahürüdür. Eğitim politikaları, günübirlik çözümlerle değil; uzun vadeli, çok boyutlu ve toplumsal etkileri hesaplanmış stratejilerle şekillenmelidir. Daha da önemlisi, bu tür düzenlemeler özellikle sosyoekonomik olarak dezavantajlı kesimlerden gelen öğrencilerin eğitimden erken kopmasına yol açacaktır. Bu durum, eğitimde fırsat eşitliği ilkesini zedeleyerek, çocukları nitelikli eğitimden çok erken yaşta uzaklaştırıp, kayıt dışı emek piyasalarına yönlendirme riskini taşımaktadır. Böylece eğitim, bazıları için bir gelecek anahtarı olmaktan çıkar, yalnızca ayrıcalıklı kesimler için sürdürülebilir bir imtiyaza dönüşür.

Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin daha da derinleşmesine yol açabilir

Eğitim, yalnızca iş gücü piyasasının ihtiyaçlarına cevap veren bir üretim hattı değildir. Genç bireyleri yalnızca 'ara eleman' olarak konumlandırmak, onları birer potansiyel yurttaş olarak değil, birer kaynak olarak görmek anlamına gelir. Bu yaklaşım, eğitimi dar bir ekonomik rasyonaliteye hapsetmekte; insanın çok yönlü gelişim hakkını görmezden gelmektedir. Üstelik bu değişim yalnızca ekonomik değil, sosyokültürel sonuçlar da doğuracaktır. Eğitim süresinin kısalması, özellikle kız çocuklarının eğitimden erken yaşta kopmasına, çocuk yaşta evliliklerin artmasına ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin daha da derinleşmesine yol açabilir. Oysa eğitimin toplumsal işlevi, bu eşitsizlikleri azaltmak, bireylerin yaşam olanaklarını genişletmektir.

Eşitsizlik üretim mekanizmasına dönüşebilir

Sonuç olarak, liselerin iki yıla indirilmesi yönündeki öneri, yalnızca sürenin kısaltılması değil, eğitimin ruhunun ve toplumsal işlevinin yeniden tanımlanması anlamına gelmektedir. Bu tür kararlar, toplumu yalnızca bugünden değil, on yıllar sonrasından da etkileyecek bir kırılma yaratır. Ve unutulmamalıdır ki, eğitim sisteminde yapılacak her değişiklik, yalnızca sınıflarda değil, toplumun tüm dokusunda hissedilir. Eğitim politikaları, bilimsel veriye, pedagojik ilkelere ve toplumsal sorumluluk bilincine dayanmalıdır. Gençlerin geleceğini biçimlendirecek her karar, kapsayıcı bir toplumsal uzlaşıyla, özenli ve şeffaf süreçlerle alınmalıdır. Aksi halde eğitim, bir aydınlanma aracı olmaktan çıkıp, bir eşitsizlik üretim mekanizmasına dönüşebilir."

Paylaş :
Etiketler :  

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!

  GÜNCEL HABERLER

 
  FLAŞ HABER
   
 
  EN ÇOK OKUNANLAR
  • Bu Ay
  • Bu Hafta
  • Dün
  • Bugün
 
 


  SOSYAL MEDYA


  GAZETELER
 
 

 







mersinerji.com
ANKA Haber Ajansı
Abonesidir

 
 
ANASAYFA İLETİŞİM KÜNYE HABER ARŞİVİ GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinerji.com © Copyright 2017-2025 Tüm hakları saklıdır..! İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA