BU ÜLKENİN ADI KAÇAKİSTAN MI, NE…?

Bir çay ocağına giriyorsun, sana sorulan ilk soru şu:
“Kaçak mı, yerli mi?”

Bu soru artık bir istisna değil; düzenin ta kendisi.
Tekel büfesine gidiyorsun, içkinin markası değil, hangi ülkeden kaçak geldiği konuşuluyor.
Ruhsat yok.
Denetim yok.
Sorumluluk yok.
Ama satış serbest.

Sigara öyle.
İçki öyle.
İlaç, gıda, kimlik, hesap…
Her şey sahte, her şey kaçak.

Sosyal medyada dolaşırken bir uyarı çıkıyor karşına:
“Adıma sahte hesap açılmıştır.”
Ardından telefona bir mesaj düşüyor:
“Emniyet Genel Müdürlüğü’nden önemli uyarı…”
Sahte polis, sahte savcı, sahte numara…

Soruyorum:
Bu ülkede gerçek olan ne kaldı?
Sınırlar delik deşik.
Kim giriyor, kim çıkıyor belli değil.
Kendi ülkesinden kaçan, bizim ülkeye kaçak giriyor;
Devlet seyrediyor, bedeli vatandaşa ödetiliyor.

Bu sadece bir göç meselesi değil.
Bu bir yönetim, denetim ve hukuk meselesi.

Kaçak ürün satılıyor, göz yumuluyor.
Sahte kimlikler dolaşıyor, “uyarı mesajı” atılıyor.
Devlet önlem almak yerine vatandaşı temkinli olmaya çağırıyor.
Yani açıkça diyor ki:
“Başının çaresine bak.”

Bakın, bu çok ağır bir tablo.
Devlet, vatandaşı korumuyor; sadece uyarıyor.
Sorumluluğu üzerinden atıyor.

Vergisini veren, kurallara uyan vatandaş eziliyor.
Kaçak giren barınıyor,
Kaçak satan kazanıyor.

Bu bir tesadüf değil.
Bu bir kriz de değil.
Bu düpedüz yönetimsizliktir.

Kaçak ekonomi büyüyor çünkü denetim yok.
Sahtecilik yayılıyor çünkü cezası yok.
Güvensizlik artıyor çünkü adalet yok.

Devletin güçlü olduğu yerde kaçak olmaz.
Hukukun işlediği yerde sahtecilik barınamaz.

Ama burada kaçak düzen olmuş,
Dürüstlük istisna hâline gelmiş.

O yüzden tekrar soruyorum:
Bu ülkenin adı gerçekten Türkiye mi,
Yoksa fiilen Kaçakistan mı?

Ben korkuyla yaşayan bir toplum olmak istemiyorum.
Her alışverişte “acaba sahte mi?” diye düşünen,
Her telefonda “dolandırıcı mı?” diye irkilen bir ülke istemiyorum.

Ben;
Devletin görevini yaptığı,
Hukukun laf değil gerçek olduğu,
Kaçağın değil emeğin kazandığı bir memleket istiyorum.

Bu bir talep değil.
Bu bir hak.