İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayının Cengiz Topel Yıldırım olduğunu açıkladı. Akşener, “Kazanmak üzere, bugünden itibaren yola çıkıyor” dedi. Yıldırım ise “Siyasetçilere ve yöneticilere sorumluluk yükleyen yalnızca tarih ve geçmiş değil, aynı zamanda içinde bulunulan dönem ve dönemin şartlarıdır. Modern dünyanın imkân ve şartlarına baktığımızda Ankara`nın ve Ankaralının sinesine düşen kocaman bir hayal kırıklığıdır. Ankara hak ettiği yerde değildir… Ankara`ya memat gelmemiş, fakat hayat Ankara`dan gitmiştir” dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, bugün parti genel merkezinde; partinin Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayının Cengiz Topel Yıldırım olduğunu açıkladı. Akşener, şunları söyledi:

“Ben çok konuşmayacağım. Bugün, çok değerli arkadaşım, kardeşim; ismi ile müsemma Cengiz Topel Yıldırım kardeşimiz. Kendisine; İYİ Parti adına Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı ve inşallah belediye başkanlığını teklif ettiğimde; arkadaşlarımla istişare edip bu teklifi götürdüğümde hiç sektirmeden ‘tabii ki, Ankara`ya hizmet etmek benim için bir görevdir, bir şereftir` dedi. Ve kazanmak üzere bugünden itibaren yola çıkıyor. Aramıza hoş geldiniz. Ankara`yı, Cumhuriyet`imizin baş şehrini inşallah İYİ Parti`nin kazandığı ve iyi belediyeciliğin uygulandığı, sonra da 2028`de iktidar olmamızda, İYİ Parti`nin iktidar olmasında ve ‘Cumhurbaşkanı adayı şudur` dediğimizde onun seçildiği bir vasatın, bir sistemin ve bir iddianın oluşmasında başrolde olacağınıza duyduğum güvenle, inançla sizi buraya davet ediyorum.”

Akşener, Cengiz Topel Yıldırım`ı kürsüye davet etti, Yıldırım`a İYİ Parti rozeti taktı. Yıldırım, daha sonra şunları söyledi:

“Öncelikle Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener`e ve İYİ Parti`nin yetkili kurullarına; şahsıma duydukları güvenden ve gösterdikleri teveccühten ötürü çok teşekkür ederim. Sözlerime ülkemizin yetiştirdiği en önemli değerlerden olan Uğur Mumcu ve Gaffar Okkan`ı rahmetle anarak başlamak isterim. Bugün 24 Ocak, bugün ikisinin de vefat yıldönümü. Allah kabirlerini nurla doldursun.

Cumhuriyet`in 100. Yılında, Ankara`mızın, büyükşehir belediye başkan adaylığına layık görülmek, benim için hem tarifsiz onur hem büyük bir mesuliyettir. Zira Ankara; Gazi Mustafa Kemal Atatürk`ün önderliğinde milletimizle beraber yürütülen istiklal mücadelemizin karargahıdır. Kurtuluş yolunda en hayatı kararların alındığı bu karargâhtan Türk milletinin özgürlük ve bağımsızlığı bütün dünyaya haykırılmıştır. Anadolu`daki birçok uygarlığın uğrak ve kavşak noktası olan Ankara, Kurtuluş Savaşı`nda da üstlendiği bu rolle, milli merkez konumuna gelmiştir. Kısacası Ankara; tarihtir, Anadolu medeniyetlerinin bizzat kendisidir. Ankara milli mücadeledir, Türk modernleşmesidir. Böyle bir kentin yönetimine talip olmak, her şeyden önce yüksek bir sorumluluk bilinci ve vizyon gerektirir.

Ancak unutmamalıyız ki, siyasetçilere ve yöneticilere sorumluluk yükleyen yalnızca tarih ve geçmiş değil, aynı zamanda içinde bulunulan dönem ve dönemin şartlarıdır. Modern dünyanın imkân ve şartlarına baktığımızda Ankara`nın ve Ankaralının sinesine düşen kocaman bir hayal kırıklığıdır. Ankara hak ettiği yerde değildir. Adına, şanına, rütbesine ve mazisine yakışan bir konumdan fersah fersah uzaktır. Tam bir asırdır ülkemize başkentlik yapan Ankara, mevcut potansiyelini bir türlü harekete geçirememiştir. Örnek kentleşmesiyle, yüksek teknolojiye dayanan sanayisi ile turizm çeşitliliğiyle, gelişmiş metro hatlarıyla, birbirine entegre ulaşım ağlarıyla, istihdam olanakları ile anılması gereken Ankara, ne yazık ki durağanlığın kenti olmuştur.

Ankara`ya memat gelmemiş, fakat hayat Ankara`dan gitmiştir. Son 30 yıla baktığımızda Ankara`mız ziyandadır. Yaklaşık 25 sene uçuk projelerle enerjisini, kaynaklarını tüketen Ankara, son 5 yılda ayağa kalkacağına, tembellik ve ihmalkarlığın pençesine düşürülmüştür. Ankara her fanteziyi proje, her projeyi fantezi olarak gören bir atalet arasına sıkışmıştır.

Bu iki çarpık zihniyet, malulen emekli bir başkente çevirmiştir. Birincisi hoyratlığın temsilcisidir ve Ankara`yı tarumar etmiştir. İkincisi ise hımbıllığın tezahürüdür ve iş yapmaktan kaçıp Ankara`yı imar edememiştir. İşte bizim yerel yönetim anlayışımız bu ifrat ve tefritin tam ortasındaki makul istikameti temsil etmektedir. Biz, hızla gelişen dünyaya ayak uyduramayan bu vizyonsuz ve vasatın altındaki belediyeciliğe karşı bambaşka bir belediyecilik vadediyoruz.

Biz, ‘al birini vur ötekine` dedirtmeyen bir yönetim anlayışını temsil ediyoruz. Umuyorum ki hemşerilerimizin destekleri ile 1 Nisan sabahında kolları sıvayıp bambaşka bir Ankara için ya bismillah diyeceğiz. Diğer aday arkadaşlarımıza başarılar diliyorum. İyi olan kazansın diyorum. Ankara vizyonumuzu ve şehrimize dair plan, program ve projelerimizin detaylarını yapacağımız geni kapsamlı bir lansmanla yakında hemşehrilerimizle paylaşacağız.”