(İSTANBUL) - Hayatını kaybeden TBMM Başkanvekili ve DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder için cenaze töreni düzenleniyor. Atatürk Kültür Merkezi`nde (AKM) düzenlenen törende konuşan Önder`in kızı Ceren Önder Kandemir, babasına yazdığı mektubu okudu. Ceren Önder Kandemir mektubunda babasına seslendi ve ``Barışı görmek istiyordun. Çocukların yetim kalması kalbini parçalıyordu. Sütten de ağzın hiç yanmıyordu. Bir tür barış mıydı bilmiyorum ama hastane koridorundaki sınıfsız, bayraksız, umutlu kalabalıkta barışa benzer bir şey gördüm ben. Gözün arkada, aklın bizde kalmasın`` dedi.
Hayatını kaybeden TBMM Başkanvekili ve DEM Parti İstanbul Milletvekil Sırrı Süreyya Önder için Taksim`de Atatür Kültür Merkezi`nde (AKM) düzenlene töreninde başladı. Törene, DEM Parti Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, Sırrı Süreyya`nın annesi Zeliha Önder, kızı Ceren Önder Kandemir, kardeşi Ali Önder, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, İstanbul Valisi Davut Gül, AK Parti Genel Başkanvekili Efkan Ala, TBMM Başkanvekili ve MHP İstanbul Milletvekili Celal Adan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, TİP Genel Başkanı Erkan Baş, CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, CHP ve DEM Parti milletvekilleri, Selahattin Demirtaş`ın eşi Başak Demirtaş, İmralı Heyeti`nde yer alan Pervin Buldan, Ahmet Türk, oyuncular Demet Akbağ, Levent Kazak, yönetmen Berkun Oya, siyasi partiler ve derneklerden yöneticileri STK`lar, meslek odaları katıldı.
Törende ilk olarak Sırrı Süreyya Önder`in kızı Ceren Önder Kandemir konuştu. “Çok teşekkür ederim gelen herkese. Ben ne zaman bir şey yazsam babamı arayıp telefonda sesli okurdum. Onunla biz tek bir kişi gibiydik çünkü sanki kendime okur gibi okurdum. Ona okurken hatalarımı görürdüm. Ona geçen hafta bir mektup yazdım onu size okumak istiyorum. Şimdi ona sesli okuyorum, beni duyduğunu biliyorum baba” diyerek sözlerine başlayan Kandemir, babasına yazdığı mektubu okudu.
"Bir tek kendinle ilgilenmeyişine kızmak istiyorum, yapamıyorum"
Kandemir`in okuduğu mektup şöyle:
"Baba hayatın bütün rengi gitti. Benim bildiğim hayat bitti. Yeni bir hayat başlıyor şimdi. Ürkütücü bilinmezliklerle dolu. Daha önce hiç duymadığım birşeyi senden duyma ihtimalimin kaybolduğu, mavarasız. Kendimi bildim bileli seni kaybetmekten korktum. Bu benim tek kabusum, zaafım, burnumdaki sızı, yutağımdaki yumdur, karın ağrımdı. Öyle iyi, öyle benzersizdin ki bu adam bana sadece ölerek acı çektirebilir derdim. Gece gece çaldığın kemanın, cümbüşün, udun ses, bir çırpıda ezberde okuduğun şiirler, günde beş kere ve her birinde sanki yeni buluşmuşuz gibi heyecanla çıktığımız kahveler. Evlere sığamayışın, kimseye kıyamaman, iyiliğe üşenmeyen, kimseye gücenmemen, kalp kırmaktan bile daha çok korkman birinin onurunu kırmaktan… Baba kalbim kırık diye arardım. Baba grip oldum, öksürüğüm geçmiyor, kedim öldü, aşık oldum, baba uyku tutmadı… Ben babalığına çok doydum şimdiye kadar verdiğin tek bana değil oğluma ve onun çocuğuna bile yeter. Bir babaya ihtiyacım kalmayıncaya kadar doyurdun beni ama dostluğuna doyamadım. O dostluğa doyulur mu? Şimdi öfkelenmek istiyorum. İki hafta sonra barış protokolü imzalanacak sonra rahatız, ameliyatta olacağım. İki haftada ne olacak demene kızmak istiyorum. Açlık grevlerine, cezaevlerine, işkencelere… Bir tek kendinle ilgilenmeyişine kızmak istiyorum, yapamıyorum. Bana Kandıra Cezaevi`nden gönderdiğin bir mektup yüzünden kızamıyorum.
"Yetimlikle geçen ömründe sen öfkeni nereye sakladın ben hiç görmedim"
`Gidecek yolu olmayan, bir amacı olmayan ama hep yanında olmayan bir babayı sen istemezdin` demiştin. Şimdi gitmek zorunda olmamanı istemez miydim. Sana öfke duyanlar için `yoksulluğun ve yoksunluğun öfkesi bu sakın içinde nefret biriktirme` diyordun. Doğduğundan beri yoksulluk, yoksunluk ve yetimlikle geçen ömründe sen öfkeni nereye sakladın ben hiç görmedim. Herhalde kalbine. Bir tek mülk edinmeden, ikinci bir kaza almadan, kimseden bir şey istemeden borçsuz ve harçsız, boğazını değil onurunu besleyerek yaşadığın bu dünyadan gidiyorsun baba. Giderken neşemin birazını Can ve Yasinê bırakarak ama rengin tamamını alarak, sana doyuncana kadar sevgi verebildim. Her gün söyledim sevdiğimi, doyuncana öptüm kokladım. Şimdi tüm renklerim de senin olsun. Gerçi sen oradada dostlarını bulursun.
"Artık dinlen turna kuşum biz iyi olacağız"
Artık dinlen turna kuşum biz iyi olacağız. Çocuklara hep seni anlatacağız. Şakaların ağzımızda eğreti dursa bile taklit etmeye çalışacağız. İçimde tam tarif edemediğim bir huzur var şimdi. Artık mücadele etmek zorunda olmamanın verdiği huzuru. Seni ayakta son gördüğümüz gün bize bir poşet portakal ve bir kutu yumurta vermiştin. Can için daima bir tane mandalin ve bir cebinde fıstık ezmesi taşımanı. Teneke kutulardaki ballara ve dinlenme tesislerine olan özel ilgini hiç unutmayacağım. Seni ayakta gördüğümüz son gün arabaya binmeden önce bize söylediğin son cümle kulağımı tırmalıyor şimdi. ‘Cano`nun düğünün görmeden gitmeyeceğim` demiştin. Tutmadığın sözün yoktu. Gittin mi? Barışı görmek istiyordun. Çocukların yetim kalması kalbini parçalıyordu. Sütten de ağzın hiç yanmıyordu. Bir tür barış mıydı bilmiyorum ama hastane koridorundaki sınıfsız, bayraksız, umutlu kalabalıkta barışa benzer birşey gördüm ben. Gözün arkada, aklın bizde kalmasın. Bana güzel sesinle okuduğun dizelerle…
"Seninle gurur duyuyorum baba"
‘Biliyorum yağmur yağmaz yukarı doğru yeniden. Biliyorum yağmur yağmaz yukarı doğru yeniden. Acımaz olur, silinir gider izi bıçağın. Ama hiçbir rüzgar doldururamaz boş kalan yerini, bir yaşamdan ötekine birlikte uçan turnaların yerini gökyüzünde.` Seninle gurur duyuyorum."
Kardeşi Ali Önder: "Bir muradı vardı o da barış"
Törende, Sırrı Süreyya Önder`in kızı Ceren Önder Kandemir`den sonra kardeşi Ali Önder de bir konuşma yaptı. Önder, şöyle konuştu:
"Değerli dostlar, abimin deyişiyle merhaba yoldaşlar, 2011 yılında gazete, radyo, televizyon ve Sinemayla yoğun bir şekilde meşgulken bir gün bir süpriz yaparak, siyasete girebileceğini bize söyledi. Ben şaşırmıştım. Nedenini sordum ki benim o 59 yıllık abimdir. Ruhunu, iliğini, kemiğini, samimiyetini, ciddiyetini herkesten çok iyi bilirim. Şunu yapmak istiyorum de: ‘Bu ülkede bu kanın, bu acının durması gerekiyor. Hiçbir malım mülküm yok, Ceren`e yaşanılabilir bir ülke bırakmak istiyorum. 2Siyasete giriş gerekçesi bu oldu. Malı ve mülkü yok ama arkada dağlar gibi sizleri bize bıraktı.
Bir muradı vardı o da barış. Gözünde kalacağını düşünmüyorum, sizleri gördükten sonra bunun bir şekilde vücut bulacağına, hayata geçeceğine inancım sonsuz. Son olarak bir şey söylemek istiyorum. Kendisi şu an burada olsaydı. Size şöyle bir veda ederdi: ‘Sevene de sövene de selam olsun derdi.`”
Törene Silivri Cezaevi`nde tutuklu bulunan CHP`nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli`nin ve bazı belediye başkanlarının ve sendikaların arasında bulunduğu pek çok isim ve kurum da çelenk gönderdi.
(Sürecek)