İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na yönelik 19 Mart'taki operasyon sonrası Ankara, İstanbul ve Kayseri’de başlayan protestolara katılan üniversite öğrencilerine disiplin soruşturmaları açılmaya devam ediyor. ANKA Haber Ajansı'nın derlediği bilgilere göre Hacettepe, Ankara, Yıldız Teknik, Marmara, Anadolu ve Erciyes üniversitelerinde öğrencilere, "halay çekmek", "helva kavurmak", "afiş asmak", "çocuk işçiliğine hayır demek" gibi gerekçelerle disiplin soruşturmaları açıldı.
19 Mart'ta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na yönelik gerçekleştirilen operasyonun ardından Ankara, İstanbul ve Kayseri’de başlayan protestolara kampüslerinden destek vermek isteyen bazı üniversite öğrencileri, bu eylemlere katıldıkları gerekçesiyle onlarca disiplin soruşturmasıyla karşı karşıya kaldı.
Hacettepe, Yıldız Teknik, Anadolu, Erciyes, Marmara ve Ankara Üniversiteleri'nden öğrenciler, haklarında başlatılan soruşturmaların delilsiz ve keyfi olduğunu ileri sürerek, ANKA Haber Ajansı’na soruşturmalar için öne sürülen gerekçeleri anlattı.
Üniversitelerde açılan soruşturmaların gerekçeleri
Hacettepe Üniversitesi’nde öğrencilere açılan soruşturmaların gerekçeleri arasında 19 Mart süreciyle başlayan üniversitedeki eylemlere ve boykotlara katılmaları, 28 Nisan’da Hukuk Fakültesi’nde "Aile Yılı" kapsamında düzenlenmesi planlanan “Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Sempozyumu”na, “Aile değil, mücadele yılı” diyerek eylem yapmaları, sprey boya ile yere “Boykot” yazmaları, tutuklu öğrencilerden gelen mektupları okumaları yer aldı. Ayrıca 26 Mart’ta gazeteciler İrfan Değirmenci ve Birkan Bulut’un kampüse gelerek söyleşi düzenlemesi de soruşturma konularından biri olarak kayıtlara geçti.
Yıldız Teknik Üniversitesi’nde 19 Mart’taki protestolara katıldıkları gerekçesiyle 20 öğrenciye üç ay sonra disiplin soruşturması açıldı. Öğrenciler, soruşturmaların zamanaşımı süresi dolmasına rağmen başlatıldığını ve ifade özgürlüklerinin hedef alındığını belirtti. Hakkında “afiş asmak” iddiasıyla soruşturma açılan bir öğrenci, sadece pankartın fotoğrafını çektiğini söyleyerek süreci, “demokratik hakların kriminalize edilmesi” olarak değerlendirdi.
Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi 3. sınıf öğrencisi İbrahim Demiryürek hakkında, mart ve nisan aylarında katıldığı eylemler gerekçesiyle üniversite yönetimi tarafından 4 ayrı disiplin soruşturması açıldı. Demiryürek’e yöneltilen suçlamalar arasında "toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılmak", "polise direnmek", "üniversitenin huzurunu bozmak" ve "Cumhurbaşkanına hakaret" yer aldı. Demiryürek, 20 Mart’ta polis müdahalesi sonucu yaralandığını, 21 Mart’ta rektörlük önünde çevik kuvvetin müdahalesine maruz kaldıklarını ve 22 Nisan’daki dayanışma eyleminin de polis şiddetiyle sona erdiğini belirtti. Soruşturmaları “yıldırma politikası” olarak değerlendiren Demiryürek, mücadeleye devam edeceklerini söyledi.
Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü 3. sınıf öğrencisi Sarp Türkmen’e, kampüste düzenlenen basın açıklamalarına katıldığı ve “çocuk işçiliğine hayır” dediği gerekçesiyle rektörlük tarafından üç ayrı disiplin soruşturması açıldı. Türkmen, anayasal hakkını kullandığını belirterek, "Bu ülkede 'çocuk işçiliğine hayır' demek suç mu?" diyerek soruşturmalara tepki gösterdi. Yapılan eylemlerin Anayasa’nın 34. maddesi kapsamında olduğunu hatırlatan Türkmen, soruşturmaları hukuksuz ve üniversite gençliğine yönelik baskı politikalarının bir parçası olarak gördüğünü belirtti.
Gezi eylemlerinin 12'nci yıl dönümünde Ali İsmail Korkmaz pankartı asan Marmara Üniversitesi öğrencisi Efe Kaymakçı ve arkadaşları hakkında, üniversite yönetimi tarafından "izinsiz pankart asmak" gerekçesiyle disiplin soruşturması başlatıldı.
Kampüs dışında eyleme katıldılar diye de soruşturma açıldı
Öte yandan rektörlük kampüs dışında Konur Sokak’ta 25 Nisan’da “Gençlik ayakta geleceği için yürüyor” sloganıyla Adalet Bakanlığı’na yapılmak istenen yürüyüşe katıldıkları için bazı Hacettepeli öğrencilere soruşturma açtı. Öğrenciler, soruşturmaların keyfi olduğunu savunarak sürecin anayasal hakların kullanımını engellemeye yönelik bir sindirme çabası olduğunu ifade etti. Öğrencilerin yaptıkları eylemlerde “halay çekmeleri, helva kavurmaları, müzik eşliğinde dans etmeleri ve LGBTİ bayrağı açmaları” soruşturmalara konu oldu.
Ayrıca bazı öğrenciler hakkında eylemlere katılmadıkları halde soruşturma açıldığı öne sürüldü. Öğrenciler, soruşturmaların içeriğinin niteliğini ve Kurban Bayramı’nın hemen sonrasında final döneminde açılmasını eleştirdi.
Erciyes Üniversitesi Rektörlüğü de 22 Mart’ta Kayseri Cumhuriyet Meydanı’ndaki eyleme katılan 10 öğrenciye soruşturma başlattı.
İki gün içinde 4 farklı soruşturma açılan da var, tek soruşturmada 4 farklı suçlamayla ifadeye çağırılan da
Hakkında rektörlük tarafından soruşturma açılan Hacettepe Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi öğrencisi Onur Gazi Barut, şöyle konuştu:
"19 Mart süreciyle üniversitelerde başlayan eylemler ve boykotlarda Hacettepe Üniversitesi’nde de bu eylemler yapıldı. Ülkemizde yaşanan hak gasplarına ve hukuksuzluğa karşı üniversite gençliği olarak en doğal yurttaşlık haklarımızla kendi kampüslerimizde ve meydanlarda rahatsızlık duyduğumuz; biz gençleri her geçen gün yalnızlığa ve geleceksizliğe iten iktidarın politikalarına karşı sözümüzü söylemeye çalıştık. Geldiğimiz durumda ise; YÖK tarafından üniversite yönetimlerine gönderilen soruşturma ve cezalandırma emirleri, Hacettepe Üniversitesi tarafından ivedilikle uygulanıyor. Deliller olmadan, birçok öğrencinin örneğin, eylemde maskeli kişilerin bir yerlere sprey boyayla yazılar yazması, eylemde LGBT bayrağının açılması, fakültenin otomatik kapısının bozulması vs. gibi anlamsız ve komik suçlamalarla soruşturmalar açılıyor. İki gün içinde 4 farklı soruşturma yiyen arkadaşlarımız olduğu gibi benim gibi tek soruşturma dosyasında 4 farklı suçlamayla ifadeye çağrılan arkadaşlarımız da var. Sayı konusunda netlik olmasa bile eylemlere katılan, eylem alanında sadece video veya fotoğraf çeken hatta olmadığı yerlerde olduğu iddia edilerek soruşturma açılan arkadaşlarımız var. Fakat, biz biliyoruz ki bu soruşturmalar ancak bizi korkutmak ve sindirmek için açılmış ve hiçbir geçerliliği olmayan olamayacak soruşturmalar. Bizler, sıra arkadaşlarımızla bir araya geleceğiz ve dayanışma göstermeye devam edeceğiz. Geleceksizliğe sıkışıp kalmak istemiyoruz, buradan çıkış arıyoruz. Bu çıkışı da sıra arkadaşlarımızla örebileceğimiz kanaatindeyiz."
“İki günde hakkımda 4 adet zarf aldım ve toplam 8 maddelik suçlamayla karşı karşıyayım”
Hakkında soruşturma açılan bir diğer öğrenci Hacettepe Fen Fakültesi öğrencisi Ecrin Özdil şunları söyledi:
"19 Mart'ta seçme ve seçilme hakkının ve halk iradesinin gasp edilmesinin üzerine ülke genelinde başlayan hareketlilik Hacettepe Üniversitesi'ne de yansıdı. Üniversitemizde ders boykotları örüldü, binlerce öğrencinin yürüdüğü eylemler gerçekleşti. Eylemsellik azalmaya başladığında, vize haftalarının gelmesiyle sönümlenen hareketlilik sonucunda hakkımızda açılan disiplin soruşturmalarıyla karşılaştık. Mart ayından itibaren yaşanan çoğu eylem, basın açıklaması ve yürüyüşle ilgili açılan soruşturmalarda 'helva kavurmak, halay çekmek, dans etmek' gibi anlamsız ve komik suçlamalar bulunurken bazı arkadaşlarımız da katılmadıkları eylemler hakkında soruşturmalarla karşılaştı. İlk olarak rektörlükten açılan bu soruşturmalar izinsiz gösteri yapma suçlamasıyla onlarca öğrenciye açıldı. Sonrasında ise hiç durmadan soruşturmalar devam etti. Yalnızca rektörlükten de değil, bölümler, dekanlıklar da ayrı ayrı soruşturma başlattılar. Arkadaşlarımız bazı soruşturmacı öğretim görevlilerinin davranışlarını kaba bulduklarını, üstten baktıklarını söyleyerek rahatsızlıklarını dile getirdi.
Okuldaki eylemler başladıktan yaklaşık 3 ay sonra bana da bu hafta soruşturma açıldı. Derslerin bitmesi ve final haftasında olduğumuzu göz önünde bulundurarak açılan soruşturmalar daha sık hale geldi ve soruşturma sayfaları çoğaldı. Dün ve bugün olmak üzere yalnızca 2 günde hakkımda 4 adet zarf aldım ve toplam 8 maddelik suçlamayla karşı karşıyayım. Yurttaşlık haklarını savundukları ve anayasal haklarını kullandıkları için hukuksuzca tutuklanan sıra arkadaşlarımız için ördüğümüz eylemde, tutuklu sıra arkadaşımın mektubunu okumam da suçlamalar arasında bulunuyor. Soruşturmaların içeriğinin niteliksiz olması, suçlamaların detaylıca incelenmeden topluca uygulanması soruşturmaların gözdağı verilip öğrencileri mücadeleden uzaklaştırmak için verildiğini gösterdiğini düşünüyorum."
Olayların üzerinden 3 ay geçtikten sonra 20 Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencisine soruşturma açıldı
Yıldız Teknik Üniversitesi’nde, 19 Mart’taki protestoların üzerinden üç ay geçtikten sonra 20 öğrenci hakkında rektörlük tarafından disiplin soruşturması başlatıldı. Soruşturma açılan öğrencilerden biri, sürece ilişkin şunları söyledi:
“Ben Yıldız Teknik Üniversitesi'nde tutuklanan ve hakkında soruşturma açılan öğrencilerden biriyim. Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliği’nin 12. maddesine göre ‘Disiplin cezasını gerektiren fiil veya halin işlendiği tarihten itibaren veya fiilin öğrenilmesinden itibaren 1 ay içinde disiplin soruşturmasına başlanmadığı takdirde, disiplin cezası verme yetkisi zamanaşımına uğrar. Oysa olayların üzerinden neredeyse 3 ay geçmesine rağmen 20 Yıldız Teknik Üniversitesi öğrencisine soruşturma açıldı. Açılan soruşturmalar, üniversite öğrencilerinin ifade özgürlüğüne ve anayasal haklarına yönelik bir baskı aracı olarak kullanılıyor. 19 Mart’ta gerçekleşen eylemde herhangi bir suç işlemedim; yalnızca güvenlik tarafından engellenen bir pankartın fotoğrafını çektim. Buna rağmen hakkımda ‘afiş asmak’ iddiasıyla soruşturma başlatıldı. Bu, suç değil; en temel demokratik hakkımız olan protesto hakkının kriminalize edilmesidir.”
“Bu gerekçelendirmeleri tek tek çürütebiliriz”
Anadolu Üniversitesi’nde okuyan ve hakkında rektörlük tarafından 4 soruşturma açılan Hukuk Fakültesi 3. Sınıf öğrencisi İbrahim Demiryürek, hakkında açılan soruşturmalarla ilgili şunları söyledi:
“Anadolu Üniversitesi tarafından 19 Mart sonrası gerçekleştirilen eylemlerden ötürü hakkımda 4 soruşturma açıldı. Açılan soruşturmalar 20 Mart'ta polis işkencesi sonucu başımın yarıldığı ve ambulansla hastaneye götürüldüğüm, 21 Mart’ta binlerce genç ve Eskişehirli ile CHP mitingini terk edip Anadolu Üniversitesine yürüdüğümüz ve rektörlük önünde 2 toma ve yüzlerce çevik kuvvetin saldırısına uğradığımız ve 22 Nisan'da tutuklu arkadaşlarımızla dayanışmak için gerçekleştirdiğimiz yine toma ve çevik kuvvet saldırısıyla son bulan eylemlere dair. Soruşturmaların gerekçeleri de şöyle: Anayasal hakkımız olan toplantı gösteri yürüyüş hakkımızı kullanmak ve işkence ile gözaltına alınmak, işkenceye karşı çıkmak yani görevi yaptırmamak için direnmek, üniversitenin huzurunu bozmak, bilimsel çalışmaları engellemek ve rektörlüğü işgal etme girişiminde bulunmak, cumhurbaşkanına hakaret. Bu gerekçelendirmeleri tek tek çürütebiliriz. Biz gençler bu yıldırma politikalarının cüretimizden, haklılığımızdan, meşruluğumuzdan bir şey kaybettirmediğinin bilinciyle bir sonraki 19 Mart'a daha hazırlıklı olmanın yollarını arayacağız. Soruşturmalara karşı da cevabımızı en gür sesle yeniden kolkola girerek vereceğiz.”
Erciyes Üniversitesi Gazetecilik bölümü öğrencisi Sultan Kılıç, 22 Mart'ta Kayseri Cumhuriyet Meydanı’nda Ekrem İmamoğlu’na destek eylemine katıldığı gerekçesiyle rektörlüğün 10 öğrenci hakkında soruşturma başlattığını belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Bize açılan Kayseri’deki soruşturmalarda bir şey çıkmayacağını biliyoruz. Erciyes Üniversitesi Rektörlüğünün de bize karşı suçladıkları maddelerin aslında hukuki bir gerekçesi ve dayanağı da yok. Bu hukuksuz soruşturmaların biteceği günler elbette yakın. Biz buna İnanıyoruz ve bunun için mücadele veriyoruz. Bütün sıra arkadaşlarımızda bilsinler ki biz asla yalnız yürümeyeceğiz.”
“Çocuk işçiliğine hayır” demek soruşturma konusu oldu
Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü 3. Sınıf öğrencisi Sarp Türkmen, 19 Mart ve sonrasında gelişen süreçte üniversitelerdeki basın açıklamalarına katıldığı için ve “çocuk işçiliğine hayır” dediği için hakkında rektörlük tarafından soruşturma başlatıldı. Türkmen hakkında açılan soruşturmalarla ilgili şöyle yanıt verdi:
“19 Mart ve sonrası gelişen süreçte üniversite yerleşkesi içerisinde gerçekleştirilen basın açıklamalarına katıldığımız gerekçesiyle ben ve birçok arkadaşıma disiplin soruşturmaları açıldı, bu soruşturmalar kapsamında savunmalarımız istendi. Bu süreçte katılmış olduğum basın açıklamaları sebebiyle tarafıma 3 ayrı disiplin soruşturması açıldığını öğrendim. Katılmış olduğum için hakkımda soruşturma açılan tüm basın açıklamaları Anayasanın 34'üncü maddesi kapsamındadır. Bahse konu basın açıklamalarına katılmak Anayasanın ilgili maddeleri hükmettiği üzere suç teşkil etmemektedir. En temel demokratik hak taleplerini dile getirmek amacıyla basın açıklaması düzenleyen üniversite öğrencilerini disiplin soruşturmalarının tarafı yapmak iktidarın üniversite gençliği üzerindeki baskı politikalarının tezahürüdür. Tarafımıza gönderilen savunmaya çağrı yazılarında işlemiş olduğumuz iddia edilen fiiller arasında 'basın açıklamasına katılmaktan' öte bir suç yazmamaktadır. 'Çocuk işçiliğine hayır' şiarıyla düzenlenen basın açıklamasına katıldığım gerekçesiyle savunmam isteniyor. Bu ülkede ‘çocuk işçiliğine hayır’ demek suç mudur? Üniversitelerin asli özneleri olan üniversite öğrencilerine hukuksuzca açılan bu disiplin soruşturmaları yükseköğrenim gençliğinin özerk demokratik üniversite mücadelesini engellemeye yöneliktir. Anayasal haklarını kullanan üniversite öğrencilerinin soruşturmalara konu edilerek savunma istenmesi hukuk dışı olduğu gibi açılan soruşturmalar anayasal hakları için mücadele eden üniversite gençliğinin nezdinde yok hükmündedir."
Gezi'nin 12'nci yıldönümünde Ali İsmail Korkmaz pankartı astığı için Marmara Üniversitesi öğrencisi Efe Kaymakçı hakkında da okul yönetimi tarafından soruşturma başlatıldı. Kaymakçı açılan soruşturmalarla ilgili şunları kaydetti: