Türkiye İşçi Partisi'ndne (TİP), ülke genelinde çıkan orman yangınlarına ilişkin yayımlanan durum tespiti raporunda, "Yalnızca özelleştirmeler yoluyla kamusal hizmetleri tasfiye ederek değil, maden yasası gibi ormanları, zeytinlikleri, meraları şirketlerin talanına açan uygulamalarla da varlıklarımız savunmasız bırakılmaktadır. Bir yandan 'yeşil vatan' deyip diğer yandan yurdumuzun yeşilini yok edecek adımlar atılamaz" denildi.
TİP'in orman yangınlarına ilişkin yayımladığı raporunda teknik, altyapısal eksiklikler, müdahalede yetersizlikler tespit edilerek çözüm için alınması gereken önlemler, değiştirilmesi gereken süreçler aktarıldı. TİP'in yayımladığı tespit raporunda şunlar yer aldı:
"Orman Genel Müdürlüğü (OGM) resmi verilerine göre Türkiye’de 1997-2023 yılları arasında çıkan orman yangınlarının yüzde 88,66’sı doğal olmayan nedenlerle meydana gelmiştir. Özellikle ihmaller ve altyapı kaynaklı kazalar nedeniyle çıkan yangınlar, toplam yangınların yarıdan fazlasını oluşturmaktadır. Bu veriler, Türkiye’nin orman kayıplarının büyük ölçüde önlenebilir nedenlere dayandığını göstermektedir.
"Yangın sayısı oransal olarak fazla artmamış olsa da, yanan alan miktarı artmış"
Son yıllarda yangın sayısı oransal olarak çok fazla artmamış olsa da, yanan alan miktarının ciddi oranlarda artmış olması, yangınlara erken müdahaledeki yetersizlikleri işaret etmektedir. Bu tür büyük yangınlar insan ve canlı hayatı ile yerleşim yerleri üzerinde doğrudan yıkıcı etkiler yarattığı gibi bütçeyi de olumsuz etkilemektedir. Orman Genel Müdürlüğü’ne ayrılan kamu bütçesinin çoğu önleme faaliyetlerine değil yangın söndürme faaliyetlerine harcanmaktadır."
"Yunanistan’ın en az 49 yangın söndürme uçağı var, Türkiye’nin sadece 27 adet"
Raporda, müdahale sistemindeki sorunlara ilişkin Türk Hava Kurumu'nun elindeki uçakların atıl kalmasına ve yangın söndürme uçağı sayısındaki yetersizliğe ilişkin olarak şunlar kaydedildi:
"Tarım ve Orman Bakanı’nın 'THK’nın elinde buralarda rahatlıkla kullanılabilecek uçak falan yok' demesine rağmen, Türk Hava Kurumu (THK) Gökçen Havacılık’ın filosunda 11 adet M-18 Dromader ve 9 adet CL-215 Bombardier tipi yangın söndürme uçağı ve 11 adet döner kanat helikopteri bulunduğu bildirilmiştir. Bu uçakların, OGM’nin hazırladığı teknik şartnamedeki 100 litrelik fark nedeniyle ihaleye dahi başvuru yapamaması, THK uçaklarının atıl kalmasına neden olmuştur. Türkiye’nin yüzde 17’si olan Yunanistan’ın en az 49 yangın söndürme uçağı varken, Türkiye’nin kendi envanterinde yangın söndürme uçağı sadece 27 adettir.
Yangın müdahale sürecinde tüm yetki, yangın uzmanlığı bulunan teknik personele bırakılmalı; siyasi müdahalelere açık komuta zinciri kaldırılmalıdır. Akdeniz Havzası ülkeleri ile birlikte ortak izleme ve müdahale donanımının geliştirilmesi, ortak eğitim ve tatbikatların düzenlenmesine öncülük edilmelidir. Özelleştirilen orman işleri, enerji ve ulaşım hizmetleri kamulaştırılmalı, altyapılarında yangın risk analizleri yapılmalı, düzenli denetimler yasayla zorunlu hale getirilmelidir. Yangın sonrası alanlar rant projelerine açılmamalı, bilimsel temelli orman ekosistemi restorasyonu yapılmalıdır.
Ülkemiz ne yazık ki orman yangınlarıyla mücadelede bilimsel yaklaşım, istihdam ve yönetim anlamında çağın gerisinde kalmaktadır. Doğal varlıklarımız sadece yanmamakta, aynı zamanda Saray Rejimi tarafından kasıtlı olarak korunmamaktadır. Yalnızca özelleştirmeler yoluyla kamusal hizmetleri tasfiye ederek değil, maden yasası gibi ormanları, zeytinlikleri, meraları şirketlerin talanına açan uygulamalarla da varlıklarımız savunmasız bırakılmaktadır. Bir yandan 'yeşil vatan' deyip diğer yandan yurdumuzun yeşilini yok edecek adımlar atılamaz. Varlıkların korunması bir tutarlılık meselesidir."