Arıkan, TBMM'deki Yeni Yol Grup Toplantısı'ndaki konuşmasına, Özgürlük Filosu'na katılan isimleri anarak başladı ve Yeni Yol Bursa Milletvekili Mehmet Atmaca, Hatay Milletvekili Necmettin Çalışkan ve Denizli Milletvekili Sema Silkin Ün ile filonun kaptanlarını, aktivistlerini ve oluşumunda emeği geçen herkesi selamladı.
"Türkiye Cumhuriyeti devletinin seçilmiş 3 milletvekili, İsrail askerleri tarafından uluslararası sularda alıkonulmuştur"
Arıkan, "maalesef Türkiye ve diğer bölge ülkelerinin, terör devleti İsrail'in uluslararası sularda ne Özgürlük Filosu'ndaki ne de Sumud Filosu'ndaki 572 aktivisti alıkoymasına engel olabildiğini" ifade etti. Bu tablonun Türkiye Cumhuriyeti devletine yakışmadığını söyleyen Arıkan, işgalci İsrail'in sadece Gazze ve Filistin için değil, Türkiye başta olmak üzere bütün bölge için büyük tehdit olduğunu kaydetti.
Arıkan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu tehdit ve tehlikenin bir an evvel bertaraf edilmesi için Türkiye'nin diğer bölge ülkelerine de öncülük ederek, somut adım ve yaptırımları hayata geçirmesi kaçınılmazdır. Bütün olan bitenlerden yola çıkarak, yetkililere defalarca çağrıda bulunduk, bir kez daha çağrıda bulunuyoruz.
İlk çağrımız sayın Cumhurbaşkanı'na. Sayın Cumhurbaşkanı, Türkiye Cumhuriyeti devletinin seçilmiş 3 milletvekili, İsrail askerleri tarafından uluslararası sularda alıkonulmuştur. Bu durum karşısında, milletvekillerimiz herhangi bir İsrail hapishanesine girmeden, herhangi bir başka muamele görmeden, hatta gözaltına bile alınmadan derhal Türkiye’ye getirilmesini sağlayın. Bu Türkiye Cumhuriyeti devletinin itibarı meselesidir. Ayrıca derhal Milli Güvenlik Kurulu'nu ve tüm güvenlik bürokrasisini artık harekete geçirin. İsrail için ticari, hukuki, siyasi ve askeri tüm caydırıcı tedbirleri kamuoyuna acilen açıklayın. İlk iş olarak İncirlik ve Kürecik üssünü kapatın, İsrail kör olsun. Petrol vanalarını kapatın, İsrail’in uçakları kalkamasın. Bütün limanları kapatın, İsrail'in can damarı kesilsin. Buradan bir kez daha sesleniyoruz: Sumud Filosu'nun, Özgürlük Filosu'nun 'hukuki akıbeti' Mavi Marmara'daki gibi olmasın. Bu vicdan girişimi, hiçbir maddi bedele, hiçbir anlaşmaya kurban edilemez. Bu ve bundan sonraki filoların akıbeti bellidir: Ablukayı kırmak ve Gazze sahilinde bekleyen o çocuklar ile buluşmak.
İkinci çağrımız Sayın Meclis Başkanı'na. Sayın Kurtulmuş, başkanlığını yaptığınız TBMM'nin milletvekilleri İsrail tarafından bu gece alıkonuldu. Şimdi, uluslararası kamuoyunu harekete geçirmek, Türkiye’nin güvenliğini tesis etmek ve en önemlisi Filistin konusundaki kararlılığımızı tüm dünyaya göstermek için ihtiyaç olan tezkereyi Meclis gündemine getirin. Çünkü iktidar vekilleri bizim 22 kez verdiğimiz öneriyi her seferinde reddettiler. Unutmayın; bu Meclis, ayağında çarıkla, kucağında çocukla, sırtında mermiyle kurtuluş savaşı vermiş bir Meclis'tir. Küresel teröristlerden, reel politik aldatmacasından çekinmeyin, endişe etmeyin. Siz bu iradeyi ortaya koyun, hiç şüpheniz olmasın, tüm Meclis arkanızda olacaktır, tüm milletimiz arkanızda olacaktır, tüm Milli Görüşçüler arkanızda olacaktır."
"Sumud Filosu'ndaki tüm kardeşlerimi kutluyorum"
Sumud Filosu katılımcılarını kutlayan Arıkan, "Dün yurda dönen, yüz akı dostlarımız var. Dün Türkiye'ye gelen, bize ve tüm mazlumlara umut olan, tüm tehdit ve engellemelere rağmen yola çıkan, İsrail’in zulmüne boyun eğmeyen, Gazze kara sularına kararlılıkla ulaşarak ablukayı delen, reel politiği de Akdeniz'in dibine gömen, Sumud Filosu'ndaki tüm kardeşlerimi kutluyorum. Allah sizlerden razı olsun" diye konuştu.
Arıkan, söz konusu saldırıların Gazze'deki soykırımın tam ikinci yılına denk geldiğini belirterek, "Tarihin hiçbir döneminde, bu kadar pervasızca çocuk katliamı olmadı, zulüm bu kadar pervasızca yapılmadı. Hukuksuzluk hiç bu kadar meşrulaştırılmadı" dedi. İsrail'in, Filistin topraklarında ve özellikle Gazze kara sularında 77 yıldır işgalci olduğunu vurgulayan Arıkan, bugün sabah milletvekillerinin bulunduğu gemiye hukuksuzca müdahalesinin bunun en somut kanıtı olduğunu ifade etti.
"Köprü üstünde eyleme varsınız ama köprü altından giden gemileri engellemeye yoksunuz"
"İktidar, 2 yıldır gerekeni yapsaydı bugün Sumud'a ihtiyaç olmayacaktı" diyen Arıkan, şöyle konuştu:
"İnsani yardım koridoru tekliflerimizi Meclis'te kabul etseydiniz, Sumud Filosu'na ihtiyaç olmayacaktı. 'Türkiye'den İsrail'e savaşmaya giden çifte vatandaşları belirleyin, gerekeni yapın' çağrılarımıza kulak verseydiniz filodaki insanlarımız, Türkiye vatandaşları tarafından o muameleyi görmeyecekti. Kürecik'i ve İncirlik'i kapatsaydınız, vanaları, limanları, hava sahasını kapatsaydınız, mitinglere, yürüyüşlere, Sumud'a bugün ihtiyaç olmayacaktı. Bir tane, tek bir tane somut adım atmış olsaydınız, bu kürsüden bunları konuşmamıza ihtiyaç olmayacaktı.
22 kez Meclis'te bu konuyu konuşalım diye teklif verdik: Siz 22 teklifin hepsini ellerinizi red oyu için kaldırarak reddettiniz. Somut adım atmıyorsunuz, gemide yoksunuz, uğurlamada yoksunuz ama havaalanındaki karşılamada en öndesiniz. Bu nasıl iş Allah aşkına? 'Ne şiş yansın ne kebap yansın' diye ifade edebileceğimiz bir İsrail politikanız var. Hem Amerika'yı hem İsrail'i hem de Gazze'yi memnun eden bir plan olmaz, olamaz. Kola döküp, hamburgerci basmaya varsınız ama İsrail'in en büyük destekçisi Boeing'i boykotta yoksunuz. Köprü üstünde eyleme varsınız ama köprü altından giden gemileri engellemeye yoksunuz.
'Dost acı söyler.' AK Parti yöneticileri, siz sivil toplum kuruluşu değilsiniz. Siz iktidarsınız. Meydanlarda eylem yapacak, televizyonlarda gözyaşı dökecek, dizilerde ajitasyon yapacak konumda değilsiniz; siz somut adımlar atacak makamdasınız. Sizin göreviniz eylem yarıştırmak değil, gerekeni yapmaktır. Bu aziz millet hamaset için değil, iktidar üzerine düşeni yapmıyor diye miting yapıyor. Bu ülkede herkes yürüyebilir, eylem yapabilir, miting düzenleyebilir, pankart açıp slogan atabilir. Ancak iktidar bunları yaparak beceriksizliğinin üzerini örtemez."
"Devlet Bahçeli'nin sözlerinin üzerinden 17 bin 229 saat geçti"
Mahmut Arıkan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 21 Ekim 2023'teki TBMM Grup toplantısında yaptığı konuşmayı hatırlatarak, "Sayın Bahçeli, muhtemelen ortağının kullandığı hamasi cümlelere inanarak, İsrail'e 24 saatlik mühlet vermişti. Bugün 8 Ekim 2025, bu sözün üzerinden 17 bin 229 saat geçti. 17 bin 229 saat geçmesine rağmen Sayın Bahçeli'nin ortağı tarafından atılan tek bir somut adım yok. Ve bizim hala İsrail'e karşı tam ambargo, tam tecrit, tam boykot ve kesintisiz yaptırım talebimiz devam ediyor" dedi.
"Bir taraftan sandalye çekilirken diğer taraftan Büyük Orta Doğu projesi güncelleniyor"
Arıkan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump'ın görüşmesine ilişkin değerlendirmelerde bulundu:
"Kitleler genellikle siyasetçilerin konuştuklarına bakar ancak geleceği belirleyen atılan imzalar, yapılan anlaşmalardır. Biz kimin ne söylediğinden ziyade neye 'evet', neye 'hayır' dediğine, 'neyi imzaladığına' bakalım derken, siyaset maalesef fotoğraf kareleri üzerinden yürütülüyor. Geçtiğimiz ay hep birlikte bir ABD ziyaretine tanıklık ettik. İktidar tabanına hitap eden medya bu ziyaretle ilgili, Trump'ın Sayın Cumhurbaşkanı'nın sandalyesini çekmesine dair görüntüleri servis ederken her biri skandal olan sözlerin üzerinde durmadı.
'Seçim hilelerini çok iyi bilir', 'Bizden istedikleri tek şey meşruiyet', 'Demokrasi gibi görünüyor ama otoriter', 'Bizden F-35’leri ve F-16’ları istiyorlar, onlardan bir şey daha istedim, yaparlarsa düşüneceğim', 'Yapabileceğiniz en iyi şey Rusya’dan doğal gaz ve petrol almayı bırakmak olur.' Bu cümlelerde diplomatik nezaketin zerresi yok. Haliyle bu cümleler rastgele söylenmiş cümleler değil.
Trump’ın sandalye çekmesinin, sadece ticari anlaşmalarla ilgili olmadığının hepimiz farkındayız. Bir taraftan sandalye çekilirken diğer taraftan Büyük Orta Doğu Projesi güncelleniyor. Gazze’de barış planı adı altında Hamas’ı silah bırakmaya ve teslim olmaya davet etmenin vebalini kimse ödeyemez. Başında Blair’in olduğu bir manda yönetiminin vebalini kimse ödeyemez. İran’ı köşeye sıkıştırarak, İran’a müdahale ederek, bölgeyi tamamen İsrail’in istediği kıvama getirecek adımların vebalini kimse ödeyemez. Bu cendereden çıkışın tek yolu, içeride ve dışarıda hak ve adalet ekseninde birlikteliktir."
"İktidar, ana muhalefet partisini suçlamak yerine, kendi politikalarını gözden geçirmelidir"
Arıkan, TBMM'nin açılış gününde siyasi parti liderleriyle Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında gerçekleşen görüşmelere yönelik eleştirilere ilişkin şunları kaydetti:
"Fotoğraf karesiyle siyaset sadece Washington’dan yürütülmüyor. Maalesef, nazik bir davetin ve nezaketle geçekleşen icabetin ardından oluşan bir fotoğraf karesi, birlikteliği büyütmek yerine kutuplaşmayı artırmak için kullanılıyor. Birlik ve beraberliği, herkesin iktidar partisine teslim olması şeklinde okumanın sorunların çözümüne hiçbir katkısı olmayacaktır. Toplumsal bir uzlaşı zemini çabasında olan partileri iktidar partisine teslim olmuş gibi görmek de yapılan yanlışlara karşı tepki gösteren partileri kriminalize etmeye çalışmak da kimseye bir şey kazandırmaz. Diğer taraftan 'Türkiye Fotoğrafı' denilen karede ana muhalefet partisi yer almıyorsa, İktidar, ana muhalefet partisini suçlamak yerine, kendi politikalarını gözden geçirmelidir. Liderlerin bir araya geldiği bir fotoğrafı, birlikteliği büyütmek için milat kabul etmek varken, toplumda kutuplaştırmayı artırıcı bir dile devam etmek, kabul edilebilir bir durum değildir."
"Dayanışma ve kardeşlik sadece silahların susmasıyla değil..."
Arıkan, "en başından beri 'terörsüz Türkiye' olarak tanımlanan ve kendilerinin 'yaşanabilir bir Türkiye' hedefi çerçevesinde değerlendirdikleri sürece desteklerini açıkça ifade ettiklerini" söyledi. Arıkan, şöyle devam etti:
"Elbette biz akan kanı durduracak, şiddete son verecek, siyasetin alanını genişletecek, hak ve özgürlükler üzerindeki kısıtlamaların kalkmasına vesile olacak; dilin, kimliğin, kültürün, inancın ve düşüncenin kendisini ifade etmesine en uygun zemini hazırlayacak; barış, huzur ve kardeşlik iklimini tesis edecek, tüm bunları hukuk ile şekillendirecek her samimi adımı destekliyoruz. Ancak kayyım uygulamalarını devam ettirerek, sosyal medya paylaşımlarından dolayı insanları gözaltılarla, tutuklamalarla sindirerek, KHK’lıların, askeri okul öğrencilerinin adalet arayışına kulak tıkayarak, Barış Akademisyenlerini üniversite kürsülerinden uzak tutarak, asgari ücretliye ve emekliye sadaka ayarında maaş vererek, ev gençlerinin sayısını artırarak; kadınların, çocukların, yaşlıların ve engellilerin varlıklarını yok sayarak, esnaf ve çiftçinin sorunlarını görmezden gelerek; polisi, mesai mefhumunu gözetmeyerek bu ülkede hiçbir mesele çözülemez.
Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun çalışmalarını sadece örgütün silah bırakmasına indirgeyip, bu ülkede farklı kesimlerin hak ve adalet arayışını yok sayarak hiçbir mesele çözülemez. Türk, Kürt, Arap, Farisi ve bölgenin tüm halkları, hak ve adalet zemininde bir araya gelip, güçlü bir barışı inşa etme imkanı varken, ABD ve İsrail ile iş tutarak Filistin’de ve Suriye’de Beyaz Saray’ın direktifleri doğrultusunda adımlar atarak hiçbir mesele çözülemez. Biz Saadet Partisi olarak üzerimize düşeni yapıyoruz. Bir kez daha ifade ediyorum: Dayanışma ve kardeşlik sadece silahların susmasıyla değil, bu coğrafyanın her bir insanının ekonomik, kültürel, sosyal ve siyasal açıdan kendini tam anlamıyla iyi hissetmesiyle gerçekleşir."
Recai Kutan'ı andı
Mahmut Arıkan, Türkiye'de siyasetin gündemini belirleyen tartışmaların ötesinde gerçek gündemin ekonomik buhran, eriyen asgari ücret, yoksullaşan vatandaşlar, emeklilerin zor durumu ve çiftçilerin çaresizliği olduğunu vurgulayarak, yeni yasama yılında konuşulmayan konuları gündeme taşıyacaklarını, çözüm üretilecek sorunlarda harekete geçeceklerini ifade etti.
Arıkan konuşmasını, "Sözlerimi bitirirken bir yıl önce ahirete irtihal eden, Erbakan Hocamızın yakın dostu, Milli Görüş hareketinin dava büyüğü, Türkiye’de GAP başta olmak üzere birçok büyük projenin mühendisi, Kurucu Genel Başkanımız Recai Kutan büyüğümüzü rahmetle anıyor, hepinizi sevgi ve muhabbetle selamlıyorum" ifadeleriyle tamamladı.