9 Ekim 2025 Perşembe

21:15   SILIVRI’DEN ŞIŞLI’YE DIRENIŞIN SESI: İMAMOĞLU’NUN 200. GÜN MEKTUBU MITING ALANıNı İNLETTI   20:35   ŞIŞLI’DE ADALET ÇAĞRıSı: “EKREM BAŞKAN’A ÖZGÜRLÜK, TÜRKIYE’YE SEÇIM!”   19:30   ÜNLÜLERE UYUŞTURUCU SORUŞTURMASı: GÖZALTı YOK AMA JANDARMA NEZARETI VAR!   18:50   CEZAEVLERINDE HUKUKSUZLUK ALARMı: “HASTA MAHPUSLAR AYAKTA BEKLETILIYOR!”   15:42   HER ÖĞRENCIYE EŞIT FıRSAT, MEZITLI BELEDIYESI’NDEN ÜCRETSIZ KURS DESTEĞI   15:41   TEKSTILKENT İSTIHDAMA BÜYÜK KATKı SAĞLAYACAK   15:36   CUMHURBAŞKANı ERDOĞAN’DAN "TERÖRSÜZ TÜRKIYE" AÇıKLAMASı   15:35   ÖZGÜR ÖZEL: "İSRAIL’IN, IÇINDE MILLETVEKILLERIMIZ VE VE BIRÇOK GÖNÜLLÜNÜN BULUNDUĞU VICDAN GEMISI’NE YÖNELIK BARBAR SALDıRıSıNı KıNıYORUZ"   15:29   MAHMUT ARıKAN: "SEÇILMIŞ 3 MILLETVEKILI, İSRAIL ASKERLERI TARAFıNDAN ULUSLARARASı SULARDA ALıKONULMUŞTUR"   10:59   ZORUNLU EĞITIMI KıSALTMA GÜNDEMI: EĞITIM SEN’DEN SERT TEPKI!   10:25   GÜLCAN KıŞ’TAN MERKEZ BANKASı’NA SERT ÇıKıŞ: “YASTıK ALTı DEĞIL, YÖNETIM ÜSTÜ SORUN!”   09:42   MERSIN’DEN İKLIM LIDERLIĞI: “HAREKETE GEÇ” PROJESI ULUSAL BAŞARıYLA TAÇLANDı   09:39   ÖZGÜR ÖZEL MADRID’DE KÜRESEL SIYASETI ŞEKILLENDIRECEK, BRÜKSEL’DE HALKLA BULUŞACAK   09:15   ÜNLÜLERE UYUŞTURUCU SORUŞTURMASı: 19 İSIM KAN ÖRNEĞI İÇIN JANDARMADA!   08:17   “200 LIRA ILE TAVUK DÜRÜM BILE ALıNAMıYOR!” – DR. ŞEVKIN’DEN MERKEZ BANKASı’NA SERT EKONOMI ELEŞTIRISI   01:14   TARıMDA ORTAK AKıL: ZIRAAT ODASı’NDAN CHP AKDENIZ’E HAYıRLı OLSUN ZIYARETI   01:02   TARSUS’TA TARıMA GÜNEŞ DOĞDU: 823 ÜRETICIYE 41 MILYON TL’LIK DESTEK!   16:29   TOROSLAR’DA YOLLAR YENILENIYOR, ULAŞıM RAHATLıYOR   16:28   AKDENIZ BELEDIYESI, SOKAK HAYVANLARı İÇIN DOĞAL YAŞAM ALANı İNŞASıNA BAŞLADı   16:25   EĞITIM-SEN’DEN, LISANS EĞITIMININ ÜÇ YıLA INDIRILMESI ÇALıŞMALARıNA TEPKI  
 
     
   

Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan "Terörsüz Türkiye" açıklaması


Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Terörsüz Türkiye" sürecini büyük bir sabır ve samimiyetle devam ettirdiklerini belirterek, "Meclis’te kurulan komisyonumuz maşallah önemli işlere imza atıyor. Güvenlik ve istihbarat birimlerimiz görev alanları ile ilgili sorumluluklarını titizlikle yerine getiriyor. Sabotajlara karşı çok dikkatli ve temkinliyiz. Ama jeopolitik risklerin giderek yükseldiği bir dönemde elimizi çabuk tutmamız gerektiğinin de farkındayız. Kendi insanımızla birlikte sınırlarımızın ötesindeki Kürt kardeşlerimizi de Türkiye Cumhuriyeti’nin güven veren dostluğuna kopmaz bağlarla bağlamak mecburiyetindeyiz" dedi.

 

Tarih : 8 Ekim 2025 Çarşamba 15:36   Okunma : 459

Erdoğan, partisinin AK Parti Kongre Merkezi'ndeki grup toplantısında yaptığı konuşmada, partisinin milletvekillerinin önceki yasama yılında önemli faaliyetlere imza attığını belirterek, "Cumhur İttifakı ortağımız MHP ile dayanışma içinde, ana muhalefet partisinin ve marjinal ekürilerin Meclis'i tıkama girişimlerini sizler başarısızlığa uğrattınız" diye konuştu.

Çoğu çocuk ve kadın, 67 bin Gazzelinin şehit edildiği, 170 bine yakın Gazzelinin yaralandığı bu toplu kıyımın bir an önce son bulması için gerekeni tereddütsüz yaptıklarını söyleyen Erdoğan, insani yardımlardan diplomatik temaslara, ticaretin durdurulmasından Filistin Devleti’nin tanınmasına kadar her alanda yoğun çaba içinde olduklarını belirtti.

Dünya liderleriyle görüşmelerde Gazze'deki soykırım ve İsrail'in artan saldırganlığının hep ilk sıralarda yer aldığını anlatan Erdoğan, "Engel olunmadığı takdirde 'arzımevut' hezeyanıyla hareket eden İsrail hükümetinin bölgemizi sürükleyebileceği felaketlere dikkat çekiyoruz" dedi. Gayelerinin, daha fazla masum ölmeden, daha fazla yıkım yaşanmadan, daha fazla kan ve gözyaşı akmadan bölgede kalıcı istikrarın sağlanması olduğunu bildiren Erdoğan, şöyle devam etti:

"Gazzeli mazlumların iki yıldır çektiği acıların bir an evvel dinmesi en büyük arzumuzdur. Amerikan Başkanı Sayın Trump'ın barış çabalarına aktif destek vererek bölgemizi sıkıştığı bu cendereden süratle çıkarmak istiyoruz. Biz bir taraftan Dışişleri Bakanımız ve Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanımız, diğer taraftan muhataplarımızla sürekli temas halindeyiz.

"Gerçekten barış isteniyorsa İsrail'in saldırıları derhal durdurulmalı" 

Filistin direniş örgütü Hamas, Sayın Trump'ın barış planına son derece müspet cevap vermiş, böylece barış iradesini çok net ortaya koymuştur. Ancak şurası bir gerçek ki, barış tek kanatlı bir kuş değildir. Barışın tüm yükünü Hamas'a ve Filistinlilere yüklemek ne adildir ne doğrudur ne de gerçekçi bir yaklaşımdır. Şu anda barışa giden yolun önündeki en büyük engel, İsrail'in saldırılarıdır. İsrail, Sayın Trump'ın açık çağrılarına rağmen olumlu atmosferi baltalayan saldırılarına devam etmektedir. Gerçekten barış isteniyorsa İsrail'in saldırıları derhal durdurulmalıdır. Kanla, katliamla, haydutlukla, canilikle varılabilecek hiçbir yer olmadığını İsrail hükümetinin anlaması gerekiyor. 

İşte tam 2 yıldır soykırım suçlarında Hitler'i bile geride bıraktılar. 365 kilometrekareye hapsettikleri 2,5 milyon insana her türlü zulmü, her türlü barbarlığı reva gördüler. Gazetecileri, doktorları, insani yardım görevlilerini canice katlettiler. Açlığı bir silah olarak kullanıp masum çocukları açlıktan öldürdüler. Gazze'yi devasa bir enkaz yığınına çevirdiler. Ama ne yaptılarsa Gazze halkının direniş iradesini kıramadılar. Gazze'nin topraklarını savunan kahraman evlatlarına diz çöktüremediler. Gazze'yi dünyanın en büyük çocuk mezarlığına çevirdikleri halde Gazze halkını teslim alamadılar. Zulüm olduğu sürece zalime direnen mazlumlar da muhakkak olacaktır.

"Şarm El-Şeyh'te yapılan görüşmeler kritik önemde" 

İşgal sürdüğü müddetçe işgalcilere kıyam eden serdengeçtiler de muhakkak olacaktır. Ateşkes ve adil bir barış tüm taraflar için en makul tercihtir. Bugün Şarm El-Şeyh'te yapılan görüşmeler kritik önemdedir. İnşallah güzel bir haber almayı ümit ediyoruz. Biz bunun için çabalamaya devam edeceğiz. Bu süreçte Filistinli kardeşlerimizi de asla ve asla yalnız bırakmayacağız. 

Daha önce de söyledim, bugün tekrar ediyorum. 14 yıllık zulmün ardından nasıl Suriyeli kardeşlerimiz hürriyetlerine kavuştuysa, inşallah Filistinli kardeşlerimiz de muvaffak olacak, 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin Devleti mutlaka kurulacaktır.

Biz siyaset yolculuğunu milletin kılavuzluğunda yapan bir partiyiz. Attığı her adımda önce milletin, sonra vicdanın sesine kulak verip öyle yürüyen, öyle hareket eden bir kadroyuz. Hep söylüyorum, bu partiyi kuran millettir. Kuruluşundan yalnızca 15 ay sonra iktidara taşıyan yine millettir. 24 yıldır partimizin arkasında dağ gibi duran yine aziz milletimizin bizatihi ta kendisidir. Tam 24 senedir gücümüzü sadece milletten alıyoruz. Milletin bize çizdiği istikamette eğilmeden, bükülmeden dimdik yürüyoruz. İnşallah bundan sonra da milletin rehberliğinde siyaset yapacak, milletin belirlediği rotadan sapmayacağız.

"Ana muhalefetin boş gündemlerle bizi oyalamasına izin vermeyeceğiz" 

Yeni yasama yılımız çok ama çok mühimdir. Yeni dönemde bizi çok yoğun bir gündem bekliyor. AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak Meclisimizin dördüncü yasama yılını çok daha verimli bir çalışma dönemi haline getirmek arzusundayız. Komisyonlardan Genel Kurul aşamasına kadar Meclis'in tüm çalışma safhalarında her birinizden aktif katkı bekliyorum. Öncelikli vazifemizin yasama olduğunu unutmadan vaktimizin ve enerjimizin kahir ekseriyetini inşallah oraya teksif edeceğiz. Ana muhalefetin boş gündemlerle, içi boş tartışmalarla bizi oyalamasına izin vermeyeceğiz. Millete ve memlekete hizmet aşkımızı örseleyecek her girişim karşısında uyanık olacağız. Meclis açış konuşmamda da dikkat çektim. AK Parti fıtratı itibariyle reformların partisidir. Türkiye'ye son 23 yıldaki büyük dönüşümleri, büyük reformları biz yaşattık.

"Milyarlarca lira belediyelere çöreklenmiş akbabalara adeta peşkeş çekilmiş" 

İçinde bulunduğumuz yasama yılını da ekonomiden yerel yönetimlere, hak ve özgürlüklerden adalete birçok alanda kritik reformları hayata geçirdiğimiz bir dönem olarak tahayyül ediyoruz. Yerel yönetimlerde denge denetleme eksikliğinin can yakıcı sonuçlarına son dönemde yürütülen yolsuzluk operasyonlarında hepimiz şahit oluyoruz. Milyarlarca lira belediyelere çöreklenmiş akbabalara adeta peşkeş çekilmiş ama ortada hizmetin, eserin, icraatın, yatırımın kırıntısı bile yok. Hizmet beklentisiyle yetkiyi veren halk, ancak büyüyen, semiren, banka hesapları kabaran bir avuç tufeyliden başkası değildir. Hem yerel yönetimlere güveni zedeleyen hem de hizmet kalitesini dibe çeken bu sorunların üzerine mutlaka gidilmesi gerekiyor.

Son skandallarla iyice törpülenen belediyelere yönelik inancın restore edilmesi şarttır. Aynı şekilde Türkiye ekonomisini geleceğe hazırlayacak, sanayide dönüşüm, dijital dönüşüm ve yeşil dönüşüm alanlarında iddialı hazırlıklar içindeyiz. İnşallah bunları yakında Meclisimizin takdirine sunacağız. Temennimiz kamuda şeffaflığı, hesap verebilirliği ve verimliliği daha da artıracak bu reform hamlesine herkesin hüsnüniyetle destek vermesidir. Özellikle belediyelerdeki itibar kaybının müsebbibi olan ana muhalefetin reform çabalarımızı desteklemesi bir nevi günahlarına kefaret olacaktır.

"Başkent halkına günlerdir Kerbela'yı yaşatıyorlar" 

Hal böyleyken beyefendi dün çıkmış, daha çöpünü bile düzenli toplayamadıkları milletten özür dileyeceğine güya okul müdürlerine çağrı yapıyor. Öyle bir pişkinlik ki, başkent halkına günlerdir Kerbela'yı yaşatıyorlar, bir de utanmadan yok ‘Telefon edin, şunu yapalım, bunu yapalım’ diyorlar. Yahu sen önce çöpleri topla. Sen önce vatandaşa su ver. Sen önce milleti çöp dağlarından, kokudan kurtar. Sen önce rüşvet çamurunu bir temizle. Sizin hiç insafınız, hiç vicdanınız yok mu? 25 yıllık hizmeti üzerine tek bir artı koymadan 3-5 senede çarçur ettiniz, şehirlerimizi 25-30 yıl öncesine götürdünüz, milleti her gün trafikte perişan ediyorsunuz, özür dileyeceğinize bir de yüzsüzce bize sataşıyorsunuz. Hadi milletten utanmıyorsunuz, bari Allah'tan korkun. Hadi kendinize saygınız yok, Ankara'da elinde su bidonlarıyla bekleyen vatandaşımıza da mı saygınız yok?

"Yüreğin yetiyorsa şimdi de su bidonuyla kürsüye çıksana"

Çöp dağlarının arasında okuluna, işine, ofisine gitmeye çalışan insanımıza zerre kadar saygınız yok. Aynaya baktığınızda, ya sizin hiç yüzünüz kızarmıyor mu? Grup kürsüsüne mazot bidonuyla çıkmayı biliyorsun. Yüreğin yetiyorsa şimdi de su bidonuyla kürsüye çıksana. Kimden çekiniyor, kimden korkuyorsun? Bakın çok açık söylüyorum, normalde kendine ve halkına saygısı olan bir siyasetçi bütün bunlardan sonra suç bastırmaya çalışmaz, gündem saptırmaya hiç çalışmaz. Çıkar delikanlıca, beceriksizliğinin, iş bilmezliğinin hesabını millete verir. Beyefendinin ortaya saçılan her skandala bir bahanesi var. Ama millete hesap verecek yüreği, cesareti, saygısı yok. Ne diyelim? Kukla genel başkanla ancak bu kadar oluyor. Verilen koordinatların dışına istese de çıkamıyor. Yıllarca kontrollü muhalefet edebiyatı yaptılar ama neticede kendileri kontrollü genel başkan oldular.

Türk demokrasini sivil damgalı yeni bir anayasayla taçlandırma irademiz dün olduğu gibi bugün de bakidir. Şartlar ne olursa olsun bu hedefimizden kopmadık ve kopmayız. Bunun gerisinde şahsi kaygılar değil, küresel sebepler vardır. Şurası bilinen bir gerçektir. Hem 1961 Anayasası hem 1982 Anayasası, demokratik işleyişe bu işleyişin ayrılmaz parçası olan siyasi partilere bilhassa da milli iradeye yönelik güvensizliğin izleriyle doludur. Anayasal metinlerin özüne ve sözüne sirayet eden bu vesayetçi ruh, pek çok yerde kendi varlığını yaşatacak burçlar, kaleler, kuleler inşa etmiştir. Yakın geçmişteki kapsamlı revizyonlara rağmen yeni ve sivil bir anayasa ihtiyacı tam olarak karşılanamadı.

"Yeni bir toplumsal sözleşmeye ihtiyaç, her geçen gün kendini daha fazla hissettiriyor"

Darbelerden değil, milletin irfanından beslenen, demokrasi tecrübemizi fasıllara bölen askeri müdahalelerin kötü mirasını reddeden sivil bir anayasa, vatandaşlarımızın halen en büyük özlemidir. Yeni ve sivil bir anayasa hedefi tam da bu nedenle milli bir mesele olarak on yıllardır önümüzde duruyor. Çağımızın gereklerine uygun, milletimizin talep ve beklentilerini karşılayan, 86 milyonun her bir ferdinin sahiplendiği yeni bir toplumsal sözleşmeye ihtiyaç, her geçen gün kendini daha fazla hissettiriyor. Dahası bu ihtiyacı hemen hemen tüm siyasi partiler açıkça ikrar ediyor. Şunu bir kez daha altını çizerek söylemek isterim: 1982 Anayasası miadını çoktan doldurmuştur. Türkiye Yüzyılı menziline, adaleti 'bir sağdan bir soldan' asmakla tesis ettiğine inanan bir zihniyetin ürünü olan mevcut anayasayla varamayız. 

Siyaset kurumu olarak bu sorunu ne kadar erken çözebilirsek, ülkemize ve demokrasimize o derece büyük hizmet etmiş oluruz. Biz 28. Dönem parlamentomuzdan bu bakımdan çok umutluyuz. İnşallah önümüzdeki dönemde bu özlemi giderecek somut fırsatlar ortaya çıktığında siyasi mazeretler ve kategorik itirazlar bir kenara bırakılır. AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak bu konuda yapıcı bir yaklaşım içindeyiz ve uzlaşı ruhuyla hareket etmeye hazır olduğumuzu sık sık vurguluyoruz. Muhalefetten de benzer tavrı görmeyi arzu ediyoruz. Siyaset arenasında rekabet halinde olmamız, ülkenin ve milletin hayrına olan meselelerde ayrışacağımız anlamına gelmez. Elbette yarışacağız, elbette demokratik zeminde kıyasıya mücadele edeceğiz, elbette birbirimizi kimi zaman en sert ifadelerle eleştireceğiz. Ama bunları yaparken siyasetin tabiatında mündemiç olan müzakere, diyalog ve uzlaşı kültürünü tamamen rafa kaldırmayacağız.

"Kamplaşma siyasetinin içinde asla olmadık, bundan sonra da olmayacağız"

Siyaseti, dost düşman kavramlarıyla tarif etmek doğru değildir. Siyasette düşman yoktur. Muharız ve muhasım yoktur. Rakip veya müttefik vardır. Her kim siyaseti dost düşman kavramları üzerinden tanımlıyorsa çok net biçimde Türkiye'ye ve Türk demokrasisine ihanet ediyor demektir. Biz siyasette böyle bir ayrımı reddediyoruz. Bu ikiliğe kendimizi mahkum ve mecbur etmeyeceğiz. Gerginlik siyasetinin, kutuplaşma siyasetinin, kamplaşma siyasetinin içinde asla olmadık, inşallah bundan sonra da olmayacağız. 86 milyonun her bir mensubunun hassasiyetini gözeten, kuşatıcı ve kucaklayıcı bir tasavvurla siyaset yapmaya devam edeceğiz.

Yeni yasama yılının ilk gününde ortaya çıkan tablo, umutlarımızın daha da artmasına vesile olmuştur. Siyasi partilerimizin saygıdeğer Genel Başkanlarının Meclis Başkanımızın davetine icabetle bir araya gelmesi, karşılıklı saygı içinde sohbet etmesi çok kıymetlidir. Dostane bir çay sohbetinin eleştirilecek hiçbir yanı yoktur, olamaz. Farklı siyasi çatılar altındaki aktörlerin asgari düzeyde de olsa irtibatı, saygıyı, nezaketi koruması, siyasetin zaten doğasında vardır. Tekrar söylüyorum, hiçbirimiz düşman değiliz, millete hizmet yolunda farklı kulvarlarda koşturan rakipleriz. Demokrasi dairesi geniştir. Bunu daraltmak kimsenin haddi değildir.

"Ana muhalefet partisinin daha ilk gününde Meclis'ten firar etmesi kendi bilecekleri bir iş" 

Ana muhalefet partisinin daha ilk gününde Meclis'ten firar etmesi tabii ki kendi bilecekleri bir iştir. Ana muhalefet ne yaparsa yapsın bizim açımızdan keemlemyekün hükmündedir. Biz CHP'nin ne varlığıyla bahtiyar oluruz ne de yokluğuyla kahroluruz. Ancak milli iradeye ve gazi Meclis’e yönelik bir saygısızlık durumunda buna da kayıtsız kalmayız. CHP ve marjinal yoldaşları ilk gün Meclis özel oturumundan kaçarak millete hürmetsizlik etmişlerdir. Bununla da yetinmeyip medya ve sosyal medyadaki tetikçilerini siyasetin üzerine salmışlardır. Bir çift kelamı, bir bardak çayı paylaştığı için siyasi parti genel başkanları linç edilmiş, taşlanmış, en rezil hakaretlere maruz bırakılmışlardır. Şunu bir defa açık açık söylemek durumundayım. Gazeteci, akademisyen, siyasetçi, sosyal medya figürü maskeli bu linç korosu öncelikle CHP'nin eseridir, siyaseti dost-düşman ikileminde gören CHP zihniyetinin eseridir.

"Fotoğrafa verilen tepkiler CHP'nin faşist zihniyetinin dışa vurumudur"

Linç korosunun karargahı da CHP Genel Merkezi'dir. Yıllarca şahsımızı ve partimizi hedef aldılar, edepsizce bize saldırdılar, yıllarca haysiyet cellatlığı yaptılar. Şimdi aynı koro, fotoğraf karesine giren herkesi hedef alıyor, önüne geleni yıldırmaya, yıpratmaya, sindirmeye, zorbalıkla baskı altına almaya çalışıyor. Sayın Özel de 'Tavşana kaç, tazıya tut' siyasetiyle kendince vaziyeti idare ediyor. Sayın Özel, yemezler. Bunu ne bize ne de millete yutturabilirsiniz. Tekrar ifade ediyorum, fotoğrafa verilen tepkiler istisna değil, CHP'nin faşist zihniyetinin dışa vurumudur. 'Ya bendensin ya karşıdan' siyasetinin somutlaşmış halidir. Atalarımız 'Can çıkar, huy çıkmaz' demiş. Bunların durumu da işte aynen böyle.

Yıllar geçiyor ancak CHP'nin faşizan kodlarında hiçbir değişim olmuyor. CHP'nin değil müstakil bir siyasete, kendisinin yer almadığı bir fotoğrafa dahi tahammülünün olmadığını böylece görmüş olduk. Rabbim bu milleti bunların eline düşürmesin diyorum. Onlar meşreplerinin gereğini yapacaklar, biz de ülkemiz ve milletimiz için en doğrusunu yapmaya devam edeceğiz. Şimdiye kadar bunlara aldırmadık, bunlara prim vermedik. Bundan sonra da aldırış etmeyeceğiz.

Şimdiden her birinize Genel Kurul, komisyon ve grup çalışmalarına yapacağınız katkılar için şükranlarımı sunuyorum. Bu vesileyle bugüne kadar girdiğimiz her mücadelede desteğini yanımızda bulduğumuz Cumhur İttifakı'ndaki ortağımız MHP’ye ve Sayın Devlet Bahçeli'ye bir kez daha teşekkürlerimi iletiyorum. Aynı şekilde linç korosunun her türlü azgınlığına rağmen Meclisimize yakışanı yapan siyasi partilerin Genel Başkanlarına da buradan tekrar teşekkür ediyorum.

"Bu partide önemli olan isimler, unvanlar, makamlar, koltuklar değil" 

'Aşkla koşan yorulmaz' inancıyla gündüz çalışmaya, koşturmaya devam ettik. Ne şahsen ne de parti olarak bize yönelik güveni, inancı, desteği boşa çıkarmamakta kararlıyız. Şunu buradaki tüm kardeşlerimin bilmesini isterim, bizim yönümüz de yüzümüz de geleceğe dönüktür. Hepimiz aynı ufka bakıyoruz. Bir yanlış yok, değil mi? Bugün de geleceğe yarın da odaklanıyoruz. Bu partide önemli olan isimler değildir, unvanlar değildir, makamlar, rütbeler, koltuklar hiç değildir.

"Sabotajlara karşı çok dikkatli ve temkinliyiz" 

Yarım asırlık terör musibetinden ülkemizi kurtarmak amacıyla yürüttüğümüz terörsüz Türkiye sürecini büyük bir sabır ve samimiyetle devam ettiriyoruz. Meclis’te kurulan komisyonumuz maşallah önemli işlere imza atıyor. Güvenlik ve istihbarat birimlerimiz görev alanları ile ilgili sorumluluklarını titizlikle yerine getiriyor. Sabotajlara karşı çok dikkatli ve temkinliyiz. Ama jeopolitik risklerin giderek yükseldiği bir dönemde elimizi çabuk tutmamız gerektiğinin de farkındayız. Kendi insanımızla birlikte sınırlarımızın ötesindeki Kürt kardeşlerimizi de Türkiye Cumhuriyeti'nin güven veren dostluğuna kopmaz bağlarla bağlamak mecburiyetindeyiz. İnşallah bunu da başaracağız.

Tıpkı on asır önce olduğu gibi Türkler, Kürtler ve Araplar olarak ortak tarih ve ortak gelecek tasavvuruyla istikbali birlikte inşa edeceğiz. Şunu da bir an olsun aklımızdan çıkarmayacağız; acıyı, öfkeyi, nefreti referans alarak sağlıklı bir gelecek inşa edilemez. Bundan dolayı ortak istikbalimizi acılar üzerine değil, 86 milyonun müşterek umutları üzerine bina edeceğiz."

Partisine geçen belediye başkanlarına rozet taktı

Erdoğan, konuşmasının ardından AK Parti'ye geçen Ardahan Göle Belediye Başkanı Gökhan Budak, Gümüşhane Şiran Belediye Başkanı Abdulbaki Kara, Bingöl Merkez Sancak Belediye Başkanı Hayrettin Küçük, Bingöl Merkez Ilıcalar Belediye Başkanı Eşref Varol, Giresun Ören Belediye Başkanı Soner Erkan, Muş Bulanık Sarıpınar Belediye Başkanı Uşak Ataş ve Muş Bulanık Rüstemgedik Belediye Başkanı Abit Özdemir'e rozetlerini taktı.

Paylaş :
Etiketler :  

Yorum Ekle comment Yorumlar (0)

Yapılan yorumlarda IP Bilgileriniz kayıt altına alınmaktadır..!


 
  FLAŞ HABER
   
 
  EN ÇOK OKUNANLAR
  • Bu Ay
  • Bu Hafta
  • Dün
  • Bugün
 
 


  SOSYAL MEDYA


  GAZETELER
 
 

 







mersinerji.com
ANKA Haber Ajansı
Abonesidir

 
 
ANASAYFA İLETİŞİM KÜNYE HABER ARŞİVİ GİZLİLİK İLKELERİ

 
Siteden yararlanırken gizlilik ilkelerini okumanızı tavsiye ederiz.
mersinerji.com © Copyright 2017-2025 Tüm hakları saklıdır..! İzinsiz ve kaynak gösterilemeden yayınlanamaz, kopyalanamaz, kullanılamaz.

URA MEDYA