— Ekonomi, Adalet, Eğitim ve İşsizlik Sorunu…
Bu sorunları yaratanların bakış açısıyla çözülemez!
Türkiye’nin dört ana sorunu artık tartışma götürmez biçimde ortadadır:
Ekonomi, adalet, eğitim ve işsizlik. Bunlar tek tek ağırdır; birlikte ele alındığında ise ülkenin neden yerinde saydığını açıkça gösterir.
— Asıl soru şudur:
Bu sorunları yaratan bakış açısıyla çözmek mümkün mü?
Hayır!
İktidar yıllardır aynı refleksle hareket ediyor:
Ekonomide “sabır” diyerek yoksulluğu normalleştiriyor, adalette “güvenlik” diyerek hukuku geri plana itiyor, eğitimde “itaat” üzerinden biat kültürü inşa ediyor, işsizlikte ise rakamlarla gerçeği gizliyor. Bu yaklaşım çözüm üretmiyor; sorunları kalıcı hale getiriyor.
— Ekonomi:
Refahı Büyütmek, Yoksulluğu Yönetmek Değil
Ekonomi sloganlarla değil, kurallarla ve kurumlarla yönetilir. Merkez Bankası bağımsız değil, hukuk öngörülemezse ne yatırım olur ne refah. Bugün hayat pahalılığı bir kader değil, yanlış tercihler zincirinin sonucudur.
Çözüm:
Kurumsal akıl, şeffaflık ve hesap verebilirlik.
— Adalet:
Güçlü Devlet, Güçlü Hukukla Olur.
Adalet yoksa ekonomi ve toplumsal huzur da yoktur. Hâkimler talimatla değil vicdanla karar vermeli; mahkemeler saraya değil anayasaya bakmalıdır.
Bugünkü kriz sadece bireyleri değil, ülkenin geleceğini kilitlemiştir.
— Eğitim:
İtaat Eden Değil, Düşünen Nesiller.
Sistem kaç kez değişirse değişsin, sorun nasıl bir nesil yetiştirildiğidir. Bilimsel ve çağdaş eğitim bir tercih değil, kalkınmanın şartıdır. Nitelikli eğitim olmadan iş gücü nitelikli olamaz.
— İşsizlik:
Rakamlar Değil, Gençlerin Geleceği
İktidar işsizliği rakamlarla gizliyor; muhalefet gençlerin umutsuzluğunu görüyor. Diplomalı ama geleceksiz milyonlar, bu düzenin iflas belgesidir.
Çözüm:
Liyakat, üretim ve eğitim–istihdam uyumu.
— Sonuç:
Sorunu Yaratan Akıl, Çözüm Olamaz
Türkiye’nin ihtiyacı yeni paketler değil, yeni bir yönetim anlayışıdır. Daha fazla kontrol değil, daha fazla hukuk; daha fazla talimat değil, daha fazla akıl.
Artık çok net:
Bu sorunlar, onları yaratan bakış açısıyla çözülemez.