Organik Ürün Üreticileri ve Sanayicileri Derneği (ORGÜDER) Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Doğan, “Hammaddedeki fiyat artışlarının yanı sıra enerji, ambalaj ve işçilik gibi tüm maliyet kalemlerinde ciddi oranda artışlar oldu. Maliyet baskısı altındaki üreticilerimiz, bir de ‘haksız rekabet` unsuruyla mücadele etmek durumunda kalıyor. Ayrıca organik ürünlerin fiyatlarının artması organik ürün tüketimini ciddi oranda düşürdü” dedi.
Üreticilerin ve markaların sermaye yapılarının giderek zayıfladığını belirten Doğan, organik gıda sektöründe yaşanan sorunları yazılı bir açıklamayla paylaştı. Doğan`ın açıklaması şöyle:
“BAZI ŞİRKETLER KENDİ SERTİFİKASYON ŞİRKETLERİNİ KURDU: Sertifikasyon işlemleriyle ilgili sıkıntılar yaşayan bazı şirketler gizli ortaklıklar kurarak kendi sertifikasyon şirketlerini kurma yoluna gitti. Sistematik ve etik sertifikasyon, sektörün kırmızı çizgisi. Bu konuda farklı yöntemlerle iş yaparak tüketici sağlığını riske atan şirketler olduğu bir gerçek. Bu konuda birçok duyum alıyoruz.
FİRMALARA YAPTIRIM GÜCÜMÜZ YOK: Dernek olarak bu konularda herhangi bir yaptırım gücümüz olmadığından yetkili mercilere ileterek konunun takipçisi olmaya gayret ediyoruz.
FİYAT ARTIŞLARI ORGANİK TÜKETİCİSİNİ AZALTTI: Hammaddedeki fiyat artışlarının yanı sıra enerji, ambalaj ve işçilik gibi tüm maliyet kalemlerinde ciddi oranda artışlar oldu. Maliyet baskısı altındaki üreticilerimiz, bir de ‘haksız rekabet` unsuru ile mücadele etmek durumunda kalıyor. Ayrıca organik ürünlerin fiyatlarının artması organik ürün tüketimini ciddi oranda düşürdü. ORGÜDER olarak üreticinin ve tüketicinin korunması anlamında birçok farklı alanda mücadele veriyoruz. Organik sertifikası olmayan ancak ‘doğal`, ‘çiftlik`, ‘köy`, ‘gurme` gibi ambalajlama oyunlarıyla tüketicileri yanıltan markalar tüketicileri yanıltmaya devam ediyor. Özellikle bu konudaki yoğun mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz.
SERTİFİKASYON İŞLEMLERİNDE USULSÜZLÜK İHBARLARI ALIYORUZ: Gıda sektöründeki en önemli husus düzgün işleyen bir sertifikasyon sisteminin olmaması. Bu konuda derneğimize ulaşan birçok bilgi oluyor. Global çapta faaliyet gösteren şirketlerden tutun da küçük çaplı şirketlere kadar bir çok şirketle ilgili talihsiz duyumlar alıyoruz. İç piyasada riskli görülen ürünlerin sertifikasyonu, NOP (ABD) ve EC (Avrupa Birliği) sertifika kriterlerine göre yapılarak örneğin GDO konusunda daha esnek olan ülkelere ihraç ediliyor. Yurtdışında projeleri olan ve başta ABD pazarı olmak üzere faaliyet gösteren Türkiye merkezli global şirketler bu kapsamda daha sıkı denetlenmeli diye değerlendiriyoruz. Daha önce yurtdışındaki projeleri ve üretimleri üzerinden işlem yapmaya çalışan bazı şirketler nedeniyle uluslararası bir sertifika kuruluşunun çalışma lisansı iptal edilmişti. Bu tür güven zedeleyen konular ne yazık ki sektörümüzün itibarına büyük darbe vuruyor.
YETKİSİZ ‘SERTİFİKASYON KURULUŞU` VAR: Sektörün bir diğer önemli problemi de Türkiye`de faaliyet gösteren ancak Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yetkilendirilmeyen uluslararası sertifika kuruluşlarının varlığı. Bu kuruluşların faaliyetleri mutlaka kontrol altına alınmalı. En azından bu kuruluşların denetleyip sertifikalandırdığı tarım arazisi, işleme faaliyetleri, depolar, lisanslı depolar, liman ve fabrika gibi diğer büyük altyapılar mercek altına alınmalı. En azından TR sertifikasyon eşdeğerliliği alıp sektörün güvenliği açısından riskleri minimuma indirilmeli. Özellikle operasyon alanı çok büyük olan işletmelerde bu denetimler daha sık yapılmalı. Bu şekilde ihraç edilen ürünler Bakanlığımızın kayıtlarında da organik statüde görünmeli ve sektörümüzün gerçek ihracat değeri ortaya çıkartılmalıdır.”